(Sinem'in Gözünden)
Gözlerimi açtığımda, kendimi karanlık ve garip bir kokusu olan yerde buldum! Sanki kıpırdamaya çalışırsam düşecekmişim gibi hissediyordum. 'Allah'ım neredeyim ben böyle?' dedim kendime gözlerimin karanlığa alışmasını beklerken.
Burada uyanmadan önce neler olduğunu hatırlamaya çalıştım: İşten çıkmıştım ve Özlem ile beraber eve geldiğimizi çok iyi hatırlıyorum. Ama en son hatırladığım şey ise evin darmadağın olmuş haliydi! 'Peki... Özlem nerede acaba? Umarım ona bir şey olmamıştır, Allah'ım lütfen ona bir şey olmamış olsun.' Dedim kendime aklıma kötü şeylerin gelmesine engel olmaya çalışarak.
Tam ben bunları içimden düşünürken birden inleme sesine benzeyen garip bir ses duydum. Aniden bulunduğum yerde yalnız olmadığımı fark ettim ve bu karanlık yerde beni ne gibi tehlikelerin beklediğini düşünmeye başladım. Doğal olarak bu da korkumun çoğalmasına neden oluyordu. Bir taraftan nefesimi tutarken diğer taraftan da yanımda bulunan kişinin Özlem olmasını diliyordum, çünkü çıkan inleme sesi beni neredeyse korkudan öldürmek üzereydi.
"Aman Allah'ım! Neredeyim ben? Ne oldu bana?" Sesi duymamla içimin rahatladığını hissettim ve derin bir oh çektim. Çünkü bu sesin sahibi Özlem'den başkası değildi.
'Allah'ım sesimi duyduğun için sana binlerce kez teşekkür ederim.' Dedim içimden. "Özlem, iyi misin? Bir yerinde bir şey var mı?" dedim ardı ardına sorularla.
"Sinem? Ben... Ben iyiyim, yani bir yerimde bir acı falan hissetmiyorum! Sen nasılsın? Sende bir şey var mı?" dedi, sesinden benim gibi onunda heyecanlanmış olduğunu fark ettim.
"Hayır, bende de bir şey yok Allah'tan." Dedim karanlıkta onun nerede olduğunu görmeye çalışırken.
"Ne oldu bize? Neredeyiz biz?" dedi, sesinden yakınlarımda olduğunu anlayabiliyordum ama karanlıktan dolayı onu bir türlü göremiyordum.
"Bilmiyorum, ama içimden bir his en yakın zamanda öğreneceğimizi söylüyor." Dedim ve dizlerimin üzerine oturup onu elimle yoklamaya çalıştım, ama belli ki o kadar yakınımda değildi. "Özlem, benimle konuşmaya devam et, böylece senin nerede olduğunu bulabileyim!" Dedim onun sesine odaklanmaya çalışarak.
"Pekâlâ, burası neden karanlık sence?" bence çok saçma bir soruydu ama onu bulmam için saçmalaması bile önemsiz geliyor şu anda.
"Merak etme! En kısa sürede bizi buradan kurtarmaya gelirler." Dedim ilerlemeye devam ederken.
Birden birine çarptım bu kesinlikle Özlem olmalı, ama nedense buz gibiydi. "Özlem, sen neden bu kadar soğuksun üşüdün mü yoksa?" dedim onu ellerimle yoklarken.
"Yok, üşümedim! Sen neredesin Allah aşkına bana dokunmadın bile!" Dedi, şaşkınlığı sesine de yansıyordu.
"Dur bir saniye, ben sana dokunmuyorsam... Bu dokunduğum soğuk şey ne? Bir insan olduğu kesin, çünkü bacakları falan var ve kolları da var." Dedim her yerini kontrol ederek.
"Bil... Bilmiyorum Sinem, ama bu durum beni korkutmaya başladı!" Dedi titrek ve ürkek bir sesle.
Tam bu sırada ışıklar yandı ve her taraf parlamaya başladı. Bunun nedeni gözümüzün karanlığa alışmasından kaynaklanıyordu. Floresanlar da beyaz ışık oldukları için, bir anda yanınca etrafta parlak bir ışığın oluşmasına ve bunun da gözümüzü etkilemesine neden oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TILSIM SERİSİ 1. KİTAP BAŞLANGIÇ(E-KİTAP OLACAK)
Wampirykocasını ve kızını kazada kaybettikten sonra hayatı altüst olan Zeynep Carter, iki yakın dostu olan Sinem ve Özlem ile birlikte Kartal'da yaşamaya çalışmaktadır. Özlem ile birlikte Kartal'ın merkezinde Gotik giyim üzerine mağaza işletmekte olan Zeyn...