18. Bölüm

2.5K 130 34
                                    




Selam Millet! Ben geldimm! Geçen bölümün oy sayısı çok az olduğu için bölüm gelmedi ama yazarınız size kıyamadı ve sınır geçilmeden yeni bölümü gönderdi.😉😉
Umarım bölümü beğenirsiniz. Yeni sınır; 80 vote 50 satır arası yorum. Satır arası yorumlarda buluşalım lütfen. Herkese iyi okumalar diliyorum. :)

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------


Birce'nin mutfağı dolduran sesiyle ikimizde o yöne baktık. Birce ne zaman geldi bilmiyordum. Fakat bize muzip ve şüpheli bir ifadeyle bakıyordu. Anlaşılan o ki; bu ev yol geçen hanına dönmüştü! Kağan anında toparlanmıştı. Benim kadar afallamamıştı ve gayet sakin görünüyordu. Ondan gözlerimi çekerek konuşma gereği duydum.

"Aaaaa Birce hoşgeldin!" Telaşla Kağanı ittirerek Birce'ye doğru yaklaştım. Bu sırada Kağan bizi umursamadan bardaktaki suyu kafasına dikmekle meşguldü. "Bizde tatlı yiyorduk gelsene."

"Yok Ececim ben tokum." Göz kırparak kurduğu bu cümleyle ne diyeceğimi bilememiştim. Ne anlamıştı acaba?

"Hoşgeldin." dedi Kağan Birceye bakarak.

"Hoşbulduk Kağan." dedi Birce şüpheli gözlerini benden çekip Kağana dikerek. Kağanın pek umrunda olmuşa benzemiyordu.

"Eee herkes müstakbel gelinimizle tanışmak için mi burada?" diye sordum. Kesinlikle konuyu değiştirmek için sorulmuş bir soruydu bu. Bu şuursuz haraketlerime bir son vermeliydim. En azından bu evde olan haraketlerime bir son vermeliydim. Malum evdeki nüfus sayısı oldukça fazlaydı. Ve her geçen gün artıyordu!

"Valla ben senin görümceliğini zevkle seyretmeye geldim." dediğinde omuz silkmiştim. "Görümceye gerek yok ki! Onun başında Ege gibi bir bela var. On kaynanaya yirmi görümceye bedel."

"Abart abart." diyen ise yanımızdan geçerek kapıya yönelen Kağandı. "Bence az bile." dedim onu ​​umursamayarak.

"Bu söylediğin Ege değil de Emre olsaydı geçerli olabilirdi."

"Emre abime laf söyletmem Birce hanım!" dedim sahte bir kızgınlıkla. Birce gözlerini devirmişti. Daha sonra tezgaha yöneldi. "Kahve içer miyiz?"

"Olur. Şekerli olsun." Normalde ev sahibesi olarak kahveyi benim yapmam lazımdı. Ancak alçıda olan elimle ne yazık ki bu pek mümkün değildi. Birce kahveyi makineye koyarken ben de kahvenin yanında yemek için çikolata çıkarmıştım.

"Eee?" diyen Birceye anlamazca baktım. "Ne ee?"

"Kağanla sen, ne iş?"

"Kağanla ben derken?" Anlamamış gibi yaparak çikolata koyduğum küçük tabağı masaya koydum. Sonrasında ise sandalyeye oturarak bacak bacağa attım. Rahat görünmeye çalışıyordum. Birce inanmamış ifadesiyle bana döndü.

"Yapma Ece! Sizi gördüm."

"Su içecekti ben de bardak veriyordum. O kadar yani!" Bu sırada makinedeki kahveleri fincanlara koyan Birce hızla karşımdaki yerini almıştı.

"Bakışlarınız farklıydı." dedi kahvesinden yudumlarken. İmayla bakmaya da devam ediyordu.

"Ay sorguya mı çekiyorsun beni?! Yok diyorum öyle bir şey. Hem sakın bu evde bundan bahsetme." Somurtarak kurduğum cümle onu daha da keyiflendirmişti.

"Neden? Yoksa adınız çıkar da evlenmek zorunda mı kalırsınız?" diyen Birce bu soğuk esprisinin ardından bir kahkaha patlatmıştı. Bu kız gerçekten de deliydi!

"Aynen çok komikti bir daha olmasın." Birce kahkahasını durdurarak "tamam tamam." dedi ve elleriyle dudağına fermuar işareti yaptı. Sonrasında birden ciddileşti.

EVE DÖNÜŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin