Şaşkınlığım dilime kilit vurmuşken en sonunda ismini bile bilmediğim şu çocuk beni sarstı ve az da olsa kendime gelebildim. Burda ne işi vardı? Tesadüflere pek inanmazdım fakat hayatım tesadüfler üzerine kurulu bir çeşit hayal ürünü gibiydi.
Simay da yanımıza geldi ve tuhaf tuhaf bir bana bir de şu çocuğa baktı. Ben gözlerimi onun gözlerinden alamazken en sonunda yine sırıttı ve omzumu sıvazlayıp "Dikkat et küçük," diyerek yanımdan ayrıldı.
Arkasından bakarken Simay beni soru yağmuruna çoktan tutmuştu bile. Simay'a pek çok şeyi, hatta her şeyi anlatmıştım. Fakat bu çocuk hariç. Çünkü gelip geçici anlık bir şeydi benim için. Bana yardım etmişti. Sadece bu. İleride birden bire aklıma gelicek ve bir süre düşündükten sonra "Çok tuhaf birisiydi." diyerek hüzünle gülümseyecektim.
Yani Simay'a anlatmamamın sebebi buydu. Keşke anlatsaymışım dedim içimden. Çünkü Simay'ın soruları dur durak bilmiyordu.
"Deniz şu sorularımı cevaplar mısın lütfen!"
Simay'a döndüm ve kolundan tutup merdivenleri çıkmaya başladım. Ardından tuvalete götürdüm. İki kız vardı. Onlar da çıktıktan sonra kabinleri kontrol edip boş olduğunu doğruladığımda Simay'a döndüm.
"Emir'in yaptığı şerefsizlikten sonra evde kaldığım söylenemez. Dışarı çıktım ve bilmediğim sokaklarda gezindim."
Simay bana şaşkınlıkla aptal dermiş gibi bakıyordu.
"Bakma öyle! Şu yaşadıklarım bana çok ağır geliyor artık tamam mı! Biraz kafa dinlemeye ihtiyacım vardı ve ben de evden çıktım."
"Sonra?"
"Yanıma bir araba yaklaştı ve sahibi de az önceki çocuktu. Bana sokakta ne işim olduğunu sordu. Bir an önce gitmesini istediğimde kısa cevaplar verdim. Ama o gitmedi ve o geceliğine beni evine davet etti."
Simay'ın şaşkınlığı artarken devamını anlatmakta tedirgindim. Ama yine de anlatmaya devam ettim.
"İlk başta çıkışsam da başka çarem olmadığını anladım ve kabul ettim. Simay! Bana öyle bakıp durma. Ailesiyle kalıyordu hem. Hem de-"
Tuvalete giren dörterli kız grubu sözlerimi yarıda kesti. Bir kaç dakika bekledikten sonra çıkmayacaklarını anladık ve Simay'la okulun bahçesine indik.
Simay konuşmayı sürdürdü. "Hem de?"
"Hem de bana gerçekten yardım etmek istiyormuş gibiydi. Tamamen iyi niyetliydi, ki zaten öyle. Eğer o gece beni evine almasaydı başıma gelicekleri aklıma bile getirmek istemiyorum."
"Peki senin bu çocuktan haberin var mıydı? Yani bizim okulda olduğundan,"
Kafamı hayır anlamında salladım. Ardından önüme dönüp adımlarıma bakarak yürümeye başladım. Simay ilk başta bana kızdı. Neden ona bunu anlatmadım diye. Ben de gereksiz ve gelip geçici bir şey olduğunu söyledim. Bizim okulda olduğu aklıma bile gelmezdi.
En sonunda Simay'ın ufak kırgınlığı bitti ve zilin çalmasıyla herkes sınıflara dağıldı. Simay benim yanıma oturunca irkildim ve öndeki sıra arkadaşını işaret ettim. Sorun değil dermiş gibi elini sallayarak geçiştirdi. Onlar için sorun değilse benim için de sorun yoktu.
Sıkıcı, oldukça sıkıcı geçen derslerin ardından öğle tatiline gelmiştik. Yemeğimi alırken Samet ve Kaan'ın masasını arıyordum. Yanımda Simay'la tabii. Bu öğlen bizimle o da yemek yiyecekti. En sonunda ileride şakalaşan iki arkadaşı gördüm ve Simay'la yemeklerimizi aldıktan sonra o yöne doğru gitmeye başladım.