YÜZLEŞME

369 29 28
                                    

"Tanrı biliyordu ya, bu çok hızlı gerçekleşmişti ama engellemek için elinden hiçbir şey gelmiyordu.
Gitmek istediği tek yön onun yönüydü."

Araz Sevda'yı evine bıraktıktan sonra bir süre boş boş dolaştı sokaklarda.

Yolda Sevda'yı sıkıştırmış, akşamın olaylarını öğrenmişti. Nasıl başının derde girdiğini, Aylin'in onu nasıl kurtardığını...

Tuhaf bir gurur hissetmişti Araz bunları dinlerken. O böyle bir kıza aşıktı işte, yeri geldiğinde kendisine sürekli düşmanlık eden biri için gözünü kırpmadan tehlikeye atlayabilecek bir kıza. Aylin'in ne kadar doğru bir insan olduğu bir kez daha tescillenmişti sanki.

Fotoğraf konusunu da tekrar açmıştı, zira Aylin Sevda'ya inansa da Araz emin olamıyordu. Ama Sevda yemin billah etmişti, fotoğrafı ilk kez Aylin ona gösterdiğinde gördüğünü söylemişti. Kız doğruyu söylüyor gibiydi, zaten Sevda yapmış olsa inkar etmezdi Araz'a göre.

"O zaman kim yaptı? Kim lan bu Aylin'le aramı bozmak isteyen?"

Bu konu kafasını kurcalayıp duruyordu, ama böyle gece vakti ortalıkta dolanarak bir cevap bulamayacağının da farkındaydı. Artık gidip yatsa iyi olacaktı, saat bayağı geç olmuştu, ama hiç içinden gelmiyordu. Zaten Aylin'le arası bozukken uyuması da mümkün değildi. O yüzden ani bir kararla yönünü değiştirdi ve Aylin'in evine doğru yürüdü.

Evin önüne geldiğinde pencereye baktı, ışıklar kapalıydı, belli ki yatmışlardı kızlar. Önce kapıyı çalmayı düşündü, ama Melek'in durumu öğrenmesi Aylin'i daha da sinirlendirirdi muhtemelen, o yüzden telefonla aramaya karar verdi.

Aylin uyuyor olmalıydı, çünkü telefon açılmadı. Ama Araz ısrarla aramayı sürdürünce, en sonunda kızın uykulu sesini duydu telefonda.

"Ne var Araz bu saatte?"

"Konuşmamız lazım prenses, evin önündeyim ben, bekliyorum."

Aylin içini çekti. "Araz saçmalama, saatten haberin var mı senin? Yarın söylersin ne söyleyeceksen. Git evine yat!"

Araz diretti. "Ben şu anda seninle konuşmadan şurdan şuraya gitmiyorum."

"Araz delirme gece gece ya!" diye söylendi Aylin. Sonra yatıştırmak ister gibi yumuşak bir sesle devam etti. "Tamam, bak söz veriyorum yarın dinleyeceğim seni, hadi git şimdi."

Araz yutmamıştı bunu. "Çocuk mu kandırıyorsun sen? Şimdi konuşacağız. İstersen kapıya geleyim prenses? Melek, sen, ben, üçümüz oturur muhabbet ederiz ha?"

Aylin öfkeyle doğruldu yerinden. "Tamam, allahın cezası, tamam!" diye tısladı. "Bekle orda, geliyorum hemen."

Araz sırıtarak telefonu kapattı. Gerçekten de bir kaç dakika sonra Aylin kapıda belirdi. Araz'ın karşısına geçip kollarını kavuşturarak gözlerini yüzüne dikti.

"Evet, söyle ne söyleyeceksen bir an önce."

"Bak Aylin, o fotoğrafın çekildiği akşam, Gizem kötüydü biraz, kafasını dağıtmak için tamirhaneye gelmişti, ben de teselli ettim sadece. O kadar, başka bir şey olmadı." Araz duraksadı, derin bir nefes alarak devam etti. "Tamam, bir yakınlaşma yaşandı, ama öpüşmedik, valla. Ben geri çekildim."

Aylin kaşlarını kaldırarak şüpheci bir ifadeyle sordu. "Sen? Geri çekildin? Pek inandırıcı gelmedi niyeyse."

Araz bozulmuştu. "Bu güvensizliğin kırıcı olmaya başladı artık Aylin."

Aylin alayla güldü. "Of, pardon ya çok özür dilerim, sen dünyanın en dürüst, en güvenilir insanı olduğun için, Gizem'e takıntılı bir şekilde aşık olmadığın için ayıp ediyorum değil mi?"

SEN AYDINLATIRSIN GECEYİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin