BÖLÜM 32

311 17 0
                                    






BİR HAFTA SONRA...

 






(Zeynep'in Gözünden)

 

  Jordan gittiğinden beri neredeyse bir hafta geçmişti, ama ne kızlardan ne de Jordan'dan hiçbir haber yoktu. En sonunda diğer madalyonun sırrını çözmeyi başardım. Benim kolyem ve kızların yüzükleri birer tılsımmış. Bu da biz nerede olursak ve yardıma ihtiyacımız olursa Jordan ve klanı orada olurmuş. Ama bizimkiler yanlarına almadıkları için şu anda nerede olduklarını bulamıyorlarmış.

          Şu anda odamda oturmuş, bir taraftan internette haberlere bakarken, diğer taraftan da tılsımlı kolyemi elimde çevirip duruyordum. Bugün günlerden Pazartesi ve kızların kaybolmasından bu yana bir ay ve bir hafta geçmiş oldu. 'Of Allah'ım! Şu anda en çok istediğim şey kızların sağ salim bulunması.' Dedim kendi kendime başımı iki elimin arasına alarak.

          İnternetin başından kalkıp, pencerenin önüne geçtim ve gecenin karanlığında tehlikeli görünen mahalleme bakıp, Jordan'ın şu anda ne yaptığını düşünmeye başladım.

          Alt komşum Burak bu aralar nedense çok garip davranıyor. Bazı geceler yakınlarda kurt uluması duyuyorum ve ne zaman bu sesi duysam ve Burak yanımda olsa muhakkak camın önüne gidip gözlerini kapıyor ve sesleri dinliyormuş gibi bir hale bürünüyor. Bazı zamanlar onun insan olmadığını düşünmüyorum desem yalan olur! Sanki... Sanki kurt adammış gibi davranıyor. Acaba gerçekten de kurt mu merak ediyorum doğrusu.

          Düşüncelere dalmış bir şekilde pencereden dışarıyı izlerken, mutfaktan gelen sesle olduğum yerde korkudan sıçradım. Evde birinin olması gerçekten de imkânsızdı, çünkü kapıdan girmesi gerekirdi. Ama... Kimsenin görmesini istemiyorsa... 'Ya Özlem ve Sinem'i kaçıranlarsa?' dedim kendi kendime kalbim deli gibi çarparken. Ah, bunu düşünmek bile beni korkutmaya yetiyor.

          Ben kim olabileceği konusunda düşüncelerimle boğuşurken, korkudan neredeyse yerinden çıkacak olan kalbimi sakinleştirmek için derin nefesler alıp duruyordum.

          Mutfağa giden hole yaklaştığımda salondaki pencerenin önünde duran dört kişilik yemek masasının üzerinde duran ve içinde çiçek olan vazoyu elime aldım. Çiçekleri masanın üzerine bırakıp, sanki birinin kafasına vuruyormuş gibi salladım ve fazla ağır olmadığını anlayarak yukarı kaldırdım.

          Vazoyu kafamın üzerinde ve görülmeyecek şekilde tutarak tekrar mutfağın yolunu tuttum. Birden kendimi heyecanlı bir korku filminin tam ortasında gibi hissettim. Aynı... Kurban gibi! 'Of, gene başladın Zeynep saçmalamaya!' Evet, her zamanki gibi içimdeki çokbilmiş kısmım konuştu, bazen bu sese uyuz olmuyor değilim.

          Daha sonra elimdeki vazoyla hole girdiğimde mutfak ışığının kapalı olduğunu fark ettim. Bu arada tedbiri elden bırakmamak içinde boynumdaki kolyeyi boşta olan elimle tutuyordum. Ne de olsa vazo fazla ağır değildi ve tek elle rahat tutuluyordu. Arkamı sağlama almak için, sırtımı duvara dayayarak yürüyordum. Mutfağın kapalı olan kapısının önüne gelip, üçe kadar saymaya başladım. Üç dediğim anda kapıyı bir hamlede açtım ve ışığı yaktım.

TILSIM SERİSİ 1. KİTAP BAŞLANGIÇ(E-KİTAP OLACAK)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin