BIG BOY ¦ tk (devam ediyor)

|2| "Ellerin yanlış yerlerde Kim."

___

"Terden dolayı kıyafetlerim ıslandı da, çıplak tedavi edebilirsin, değil mi?"

Duyduğu sesle derin bir nefes aldı doktor, resmen rahatlamıştı çünkü elinde bile olmayarak çok uzun süre vücuduna bakmış, üstünde çalışacağı bedeni fazlasıyla incelemişti. Neyse ki, karşısında ki adam farkında değilmiş.

"Ah... tabii, sorun değil."

Ona yaklaşırken kaşları havalanmış, bir anda farkına vardığı saygı eklerinden yoksun cümlelerle şaşırakalmıştı. Ondan büyük olmasına ve onunda bunu bilmesine rağmen neden o saygı terimleri ile hitap etmiyordu? Düşünceleri zihnini kurcalarken kısa bir iç çekti, sandığı kadarıyla tarzı böyle biriydi fakat yine de garipsemeden edemiyordu.

İtiraf etmek gerekirse, onun gibisini daha önce hiç görmemişti. Doğuştan gelen bembeyaz bir tene, karşı cinsi rahatlıkla etkileyecek özeliklere ve kabul etmeliyiz ki, beyaz tenini süsleyen kaslarıyla gerçekten çok cezbedici bir yapıya sahipti. Durmuş, zihninde onun vücudunu yorumlarken duyduğu boğuk sesle irkilmiş, hızla kafasını kaldırarak sporcunun gözlerine bakmıştı.

"Daha ne kadar öyle aval-aval bakmaya devam edeceksin?"

"Hemen, hemen başlıyorum, evet!"
Kendine gel Kim Taehyung, kafanı toparla, buraya iş için geldin! diyerek kendini uyarmaya çalışıyor, bir taraftan da karşısında ki cüsseli adama duyduğu korkuyu bastırmaua çalışıyordu. Ne olursa olsun ona böyle dalmamalı ve korkak eski anılarına dalmamalıydı, tüm o olan biteni geride bırakarak işine odaklanmak zorundaydı çünkü başka çaresi yoktu. Yavaşça çantasına uzandı, içinden ihtiyacı olanları çıkartarak işini yapmaya başladı.

***

flashback

"Bakın şuna, kimler teşrif etmeye karar vermiş! Kim Taehyung, bu ne büyük bir sürpriz böyle."

"B-ben... Şey ben... Para için gel-"

"Hey dur bakalım! Duyduklarıma inanamıyorum, sen şimdi bize olan borcunu ödemek için kendi ayağınla yanımıza geldin, öyle mi?"

Kim Taehyung, kendisine alaylı ve merakla bakan gözlere karşı, söyleceği lafları buraya gelmeden önce düşünmüş, bir çok kez tekrar ederek ezberine kazımıştı fakat karşısında ki aşağılayıcı bakışlar onun kelimelerini yutmasına, cümlelerini unutmasına sebep olmuştu.

Oysa ki bir çok kez tekrar etmişti, hem de çok uzun bir süre..

"Ne o, dilini mi yuttun tatlı çocuk? Yoksa hâlâ bizden korkuyor musun?"

"Ben... bu ayın ödemesi biraz gecikti, çünkü... Babaannem hasta ama söz veriyorum, gelecek aya toplu bir şekilde hepsini ödeyeceğim."

"Demek babaannen hasta, ne de üzücü bir haber bu değil mi millet?"

"Ah, evet öyle."

"Çok üzüldüm dostum."

"Teşekkür ederim, zaten beni anlayacağınızı düşünüyordum."

"Sen bizimle taşşak mı geçiyorsun lan! Banane senin ölmek üzere olan yaşlı babaannenden, ne olursa olsun bu ay olan ödemeni iki katıyla istiyorum. Beni anladın, öyle değil mi?

"Ne, iki katı mı? A-ama bu imkansız! Çalışmıyorum bile, nasıl ödeyeceğim ki? Hem bunu yapmazsınız! Anlaşma böyle değildi."

"Demek öyle, bak bakalım nasıl yapıyoruz. Yatırın şunu yere, o güzel yüzünü tanınmaz hale getireceğim."