Sabah olduğunu gelen ani rahatlama ile hisetti. Gözlerini hızla aralarken geniş odasında ilk baktığı yer yatağıydı. Yatak çökmüş,yastıklar yırtılmış ve tüyleri hâlâ uçuşuyordu. Az ilerisinde bulunan zengin kütüphane birkaç rafı kırılarak kitapları düşürmüş bir vaziyetteydi. Çalışma masasının üzerindeki çerçeveler yana düşmüş, odasını aydınlatan birkaç lambanın parçaları süslenmişti zemini. Vahtiz babasının ona verdiği oda şu an tam bir harabeydi.
Kollarına büyüyle tutunan güçlü bağlar yavaşça gevşerken Harry yaklaşık 9 saatir yatağın başlığına geçirmiş olduğu parmaklarını da serbest bıraktı. Yorgun düşmüş bir şekilde kolları iki yanına düşerken diliyle dudaklarını ıslattı.
Voldemort'an nefret ediyordu.
Kramp girmiş olan ayağına birkaç dakika verirken gözlerini korkuyla üzerinde gezdirdi. Giydiği siyah tişörtü ve kot pantolonundan aldığı hasarı tam olarak kesemese de yutkundu. Tecavüze uğramış gibiydi. Aslında öyle de sayılırdı. Karanlık büyücü Lord Voldemort çocuğun bedenini ondan izinsiz kulanmıştı. Üstelik çocuğun aşağıdaki iki adama duyduğu öfkeyi kulanıp onu bir katile dönüştürmeye çalışmıştı.
Harry bunun en son Dursley'leri dolap altına sıkıştırdığı gece hisetmişti. Sadece eniştesinin ,bu sefer oldukça kısık sesiyle,söylediği iki dize söz kulaklarında yankılanıyordu. Bu iki dizelik şikayet onda tarif edilemez bir öfkeye neden olmuştu. Öfkesi ona net bir emir vermişti. Çok uzaklardan bir emir değildi, damarlarında akan kanın ona attığı çığlıktı.
Yok et.
Böylesine güçlü bir çığlığı sâdece oldukça güvenli Hogwarst'a oldukça güvenli bir odayı ararken duymuştu. Çataldilinin bu koyu hazzı onda karşı gelmeyi oldukça zor kılmıştı. Karşısındaki adamdan gözünü ayırmadan izlerken elindeki çatalı kavradığının farkında değildi. Vernon'un ona aniden bakışı ile kendini bozmayan çocuk adamın çığlığı ile kendine gelmişti.
"ÇOCUK! O...gözüne ne oldu senin?!"
Hızla odasına giderken büyük aynada yansımasını görmüştü. Dağınık siyah saçlı,orta boylu,15ine girmeye hazır bir çocuğu-
Kırmızı ve yassılaşmış gözlere sahip bir çocuğu.
Harry'in yumruğu o gece koca aynaya geçerken bunun tekrar olup olmayacağını bilmeden odasından çıkmamıştı. Önce Dudley daha sonra Vernon'un ona itirazlarında farkettiği değişime engel olamıyordu. Eğer ciddi bir zihnefend almasa aşağıdakilerin çoğunun katili olacağına emindi. Sadece kitaplardan bu kadar oluyordu.Harry gözünü yattığı yerden saate dikti.
05.11'i görünce sesli bir şekilde iç geçirdi ve sırtını kırık yatağa yaslayarak yavaş bir şekilde toparlanmaya çalıştı. Parmaklarındaki tırnakların birkaçının kırıldığını,kana bulanık bir şekilde kötü göründüğünü görünce midesi takla attı. Evet,kan biraz tutuyordu belki.
Ayaklarının biraz daha iyi olduğunu hissetmiş ve bundan cesaret alırken asasını çağırdı. Yıkık kitaplar ve masanın arasından çıkıp eline gelen asası ile sırıttı. Lordun alamaması için okuduğu bir metin gayet işe yaramıştı. Asasıyla kendisini birkaç rünle özdeşleştirmiş ve asasının onun ruhunu tanımasını sağlamıştı. Herkes başkasının asasını kulanabilirdi tabii kendi asası gibi kaliteli olamazdı. Yetişkin büyücülerde bu kalite epey farkındalık yaratırdı. Bu yüzden Lord Voldemort,Harry'in asasını kulanamamıştı. Adı üstünde Harryin asası...
Üzerindeki tişörtü çıkarırken Remusu şimdi daha iyi anlıyordu. Her dolunay kurda dönüşmek gibi birşeydi Voldemort'un ona kendi bedeniyle işkence etmesi. Bugün ilk işi Severus Snape'i bulmaktı ki o daha yatağından kalkmadan Profesörünün burada belireceğinden emindi. Eh,son görüşünde adamı oldukça kızdırmaya çalışmıştı ki adam zaten ona uyuz oluyordu. Eğer Snape'i tanıyorsa onun peşini bırakmayacağını biliyordu. O zaman Harry'in planı ise yaramıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
E̶x̶c̶i̶t̶a̶t̶i̶o̶
General FictionHerşey 2 ağustos gecesine kadardı. Eğer Remus ve eğitimleri olmasaydı şu an hayata olmayacak çocuk için birçok şey değişmişti o gece. Cedric'in ölümünün ardından öyle yoğun bir psikolojiye giren çocuk kimse için önemli değildi. Ona verilen bir önem...