Tatlı Çatışma

246 11 7
                                    

Sınav haftasından dolayı kitabı devam ettiremedim :,D Düzenli olarak atmayı planlıyordum ama çalışmam gerekiyodu. Çalıştım mı? Hayır<33

Yazdıklarım biraz saçma olabilir o yüzden çok takmayın ʕ•́ᴥ•̀ʔっ

Ayrıca karakterlerin nasıl göründüklerini çizip kitabın en başına ayrı bölüm açıp koyucam o yüzden beklemede kalın(ɔ◔‿◔)ɔ ♥

NEYSE İYİ OKUMALAR CANLARIM!!!! RÜYAMDA GÖRDÜĞÜM ANA KADAR OLAN OLAYLARDA KONU BAZINDAN ÖNERİDE BULUNABİLİRSİNİZ<3333

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Uzun rüyasız bir rüyadan uyanmıştım. Yani bir şey gördüğümü hatırlamıyordum demek daha güzel olurdu. Görsem fena olmazdı çünkü şuanki durumumda başka şeyleri aklımda dolandırmak daha güzel olurdu.

Gözlerimi hafifçe araladım ve hala aynı yerdeydim. Bir mucize olsaydı da buradan puf olup gitseydim keşke. Çoktan sabah olmuştu. Duvarda olan saati dün karanlıktan dolayı fark etmemiştim. Gün ışığı odayı daha aydınlık yaptığı kadar gözlerimi de bir o kadar rahatsız etmişti.

Aniden beni ürperten bir ses duydum.

-Bugün erkencisin mon amor, normalde güzellik uykusunu çok seversin.

=O yabancı kelimelerinle seni hiç anlayamıyorum... Herneyse, saat çok erken ve geç olmadan buradan gitmem gerek. Ailem, okul hayatım ve daha bilmediğin bir çok şey-

-Hayır gitmene izin veremem.

...

=Beni bırakmanı istiyorum sadece!

-Neden böyle bir şey istiyorsun ki?

=Benim de ait olduğum bir yer var, burada bağlı halde kalacak halim yok herhalde?

-Alışacaksın emin ol,

=Nasıl alışmamı bekliyorsun ha?!

=Tanımadığım birisi beni kendi malıymış gibi kafasına göre buraya kapatıyor ve her şey normalmiş gibi davranmaya devam ediyor! Oh canısına değsin!

-Kafama göre kapattığımı nerden çıkardın şimdi?! Hepsi senin güvenliğin için mon amor! Senin geleceğin, mutluluğun için. İleride sen de fark ediceksin bunu!

=Şu en başından beri yakınmışız yaygarasını bırak artık!

-Yaygara yapmıyorum. Yaptığın tek şey beni tanımamazlıktan gelmek! Biz bir aileydik, hatırlayamıyor musun yoksa amor?

-Beni gerçekten unutmadın değil mi? Şaka yaptığını söyle nolur! Beni unutmuş olamazsın! Fark etmemiş olamazsın!

~~~

İşte buna bir cevabım yoktu. Onu tanımadığımı kaç kez söylemiştim ama gerçekten de unutmuş muydum? Hem bana neden böyle bir muamele uyguluyordu ki şimdi? Adını sormaya cüret edemiyordum. Eğer aklımı karıştırıp en sonunda da beni kesip parçalara bölücekse yapsın artık!

=Üzgünüm ama seni gerçekten hatırlamıyorum ya da tanımıyorum, tavrımdan da belli olmuştur zaten. Umarım bu dediğim tartışmanın son noktası olur.

-...

Cevabı hayal kırıklığına uğramış gibiydi ama surat ifadesi hiç öyle değildi. Sözüne devam edicek mi diye bekledim ama hiçbir şey demedi.

=Yani bırak be-

-Eminim ki acıkmışsındır mon amor!

...

=He?

Yine ne saçmalıyor bu adam? Evet biraz acıkmış olabilirdim ama şuan bundan daha önemli şeyler var.

-Burada bekle sana lezziz bir kahvaltı hazırlayayım~.

O kadar atışmamızdan sonra hiç yaşanmamış gibi davranacak hali yoktur diye umuyorum sadece. Kendimi onun tavırlarına karşı kandırmamalıyım. Buradan imkanım olduğu kadar hızlı çıkmam lazım.

Odadan *kahvaltı* hazırlamak adına çıktı. Üstüne de kapıyı kitledi ve ayak seslerinden anladığım kadarıyla uzaklaştı. Yaklaşık beş ya da on dakika sonra bir yerlerden sesler gelmeye başladı.

Ya kahvaltı sadece bir bahaneyse? Ya benim gibi başka insanları da burada tutsak tutuyorsa? Hiç sağlıklı düşünemiyordum. Ayak sesleri odaya doğru yaklaşıyordu. Nolur onun yerine beni buradan kurtarmaya gelmiş birisi olsun. Kapı yavaşça aralandı.

Yine o gelmişti. İki eliyle kahvaltıyı küçük bir tepside tutuyordu. Cidden niye böyle bir zahmete girdi ki? Bu kibarlık ne içindi şimdi? Biraz önce yaşadıklarımızı görmezden gelmekle kalmayıp tavrıyla da kapatmaya mı çalışıyordu?

Meh, boşversene. Dün ki sabahtan beri hiçbir şey yememiştim. Daha fazla beklersem açlıktan kaybolucaktım. Bir şeyler yedikten sonra kaçmanın yollarını düşünmek daha iyi olur.

...

Tabi o yemeklerin içinde garip şeyler yoksa.

Oturduğum yatağa doğru geldi ve kahvaltıyı yanıma koydu.

=Uhh...Şey- Teşekkürler?

Ona bağlı olan ellerimi uzattım.

-Ellerini çözmemi beklemiyorsun değil mi?

...

Bu sözle birlikte başımdan kaynar sular döküldü. Ellerimi geri çektim. Yatağın kenarına oturdu ve çatala batırdığı yiyeceği uzattı. Çok utanç verici.

=Sadece ellerimi çöz.

-Olmaz, hem sana kendi ellerimle yedirmek istiyorum.

Ne bu evcilik falan mı oynamak istiyordu? Yeme konusunda biraz tereddüt etmedim değil.

-Aç değil misin yoksa?

=Hayır öyle değil-

Bir iç çektim. En sonunda pes ettim ve bana uzattığı lokmayı yedim. Lezzetliydi, gerçekten çok lezzetliydi. Daha önce böyle bir şey yediğimi hatırlamıyordum.

=...çok lezzetli, nedir bu?

-Ah beğendin mi gerçekten! Bunlar tost çubuğu. Yapması çok pratik ve tadı da güzeldir.

=Hm...anladım.

-Daha fazla ister misin?

=Evet lütfen! Y-yani evet.

Bir süreliğine onun beni beslemesiyle geçti ve tek yaptığım onun tatmin olan suratıyla göz göze gelmemeye çalışmaktı. Şuan adını sormam uygun bir zamandı galiba.

=Şey, baya bir süre geçti ama adını hala bilmiyorum.

Bir anlığına tökezledi.

-Oh! Tamamen benim hatam. Beni tanıyamamandan sonra söylemeliydim.

-Ben Louis.

...

Louis mi?












Zorlu Gizem (Yandere X Fem!Okuyucu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin