'Ve rüzgar siyah renkti...'
Siyah renklerin en güzelidir.İnsanlar en çok siyahı sever.O kadar çok severler ki onun arkasında saklanırlar.
Ben en çok siyahı seviyordum renklerin içinde.Suskun geliyordu siyah bana.Benim gibi geliyordu.Hüznün rengi.Toprağın rengi.Yalnızlığın rengi.
Annemin en sevdiği renk yeşildi.Babamın gözleri yeşil renkti çünkü.Babamın sevdiği renkte yeşildi.Annem seviyor diye seviyordu yeşil rengi babam.
Resimlerine bakıp gülümsedim.Onları çok özlemiştim.Onlara ihtiyacım vardı.2 yıl önce araba kazasında kaybetmiştim onları.Keşke bende olsaydım yanlarında diye düşünüyorum bazen.Onları görmek istediğimde bir boşluk oluyor kalbimde.Seslerini bir daha duyamayacağımı anlıyorum özlediğimde.Bir daha onlara sarılamayacağımı anlıyorum.Ve her gün artık onların yanımda olmadığını kabul ettiğimde boşlukta buluyorum kendimi.Bazen korkunç bir kabusu yaşıyormuşum gibi hissediyorum.Ben uyanacağım ve herşey eskisi gibi olacak.Uyanıyorum ama...hiçbir şey eskisi gibi olmuyor.
Çalan alarmı kapatıp kalktım yatağımdan.Alarm çalmadan bir saat önce uyanmıştım.Dolaptan formamı çıkarıp yatağın üzerine bıraktım.Odamın içinde yerleşen kendime ait küçük banyoya girdim.Bu lüksü bana sağladığı için ablama teşekkür borçluydum.Ah evet tekrar teşekkür ederim abla.Bu lüksü bana yaşatdığın için sana sonsuz bir minnet borcum var.
Yüzümü yıkayıp aynada kendime baktım.Her zaman ciddi ve soğuk görünen yüzümle aynıydım.Diğer günlerden farkı yoktu.Zaman benim için boştu.Sadece sonu bekliyordum.Bana ait olan sonu.
Banyodan çıktım ve yatağın üzerinde duran formanı götürdüm.Pijamalarımı değiştirip üzerimi giyindim.Okulun formadan çıkması için imza topluyordular.Bana sormayacaklarını biliyordum.Pek konuşkan biri değildim.Bu yüzden kimse benimle konuşmaya çalışmazdı.Ben soğuk dedikleri insan tipindendim onlar için. Benimle konuşmamaları umrumda değildi.Bende onlarla konuşmak istemiyordum.Yatağımı topladıkdan sonra dün geceden hazırladığım sırt çantamı götürdüm ve çıktım odadan.Salonda şarj olması için bıraktığım telefonu şarjdan çıkarıp eteğin cebine koydum.Beyaz kulaklıklarımı da götürdükden sonra salonun ışığını kapattım.Ev çok sessizdi.Miray erkenden çıkmış olmalıydı .Sabahları kahvaltı etmeyi sevmediğim için ayakkabılarımı giyip çıktım evden.Komşularımızın benimle yaşıt çocukları asonsör bozuk olduğu için merdivenleri kullanıyordular.Her sabah sessiz olan apartmanda şimdi kahkaha sesleri yankılanıyordu.Kulaklığı ve telefonu çıkardım.Kulaklığı takıp müzik listesine girdim.Pek müzik dinleyen biri değilim.Müzüğü seviyorum ama müzik olmazsa yaşayamam diyen insanlardan değilim.Müzik kaybettiklerimin yanında bir şey değildi.Ve ben hala yaşıyorum.İsmine bakmadan bir şarkıyı açtım.Listede olan şarkıları ben seçmemiştim.Bu listeni Eda yüklemişti.Eda benim arkadaşımdı.Evet benim bile arkadaşım var.Eda benim çocukluk arkadaşımdı.Şimdi kimseyle arkadaş olmaya çalışmıyordum.Bu yüzden hala arkadaştık.Eskiden kalanlardı hayatımda olan ve hayatıma bıraktığım insanlar.Sonunda apartmandan çıkıp durağa gitmiştim.Bugün şanslı günümde olmalıydım ki otobüs hemen gelmişti.Okulu çok sevmesem bile geç kalmayı da sevmiyordum.Derslerimde de iyiydim.Sevmediğim halde birçok şeyi yapıyordum.
Okulun yakınında olan durakta inmiştim.Durakla okul arasında mesafe az olduğu için yürüyerek gidecektim.Bu benim için sabah sporuydu hemde.Önümden bizim okulun formasını giyen kız grubu gidiyordu.
Okulun bahçesine girdiğimde beni bekleyen Eda'yı görünce telefonu ve kulaklığı cebime koydum.Her zaman beni beklerdi ve birlikte giderdik sınıfa.Aynı sınıfta olmamız için müdürle konuşmuştu.Müdür bizi hep aynı sınıfa saldırırdı.Eda'nın konuşma şekli biraz farklıydı.Ve adamın ondan hoşlanmadığını tüm sınıf biliyordu.Eda beni görünce gülümseyip sarı açık saçlarıyla oynamayı bıraktı.
"Günaydın" deyip gülümsemesini büyüttü ve koluma girdi
"Günaydın"deyip gülümsedim bende.Birlikte sınıfa çıkarken Eda dün okulda olan kavgadan konuşuyordu.
"11a'dan Aslı ve Nesrin kavga etmişler.Basketbol takımının kaptanı için.O çocuk ikisini de umursamıyor ama bunlar onun için kavga ediyorlar.Bi de arkadaş olacaklar.İkisi de aptal durumuna düşdü.Ama çocuk yine umursamamış onları.Hiç görmedim ben onu"dedi omuz silkerek.
"Bende görmedim"deyip gülümsedim.Basketbol maçlarını izlemeye gitmezdim.
"Bir gün maçı izlemeye gideriz ve görürüz uğruna arkadaşlık biten 'Şehzade' hazretlerini"deyip güldü.
Birlikte sınıfa girince bizden önce gelen Handeni gördük.Bizi görünce gülümsedi ve kalktı.
"Günaydın kızlar"
"Günaydınnn"deyip ikimiz adına konuştu Eda.Hande bizim 4 yıldır arkadaşımızdı.Tatlı denilecek bir kızdı.Eda gibi olmasa da onu da seviyorum.Bana katlandıkları için onlara da bir teşekkür borçluydum.Zil çalınca sıralarımıza geçtik.Camın yanında olan kendi sırama geçip oturdum.Yalnız oturuyordum burda.Edebiyat hocası Sena hanım sınıfa girince sesler kesilmiş ve kitaplar sıranın üzerine koyulmuştu.Sena hanım sınıf tamamen sessizleştiğinde gülümseyip konuşmaya başladı.
"Günaydın arkadaşlar.Bugün aranıza 2 yeni arkadaş katılıyor.Hadi gelin çocuklar"
Sınıfa girenlere bakmadan kitabımı çıkardım.Onlarla da konuşmayacağım için kim olduklarına bakmam önemli değildi.
"Gerçekten çok yakışıklılar" sınıfa girdikleri an duyulan tek fısıldama bunlardı.Kafamı kaldırıp yeni gelenlere baktım.
"Kendinizi tanıtın çocuklar"deyip gülümsedi ve masasına geçti.
Diğerinden biraz kısa boylu olan çocuk nefesini bırakıp gülümsedi.Mavi gözleri 'bitsin artık bu işkence' der gibiydi.Gülümsemesinin gerçek olmadığını anlamak çok zor değildi.
"Merhaba.Benim ismim Enes.Bundan sonra aynı sınıftayız.Umarım iyi anlaşırız"
Diğeri de kendini tanıtmak için ileri çıktı.Fısıldaşmalar artarken gözlerimi devirdim.Abartacak bir şey yoktu ortada.Onlarda diğerleri gibiydiler.
"Selam.Benim ismim de Aras.Arkadaşımın da dediği gibi umarım iyi anlaşırız" Ses tonu aslında bunu umursamadığını açıkça gösteriyordu.Sessiz birine benziyordu.Sınıfa dikkatle bakan mavi gözlü çocuk ismi Enesdi galiba boş yerlere bakıyordu.Benim yanıma oturmamaları için dua edecek durumdaydım.Kimseyle oturmak istemiyordum.
Sena hanım sınıfa bakıp onlara oturmaları için yer aradı.Sonunda bulmuş olmalı ki gülümsedi.
"Enes'ciğim sen Hazel'in yanında otur"deyip en az benim kadar sessiz olan kızı gösterdi.Sessiz diyordum çünkü şimdiye kadar varlığından bile haberim olmamıştı.Sınıfta olan herkesi tanımıyordum.Hocalar arada isimlerini söyleyince burda olduklarını anlıyordum.Derini ve Sameti biliyordum burda daha iyi.Ama onlarla selam,sağol dışında bir sohbetim yoktu.Enes yeni sırasına geçerken gülümsüyordu.Ama bu gülümsemesi az öncekinin aksine gerçekti.Sena hanım Enes yerine geçince gülümseyip yeniden sınıfa bakmaya başladı.Bu kadını seviyordum.Onu sevmeyen yoktu.Diğer öğretmenler gibi bağırıp, sinir bozucu kelimeler kullanmıyordu.
"Enes'ciğim"deyip gülen Eda'ya bakıp güldüm.Eda kadar neşeli birini daha göremezdiniz.Çocuk sıkıldığını belli edercesine nefesini bıraktı.Sena hanım onun sıkıldığını anlayınca devam etti.Kızlar heyecanla onun hangisinin yanında oturacağını bilmek istiyordular. Sena hanım yerine geçip oturdu ve sakin bir ses tonuyla konuşmaya başladı.
" Aras'cığım sende Mine'nin yanına geç"deyip beni gösterdi.
Sabah şanslı olduğumu demiştim değil mi? Unutun ben şanssızım.O bana bakarken yutkundum.Neden korkuyordum ben? Lanet olsun
_________
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Dans
Teen FictionSoğuk tüm bedenime işlerken aldırmayıp gözlerine bakmaya devam ettim.Boğulduğum gözlerine. 'Ben rüzgarım beni sınama ' 'Cennetten kovulmuş şeytanım beni kınama ' Tüm hakları saklıdır © Melek_ee