Yaslandığım kapı birkaç kere daha sarsıldıktan sonra sarsılması kesilmişti. Bir süredir de sarsılmıyordu. Sanırım Hoseok pes etmişti.
Biraz daha bekledikten sonra kapının açıldığını hissettim.
Çömeldiğim yerden kalkıp karanlığa doğru geri geri ilerlemeye başladım dolaba bakarak. Arkamda hissettiğim sertlikten sonra panik yapıp diğer tarafa adımladığımda büyük bir gürültü ve kırılma sesleri geldi. Bu sırada kolumdan sıcak bir akıntının elime doğru geldiğini hissettim. Hiçbir şey göremiyordum bu da benim işlerimi daha çok çıkmaza sokuyordu. Kolumdaki sızıyı hissettiğimde gözlerimi kapattım. Gözlerimi kapatmamın hiçbir anlamı yoktu. Açınca da aynı şeyi görüyordum çünkü.
Dolabın yanından gelen ışığı gördüğümde Jungkook'un koyulaşmış kırmızı gözlerini de aynı anda gördüm. İçeriye gelmiyordu. Ama dolabın yanındaki boşluktan bana bakıyordu. Bu karanlıkta beni görebiliyor olması da ilginçti.
İçeriye doğru bağırmaya başladı.
" Kimse yukarıya gelmesin. Çıkın evden. Bulun o adamı da bana getirin. Bir kez daha elimizden kaçıracak olursak bu defa hepinizi ben yok edeceğim."
Hala bana bakıyordu. Gözleri hala kıpkırmızıydı. İçeriye gelemiyordu.
" Jimin ve Tae kapıda bekleyin. Güvenliklerin yanında durun. Onlarla da görüşeceğim."
Bana son kez bakıp dolabın arkasından çekildi. Hemen ardından bir anda tekrar belirip içeriye girdi.
Odanın içerisinde bir yere gidip odanın ışığını açtı ve arkasındaki kolu çekip dolabı tekrar üzerimize kapattı.
Elinde sargı bezi ve birkaç pansuman malzemesi daha tutuyordu. Sanırım iğne ve iplik de vardı. Bu sırada kolumun tekrar sızladığını fark edip koluma baktığımda büyük bir cam parçasının kolumu boylu boyunca kestiğini ve kolumdaki hala çıkmamış olan o cam parçasını gördüm.
Tekrar Jungkook'a baktığımda koluma normal bir şekilde baktığını ancak hala gözündeki kırmızılığın gitmediğini gördüm. Zorlanıyor olduğu çok belliydi.
" Ben hallederim." diye eline kesilmemiş olan kolumla uzandığımda o da benim kesilmiş koluma uzanıp elimi elinin içine aldı.
" Halledemezsin. Sadece şu koltuğa otur. Hiç iyi gözükmüyor. Hastaneye gitmemiz gerekiyor ama çok uzak, o kadar kan kaybedemezsin. Yeterince kaybetmişsin. "
İleride kafasıyla gösterdiği koltuğa bakıp ilerledim. O da elimi bırakmış peşimden geliyordu. Koltuğun yanındaki tekli koltuğu karşıma çekip karşıma oturdu. Elindeki malzemeleri yanımdaki koltuğa bıraktı ve elimden tutup, kolumu bacağının üzerine koydu.
" Canın acıyacak. Canımın acımayacağından emin olarak, diğer elinle bacağımı rahat rahat sıkabilirsin. "
Kafamı olumlu anlamda sallayıp hareketlerini izlemeye başladım. İlk başta elindeki havlu bir bezle kolumdaki kanları temizlemeye başladı. Canım acıyordu. Ne zaman getirdiğini fark etmediğim içi su dolu küçük leğenin içinde bezi temizleyip tekrar koluma bastırdı.
Canım gerçekten acıyordu. Tırnaklarımı Jungkook'un bacaklarına batırıyordum ancak yüzünde mimik oynamıyordu.
" Şimdi sakin ol."
İğneyi ve ipliği eline alıp koluma batırdığında bağırmaya başladıktan sonra bu acıya daha fazla katlanamayacağımı fark edip gözlerimi yumdum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevgili Vampir Sevgilim | JJK
FanfictionHikayede +18 diyaloglar ve olaylar olacaktır. 18 yaşından küçüklerin okuması yasaktır.