1. Bölüm: Sen ve Ben

88 8 3
                                    

EXO - Peter Pan

1.0- O Benim En Yakın Arkadaşım.

Televizyondaki bir eğlence programındaki en komik kadın, güzel bir ağaçtan elindeki sopayla iki elma kopardı. Bir düğünde elimdeki sapı yedi metre uzunluğundaki fırçayla duvarı temizlenmesine yardım ettiğim için en güzel, en kırmızı olanı bana verdi. Rüyada bile her şey o kadar saçma gelmişti ki uyandığımda kendimle dalga geçtim. Yine de o sabah uyanır uyanmaz yaptığım ilk şey rüyamın anlamını araştırmaktı, akşamına Kyungsoo ile tanıştım.

"Rüyada kırmızı elma görmek, rüya sahibinin hayatında güzel gelişmeler yaşanacağını simgeler." diyordu arama motorunda en üstte çıkan sayfada. Baktım kötü bir şey yazmıyor, diğer sayfalara da girdim o cesaretle, "Ah," dedim, "gerçekten hayatım artık daha güzel olacak, buna eminim."

O akşam Kyungsoo ile tanıştım.

Çünkü o zaman lise sona başlayacağım yazdaydık ve yirmi dört saatlik günde bin saat ders çalışıyor, akşamına da matematik öğretmeni, beşinci çocuktan sonra işi bırakan annem bana yemekten sonra integral ve türev öğretiyordu. Daha son sınıf olmadan yine o seneki tüm müfredatı öğrenmek zorunda kalmıştım. Babamın dediğine göre Kore'deki en güzel ve en zeki kadın olan annem, kocasının aşkından ülkesini bile arkada bırakacak kadar gözü kara bir aşıktı ama istediğinde dünyanın en tehlikeli dayakçısına da dönüşebiliyordu ve ben bu yüzden ve canımı sokakta bulmadığımdan dersime hep güzel güzel çalışıyordum. Yedi yaşındaki ikizler zaten bu sene okula başlayacakları için annem sonunda elini ve cetvelini benden çeker de sene içinde biraz olsun rahata ererim diye umut ediyordum.

Fazla iyimserdim.

Üçüncü çocuktan sonrasını istemeyen anne babama hamilelik ve bebeğin bir değil iki tane olması şoku yaşandığı sene ben daha on yaşındaydım ve ilkokul üçe yeni başlamıştım, annem beşinci sınıfta öğrenmem gereken köklü sayıları iki kolik bebeğe bakarken öğretmişti bana. Gözü kara ve inatçı anneme karşı korkuyla birlikte hep samimi bir saygı da duydum bu yüzden.

Eh, işte bin saat dersten ve annemin akşam iki etüt saatinden sonra nihayet yatağıma geçtiğimde telefonuma bir bildirim geldi, çok uykulu olsam da tüm arkadaşlarım yabancı ülkelerde ya da sahillerde eğlendiklerinden bana gelen bildirim falan yoktu, bu yüzden dedim ki kesin biri öldü şuna bir bakayım, anonim mesajlaşan bir uygulamadan gelmişti bildirim, yaza girerken "Eğlenirim be!" diye indirdiğim uygulama ile üç beş kişi ile pek de bir şey konuşamamış, hiç de eğlenememiştim. Mesaj kutusuna tıkladım, o bilinmeyenle sabaha karşı uykusuzluktan bayılana kadar konuştum. Konuşmaya devam ettik, bir haftanın sonunda en yakın arkadaşım haline gelmişti ve işte kocaman adam olmuş ben, altı senenin sonunda onu ellerimde çiçeklerle havaalanında ilk yüz yüze buluşmamız için karnımda garip bir heyecan sancısıyla bekliyorum. Tanıştığımız gece yaşadığım heyecanın aynısı şimdi de beni tokatlayıp duruyor. Hayır, yumrukluyor, karnımın içinde bir isyandır kopup duruyor ve bunun bağırsaklarımla gerçekten hiçbir alakası yok.

Yukarıda söyledim, arkadaşımın adı Kyungsoo. Yemek yapmayı seviyor ve çok inatçı.

Elimdeki çiçekle beklerken acayip acınası hissediyorum çünkü dizlerim tutmuyor. Ben, o Amerika'da uçağa bindiği andan uçağı gösteren simgenin inişi gösterdiği ana kadar sanki yerin derinliklerine doğru çekiliyorum. Heyecanım arttıkça beynim yavaşlıyor ve boşalıyor. Yanıp sönen birkaç beyin hücrem dışında aklımın içi zifiri karanlık ve onların hepsi de son nefeslerini alıp vermekteyken, "Kyungsoo, Kyungsoo!" deyip duruyorlar.

Kendine gel ulan Kim Jongin, diye kendimi tokatlayacağım sırada onu karşımda görüyorum. Kıpırtısız ve ağır çekimde gözlerimi yavaşça açıp kapayarak kendi kadar büyük iki bavulu zar zor sürüklemesine rağmen bana doğru koşar adımlarla gelişini izliyorum. Ben onu aramaya fırsat bulamadan o beni buldu.

Beni Kendine Yakın TutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin