O sabah yataktan kalkmak istemiyordu Leyla.Uykunun verdiği tatlı uyuşukluğun bedenini terk etmesini istemiyordu ama uyanmıştı bir kere.
Büyülü bir rüya görüyordu oysa.Üstelik tam ayılmamışken,rüyasına bu sefer tatlı bir hayalle devam etmek varken,bu sıcak hissi terk edemezdi.
Rüyasında üzerinde çok güzel bir elbise vardı.Çok tatlı,lila rengi,etekleri yere kadar uzanan,göğüsünde derin dekolteli olan bir elbise... Yürüdükçe tıkırdayan topuklarının ardından ne de güzel uçuşuyordu.
Ya saçları?Omuzuna dökülen dalgalı saçları,gözalıcı elbisesi üzerinde esmer bir tül gibiydi.
Bir terasa doğru ilerliyordu hayalinde.Yürümüyor adeta havada süzülüyordu.Terasta bir adam onu.bekliyordu;ona doğru yürüyordu Leyla.Adamın yüzünü seçemiyordu ama olsun,görünce çok beğeneceğinden emindi.Adım adım ona yürüdükçe kalbinin gittikçe artan,şiddetlenen vuruşlarını hayalinde bile hissediyordu.
Adamın sırtı dönüktü.Boğaz'a vuran ay ışığı altında arkasından sarıldı ve onu ensesinden öptü Leyla.Sonra başınını onun sırtına koydu ve...
"Leyla..."
"Of!Ne var anne ya?"
"Kalk haydi,elini yüzünü yıka.Bugün işimiz çok."
"İşimiz ne zaman az oldu ki zaten,of!"
"Yatağını topla,hemen yanıma gel.Süslemeye başlama sakın,ümüğünü sıkarım."
"Ümüğümü sıkarmış,hıh"diye düşündü Leyla.