'Yardım edin lütfen kimse yokmu kızıma araba çarptı'
Boş kahve gözlerimi uçsuz bucaksız denizden çekip çığlıkların ve feryatların olduğu tarafa dönmüştü.
Yerde cansız yere yatan küçük bedene gözlerim bir süre takılmıştı. Başından kanlar geliyordu ve büyük ihtimalle ölecekti.
Umursamadım, her zamanki yaptığım şeyi yaptım ve tekrar gözlerimi masmavi sulara çevirdim.
Deniz kokusu ve yosun kokusu burnuma dolarken sanki ciğerlerime iyice işlemesi için derince havayı soluyordum.
Benim huzurum buydu, benim hayatım buydu.
Benim hayatım çöpten ibraretti, benim hayatım zehirden ibaretti.
Martı sesleri adeta şehirin sesini bastırmak istercesine bağırırken yüzümde adlandıramadım bir gülümseme olmuştu.
Bu şehirden nefret ediyordum. Bu şehirin karanlığından bu şehirin maviliğinden nefret ediyordum.
Ben siyahtım, ben karanlıktım , ben geceydim.
Maviyse benim zıtımdı ve ben o renkten her zaman nefret etmiştim.Tıpkı annemden nefret ettiğim gibi.
Telefonumun defalarca çalmasıyla artık olan huzumda kaçmıştı, zaten ne bekliyordumki kaç saatir ortalarda yoktum ve beni tabikide merak edeceklerdi.
Elime telefonu almadan bankın üstündeki telefonuma küçük bir göz geçirmiştim.
Tabikide arayan o sapık üvey babamdı.
Telefonu açmayacaktım çünkü eve gittiğimde zaten başıma gelecekleri biliyordum.
Yani açsamda pek bir şey değişmeyecekti.
Sonum yine aynı olacaktı.Oturduğum banktan kalkıp telefonumu montun cebine atıp yürümeye başladım.
Ellerim cebimde yürürken gözlerimle insanları süzüyordum, oysa ne kadar mutlu görünüyorlardı.
Oturduğum banktan bir kaç adım gittikten sonra durup olabilceğin kadar yüksek sesle kahkaha atmıştım , herkes bana bu deli bakışı atarken hiçbirini umursamıyordum.
Zaten deliydim ama benim kadarda insanlar deliydi.
Herkesin yüzüne taktığı mutluyum ifadesi beni kandıramazdı.Herkesin , hatta bu dünyadaki herkesin mutsuz olduğunu biliyordum sadece iyi rol yapıyorlardı.
Kahkaham kesilince adımlarıma devam etmiştim.
Zaten boğulduğum bu düşünceler beni yorarken kapımın önüne ne zaman geldiğimi bile anlamamıştım.
Tek derdim bu dünyadan siktir olup gitmekti , cehennemin en dibine.
Cebimden anahtarı çıkarıp içeri girdiğimde içimden ne kadar küfür varsa ediyordum.
O deniz kokusundan sonra bu alkol kokusu adeta beynimi uyuşturmuştu.
' ooo kimleri görüyorum İkra hanım sizi rahatsız ettiğimiz için üzgünüm önemli işlerinizden sizi alıp koyduk '
Keşke geberip gitseydin diye içimden defalarca demiştim, ama geberip gitmeyeceğinide iyi biliyordum o yüzden sadece susup ayakta dahi duramayan o lanet herifin suratına baktım.
'BAKMA LAN SURATIMA APTAL GİBİ '
kükremesi üstümde bir etki dahi yapmazken bu onu daha çok kudurtuyordu.
Bu şekilde kudurması beni gülümsetiyordu , bu benim zaferimdi.'Demek gülersin ha ben sana ne yapacağımı çok iyi biliyorum orospu '
Üvey babam olacak o it herif beni kolumdan tutup çekiştirerek odama gitmeye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEHR-i TUTKU +18
General Fiction'SENİ ÖLDÜRÜRÜM ' Ettiği bu boş tehdit beni sadece gülümsetmişti , gerçekten bu tür şeylerden korkmamımı bekliyordu. Ona sadece acıyordum , çünkü ettiği o kelimenin bende bir faydası yoktu , dolu bir cümleydi ama benim için oldukça boştu. 'NE GÜLÜ...