▪ 7

2.3K 170 305
                                    

miri_kw Sana ithaf ediyorum bu bölümü güzellik.

Arkadaşlar, kitaba yeni bölüm isteyerek merakla beklemeniz beni hoşnut ediyor fakat yorum neredeyse hiç yapılmamakda. Motive olamadığımdan dolayı içimden yazmak da gelmiyor.

Siz anladınız beni.

-

Partiye geldiğimizden bu yana neredeyse yarım saat geçmişti. Ortamın gürültülü olma sebebi yüzünden başım ağrır vaziyetteydi. Böyle yerlerde bulunmadığımdan dolayı pek eğlenememiştim de.

Oturmuş olduğum yere yaslanarak karşımdaki koltukda bulunan taehyung'a istemsizce bakışlarım kayıyordu. Elinde tuttuğu viskisinden acelesiz bir şekilde içişiyle dudaklarını bu yüzden her diliyle üzerinde gezdirişinden dolayı benim de canım viski çekmişti, fakat onun dudaklarından tatmak daha cazip geliyordu.

Aklımdaki düşüncelere karşı başımı utançla iki yana salladım. Bakışlarımı ondan olabildiğince çekmeye çalışıp yere indirdiğim sıra onun sesini işitmiştim.

"Sıkılmışa benziyorsun."

Mesafenin az olması sebebi yüzünden söylediğini net bir şekilde işitirken titreyişime engel olamadan onu hemen yanıtladım.

"Hayır, sadece uykum geldi."

Gerçekten de öyleydi. Göz kapaklarım saatin geç olması yüzünden ağırlaşıyordu. Neredeyse uykumla mücadele halindeydim.

Taehyung oturmuş olduğu yerden ayaklanıp bana yandan bir bakış atarak önüne döndü.

"Eve gidiyoruz."

Kestirip atarcasına söylediği kelimelerle önden yürümeye başlarken, onu ikiletmeden ben de arkasından yürümeye başladım. Buradan gidecek olmamız mutlu etmişti.

Dışarıda park halinde duran arabaya binip eve doğru yol almaya başlamıştık. İkimizde seyir halindeki arabada sessizce otururken telefonuma gelen bildirim sesiyle sessizliğini koruyan ortam bozuldu.

Cebimdeki telefonumu çıkartıp bakışlarımı ekrana çevirirken gelen mesajla rahatsızca yerimde doğruldum. Bugünki partide bana kadeh kaldıran kişiydi bu.

Numaramı nereden bulup yazdığı konusunda hiçbir fikrim yoktu ve bu durum beni korkutmaya yetmişti.

Sang
Erkenden partiden neden gittin?

Kalkıp gittiğimi ne ara farkettiğini bilmiyordum. Ellerim klavyenin üstünde gezinirken yanımdaki adamın sertçe öksürmesiyle dalgın bakışlarım hızla onu buldu.

Bakışları yoldayken arada telefonuma kayıyordu. Bunu fark etmemle telefonumu kapattığım esnada arabanın ani bir fren yapmasıyla öne savruldum. Emniyet kemeri olmasaydı muhtemelen ön camdan dışarı fırlamıştım.

Kalbim son hız korku ve heyecanla birlikte atarken yanımdaki bedenin varlığının unuttuğum için bir an yüksek sesiyle bana hitaben konuşmasıyla bu sefer yerimden sıçradım. Tanrı aşkına bugün bu adama ne oluyordu?

"Telefonu ver."

Bu iki kelimenin ağırlığı altında kalırken telefonumu istemesine karşılık başımı istemsizce iki yana salladım. Telefonumda Kayıtlı olan sadece tae ve onun ailesi vardı. Bugün ise tanımadığım kişiyi aptal gibi eklemiştim. Eğer bunu görürse ne yapacağı hakkında en ufak fikrim yoktu.

Bu sessizliğime karşılık emniyet kemerinin çıkarttığı tok sesi duymamla başımı ona çevirdim. Yerinden doğrularak bana yaklaşıyordu. Tırnaklarımı avuç içime geçirip her hareketini dikkatle izlemeye başladım.

Milen | TaegiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin