"Aman Allah'ım! Jordan, burada neler olmuş böyle?" dedim etrafa saçılmış eşyalarıma bakarken.
"Anlaşılan buraya birileri izinsiz girmiş!" Dedi sinirlendiğini belli edercesine dişlerini birbirine kenetleyip, yumruklarını sıkarken.
Tam 'Kim olduğunu anlayabiliyor musun?' diye soracaktım ki, burnundan aldığı nefes sayesinde gözleri bir anda menekşeden -göz akları da dâhil- kömür karasına dönüştü. Her ne kadar vampir şekliyle karşılaşmamış olsam da, şimdi tam da o halini görüyordum.
Vampir dişleri dudaklarının arasından çıkacak şekilde uzamıştı ve korkutucu bir görüntüye bürünmüştü. "Alexander!" dedi sıkılı dişlerinin arasından neredeyse kükreyerek.
Neler olduğunu bilemiyorum ama hiç de iyi şeyler olmadığını tahmin edebiliyordum. 'Acaba evimin dağılmasında Alex'in bir parmağı olabilir mi?' dedim kendime aralarındaki bağlantıyı kurmaya çalışırken. "Ben polisi arasam çok iyi olur!" Dedim dağılmış evin içinde telefonu ararken.
"Boşuna aramış olacaksın. Zaten parmak izi bulamazlar!" Dedi kısık sesle etrafa bakınırken.
"Bir şey mi dedin?" dedim duymamış gibi yaparak. Sonuçta kısık sesle de söylemiş olsa hepsini duymuştum.
"Parmak izi bulamazlar dedim. Bizler vampir olduğumuz için parmak izlerimizi bulamazlar. Bu yüzden kayıp insanların üzerinde hiçbir iz bulamadıkları için katilleri yakalayamıyorlar ya." Dedi sırıtarak.
'Tabii ya! Bunu neden daha önce düşünememiştim ki?' dedim kendi kendime kayıpların olayını düşününce. "Peki, şimdi ne yapacağız?" dedim etraftaki dağınıklığa bakarak. "Sence kızlara bir zarar vermiş olabilir mi? Sonuçta kızlar ortada yok ve evin haline bakılacak olursa da..."
"Sanmıyorum. Ayrıca böyle şeyler düşünme Zeynep! Kızlar eminim iyidir ve yakında döneceklerdir." Dedi sinirli bir şekilde etrafı toparlamaya çalışırken.
"Pekâlâ! Sinirlenmene gerek yoktu. Sadece kendi kurduğum bir teoriydi o kadar!" dedim onun verdiği tepkiye şaşırmış şekilde etrafı toparlamaya çalışarak.
Daha sonra benim yatak odama geçti ve parçalanmış yatağıma kısık ve sinirli gözlerle bakıp, duvarda asılıyken şimdi yerlerde, kırık cam parçaları arasında olduğunu tahmin ettiğim resimlerime, yere çömelmiş şekilde bakıyordu.
"Nasıl bir canavar böyle bir şey yapabilir ki?" dedim onun yanına doğru yaklaşıp, kızım ve kocamın resmini gördüğümde.
"Alex'den başkası olamaz! Bunu yaptı çünkü o seni istiyordu. Ama sen beni seçtin ve o bunu hâlâ kabullenemiyor." Dedi üzgün bir şekilde. "Bunu kim yaptı?" dedi elindeki kara kalem ile yapılmış resmi göstererek.
"Aman Allah'ım! Ben... Ben onu kaybetmiştim!" Dedim şok içerisinde elindeki kâğıda çizilmiş resme bakarak.
"Bunu sen mi yapmıştın?" Şimdi şok olma sırası Jordan'daydı anlaşılan.
"Şey... Evet. Kızım doğduktan sonra evde durmak zorundaydım ve kendime uğraş olarak resim yapmayı seçmiştim. Bir gece garip bir rüya gördüm ve sabah kalktığımda kâğıda bu gördüğün resmi çizmiştim." Dedim elindeki resmi işaret ederek.
"Peki, bunda garip olan ne? Sonuçta resmini buldun, değil mi?" dedi resme dikkatlice bakarken.
"Evet haklısın. Ama garip olan yanı bu resmi Amerika'dayken yapmıştım ve orada kaybetmiştim. Buraya gelirken oradan pek fazla şey almamıştık. Ve resim yaptıktan sonraki sabah kayboldu. Evi didik didik ettik ama hiçbir yerde bulamamıştık." Dedim resmi onun elinden alırken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TILSIM SERİSİ 1. KİTAP BAŞLANGIÇ(E-KİTAP OLACAK)
Vampirokocasını ve kızını kazada kaybettikten sonra hayatı altüst olan Zeynep Carter, iki yakın dostu olan Sinem ve Özlem ile birlikte Kartal'da yaşamaya çalışmaktadır. Özlem ile birlikte Kartal'ın merkezinde Gotik giyim üzerine mağaza işletmekte olan Zeyn...