Merhabalar.
Nasılsınız? Umarım iyisinizdir, oy ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.
Yazı hatalarım olursa kusura bakmayın lütfen.
°
Karandan
Yüzüme vuran güneş ışığıyla yerimde hafif kıpırdandım. Gözlerimi ellerimle ovuşturdum ve yine okula gideceğim aklıma geldiği için lanet okuyup uzatmadan yataktan çıkmayı düşündüm. Bir anda aklıma dün Aydın abimin eve geldiği geldi, heyecanla soluyup sol tarafıma baktım. Uyuyordu..
Bir anlık bir kararla yanına yaklaşmaya başladım. Adımlarımı sessizce atıyordum, uyandırmamaya özen gösteriyordum. Yaklaşıp yatağının başında durup onu izlemeye koyuldum. Rabbim, o kadar tapılası duruyordu ki. Gerçekten yakışıklıydı. Hafif esmer teni gün işığının üzerine düşmesiyle parlıyordu. Siyah saçları dağınık şekilde alnına dökülmüştü. Sert çehresi ona garip ama muhteşem hava katıyordu. Düz ve gür kaşları çatık duruyordu. Hafif kemerli burnu ona ayrı bir hava katıyordu. Kiraz rengi dudakları hafif, çok hafif şekilde açıktı. Nefes alışverişini duyuyordum..
Ona baktıkça son zamanlar aramızda geçen olaylar gözümün önüne geldi. İkimiz de aramızdaki çekimi görüyor, hissediyor ama, dile getirmiyorduk. Aklıma dün olanlar geldi. İçmişti, çakır keyifti ve bunun getirdiği cesaretle beni öpmüştü. Genelde asla bana bu kadar yaklaşıp öpmezdi. En azından sanırım beş ya da altı aydır. Çocuk değildim, on sekiz yaşındaydım ve olanların gayette farkındaydım. Eminim ki, o da görüyordu aramızdaki çekimi, ne de olsa o da çocuk değildi ya, yirmi bir yaşında koca adamdı.
Ona olan hislerimin farkına varalı sanırım beş ya da altı ay olmuştu. İlk başlarda tabii ki bunu kabul etmiyordum. Hangi insan abisine hisleri olmasını kabul ederdi ki zaten. Ben de inkar ediyordum, ona abim olduğu için hayranlık duyduğumu iddia ediyordum kendi kendime. Her ne kadar bunu inkar etsem de, kaçdığım bu duygular eninde sonunda beni ele geçirdi.
O günü iyi hatırlıyorum. O hoşlantı hissini az da olsa kabul ettiğim günü. Abimle en yakın arkadaşı Süleyman abinin evinde toplanmıştık. Ben, Aydın abim ve Süleyman abi dışında iki en yakın arkadaşı İsmail ve Yavuz abi de vardı. Güzel sohbet eşliğinde hepimizin yüzünde tebessüm vardı. Abimler içiyorlardı ama, abim bana izin vermedi tabii ki. Neymiş küçükmüşüm. Hah. 18 yaşındayım ben be. Neyse.
Bir anda Süleyman abi:
"Lan Aydın, hadi bir şarkı söyle oğlum la"
"Lan hayır otur oturduğun yerde" dedi Aydın abi
"La oğlum hadi, bak ne kadar güzel sesin de var işte, oğlum bak toplanmışız ne güzel, hadiii"
Hepsi abime şarkı söylesin diye laf söylerken abim başını bana çevirip yüzüme baktı. O bakışlar hala aklımda, hala unutmamıştım, öyle bir bakmıştı ki. Bense bu bakış sebebinden içime ılık bir şey akıyormuş gibi hissetmiştim. Onun o güzel sesini duymayı aslında ne kadar istediğimi farketmiştim.
Hala bakışlarını benden çekmeyen abime karnımda oluşan küçük kramplar ve yüzümde hafif gülümsemeyle söyledim:
"Abi, hadi kırma bizi.."
Yavuz abiler benim sözümü duyunca "helal bee Karan" diye gülüşerek omzumu patpatladılar. Onlar da biliyorlardı abimin benim sözümden çıkmadığını.
Onlara yüzümde gülüşle teşekkür ederken başımı yeniden abime çevirdim. O derin ve garip anlamlı bakışlarıyla yüzünde ufak tebessümle bana bakıyordu. Daha doğrusu, gözünü benden çekmiyordu ki. Onun etkisine kapılan ben de gözümü ondan çekemiyordum. Öyle bakışıyorduk ki, aramızda o kadar garip ve bir o kadar da güçlü bir çekim vardı ki, gözlerimizi bir birinden ayramıyorduk. Ve eminim ki, yanımızda oturup bize bakan biri bunu kolaylıkla anlayabilir, bir şeyler olduğunu hissedebilirdi. Allahtan Yavuz abiler kendi aralarında sohbete dalmıştılar.
Sonunda gözlerimi zorlukla da olsa, çekebildim ve bu bakışma son buldu. Abim de öksürerek "tamam, tamam söyleyeceğim" dedi. İsmail abiler "heyt bee" dediler.
Ve sonunda onun o güzel ve hazin sesini dinlemeye başladık.
"Seni bir kere görsem belki rahatlar içim
Yıllar oldu görmedim, belki de biraz özledim
Nasıl bir sevdaysa ancak kalbimi dağladım
Seni kaybedip ağladım
Üstümden sanki trenler geçti, yine el salladım
... Belki sen varsın diye
Belki duyarsın diye
Beni anlarsın, soru sormazsın
Ah, yetmedi mi be."O kadar güzel sesi vardı ki, onu sabahlara kadar dinleyebilirdim. Annelerin o hazin sesiyle bebeklerine söylediği ninni gibi muhteşemdi onun sesi. Anlamıyordum, onun sesi son zamanlar mı bu kadar muteşemleşmişti, ya ben mi onu dikkatle dinlememiştim? Sesinin güzel olduğunu biliyordum ama şimdi görüyordum ki, sesi güzel değilmiş, mühteşemmiş. Aklıma yine kitabımdan bir alıntı geldi ve onun güzel sesi eşliğinde bu cümlenin duygu yükü kalbimde güllerin açmasına neden oldu. Artık kendim bile bilmeden garip anlamlarla, belki heyecan, belki de hoşlantı, ya da sadece geçici bir hevesle onun gözlerine daldım..
"Sesinde ne var biliyor musun, ev dağınıklığı var. İkide bir elini başına götürüp, rüzgarda dağılan yalnızlığını düzeltiyorsun."
Cemal SüreyyaBen mest olmuşken Süleyman abinin "Eh bee, bir sevdiğimiz de olmadı ki şu şarkıyı dinlerken aklımıza gelsin" cümlesiyle gerçekliğe geri döndüm. Onun bu cümlesi dudaklarımın kıvrılmasına neden oldu. Başımı yine o güzel sesini duyduğum, gözlerine bakıp bakıp durduğum adama çevirdim. Gözüm onun gözleriyle buluştu ve o da kalp çırpıntılarıma sebep olacak o kısmı söyledi..Bana ithaf edermiş gibi.
"Gel saklanacak bir yer bulalım
İkimiz bir, sen benim sırdaşım ol
Bak ne kaldı inadından
Seni soludum dumanımdan
Sen benim yanlışım ol
... Belki sen varsın diye
Belki duyarsın diye
Beni anlarsın, soru sormazsın
Ah, yetmedi mi be..".O an sanki dünya durmuş, her kes susmuş yalnızca biz ikimiz varmışız gibi hissetmiştim. Kalbim güm güm atıyor, avuçlarım terliyor, boğazım kuruyordu. Çöllerde günlerce susuz kalmış gibi hissediyordum. Gözlerindeki deryaya daldığım adama bakarken yutkunma ihtiyacı hissetdim.
Ne gözlerini çekip bu garip havayı dağıtıyordu, ne de ben bu karşı konulamaz çekimden kurtulabiliyordum.
İşte o gün anlamıştım. Benim heves, hayranlık diye isimlendirdiğim hissin aslında bu kadar basit bir anlama sahip olmadığını.
Umarım beğenirsiniz.
Beğenmediğiniz kısımları saygı çerçevesinde belirtebilirsiniz.İyi günler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜVEY |Gay|
Romance[ +18 ] Üvey abime aşık olmam beni ahlâksız mı yapıyordu? Peki ya o? O da mı beni öyle görüyordu? Ben..Ben gerçekten de abisine aşık olan ahlâksız bir çocuk muydum?