first love

415 60 15
                                    

Hayatta bazı ilkler vardır ki unutulmazdı. İlk tanışmamız, ilk aşık oluşumuz, ilk el ele tutuşmamız, ilk öpücüğümüz... bunlar daha çeşitlendirilebilirdi.
Tabii bunların kötü anılar için olanı da olabilirdi. İlk kavga, ilk ayrılık, ilk aldatılışımız gibi.

Beomgyu ilklerinin çoğunu Yeonjun ile yaşamıştı. Belki ilk sevgilisi o değildi, belki ilk öpücüğü ona ait değildi. Ama emin olduğu bir şey vardı ki o da Yeonjun'un onun ilk aşkı oluşuydu.

İlk öpücükleri ise karlı bir günde olmuştu. Sıradan bir karlı gün değildi tabii. Mevsimin ilk karının düştüğü gündü. Birlikte kartopu oynamaya çıktıkları gün, çok eğlenceli bir gün geçirmişler, ardından da Yeonjun'un evine gidip sıcak içeceklerle ısınmaya çalışmışlardı. O anın büyüsüyle, ilk aşkından, ilk öpücüğünü almıştı Beomgyu.

Bunlar kendi hatırladıklarıydı tabii. Bütün bunları henüz daha yaşamamış olmak, kalbinde bir sızıya neden oluyordu.

Yaklaşık bir haftadır okula gitmemişti. Hastalığı geçse bile birkaç gün daha gitmek istememişti okula Beomgyu. O günü düşünüyordu. Yeonjun'un evine geldiği ve kendisinin yarı uykulu bir anda neredeyse onu öpmüş olmasını.

Yaptığından utanmaktan çok, Yeonjun'un vereceği tepkiden korkuyor gibiydi.

Fakat her ne kadar kaçmaya çalışsa da en sonunda zaten karşılaşacaklardı. O yüzden bir haftalık evde kalışının ardından okula varmıştı. Hedefi bugün onunla karşılaşırsa hiçbir şey olmamış gibi davranmaktı. Tabii karşılaşırsa...

İlk ders için tam sınıfa giriyordu ki omzunda hissettiği ağırlıkla yalpalamıştı Beomgyu. Omzuna atlayan bu kişi tabiiki de Soobin'di. Onun her sabahki rutiniydi adeta.

"Günaydın aşkım. Hastalık sana yaramış bi güzelleşmişsin."
"Ne istiyosun? kesin bi çıkarın var benden." demişti Beomgyu Soobin'in kolunu omzundan çekerken. Ardından ikisi de sıralarına oturmuşlardı.

"Aşk olsun ben öyle bir insan mıyım?"

"Evet."

"Süper beni çok iyi tanıyorsun." Deyip göz kırpmıştı. Ardından çantasından broşür gibi bir şey çıkarıp Beomgyu'ya uzatmıştı.

"Bu ne?" diyerek eline almıştı broşürü Beomgyu. Anlamaz bir ifadeyle inceliyordu.

Bir kafede canlı müzik yapılmasından falan bahsediyordu.

"Ne olacak? Canlı müzik diyor ya hani. Hah işte o canlı müziği biz yapıyoruz artık."

Beomgyu kaşlarını çatmıştı ister istemez. Daha önceki anılarında birkaç yerde canlı müzik yaptıklarını biliyordu ama bunu hatırlayamamıştı. "Nasıl? Anlaştınız mı hemen?"

"Evet. Çok ani oldu. Sana da soracaktım ama hemen sözleşme falan imzalattılar. Geçici bir süreliğine olacak yani bizi çok etkilemeyecek merak etme. Yaz tatiline çok az kaldı. Hemen haftaya başlayıp yazın sonuna kadar yapacağız sadece. Çok azıcık mini minnacık bir zaman dilimi." Beomgyu tereddüt etmişti. Yüzünden de anlaşılabiliyordu ki o yüzden de Soobin anında savunmaya geçmeye çalışmıştı. Ama Beomgyu'nun yüzünden hala tereddüt ettiği anlaşılıyordu.

Aklında çok fazla şey vardı.
Dersleri vardı mesela, ailesi vardı, bunu babasından gizli her gün nasıl yapacağı vardı. Daha önce bu yerin ismini hiç duymaması ve belirsizliği vardı. Grubun dağılmasını kendisi istememişti, böyle bir fırsatı da geri tepmek istemiyordu ama içinde kendisini yiyip bitiren soruları nasıl halledecekti?

"Senin sözleşmeni zaten sen imzalayacaksın Beomgyu. Biz senin adına karar vermedik ama seni de böyle zan altında bırakıyormuşum gibi oldu. Özür dilerim." demişti Soobin. Cidden üzgün görünüyordu.

once again | beomjunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin