Sabah olduğunda, sanki üzerimden tır geçmiş gibi hissediyordum. Kahvaltıdan sonra üzerimi değiştirip, hafif bir makyaj yaparak, işe gitmek için evden çıktım ve arabamın yanına gittim. Tam arabamın kilidini açmış, direksiyonun başına geçecekken, birinin bana seslendiğini duydum. Arkama baktığımda kimse yoktu ve işin garip tarafı ise etrafta hiç kimsenin olmaması idi. Bunu anlayabilmemin nedeni; işe gitmesi gereken insanların arabaları hâlâ yerlerinde duruyordu.
Yola çıktığımda etrafta okula gidecek olan hiç kimse yoktu. Sanki... Sanki bütün insanlar ortadan kaybolmuş gibi. Hemen kolumdaki visage marka kol saatime baktım ve 08.30' u gösterdiğini fark ettim. 'Bu gerçekten de inanılmaz bir şey!' dedim kendi kendime yolda yavaş ilerlerken.
Yolda ilerlemeye devam ettiğimde, yolların bile bomboş olduğunu fark ettim. Anlayamıyorum, bu kadar insan nereye kaybolmuş olabilir ki? Birden aklıma izlediğim eski bir film geldi.
Ben Efsaneyim!*[1]
Evet, Will Smith'in oynadığı ve gerilimi hat safhada olan mükemmel bir filmdi. Şimdi kendimi o filmde gibi hissetmeye başlamıştım.
Arabayı her zamanki yerine park edip, güvenlik bölümüne geldiğimde, korku bütün bedenimi ele geçirmeye başlamıştı. Çünkü güvenlikte hiç kimse yoktu! 'Bu nasıl bir şaka böyle!' dedim kendi kendime etrafımdaki kapalı dükkânlara bakarken. Sanki bir gecede bütün insanlar ortadan kaybolmuş gibi görünüyordu.
Mağazamın bulunduğu caddeye geldiğimde, etraftaki bütün dükkânların kapalı olduğunu ve etrafta da hiçbir insanın bulunmadığını fark ettim. Bu durum beni gerçekten de korkutmaya başlamıştı.
'Bu kadar insan nereye kaybolmuş olabilir acaba?' dedim kendi kendime mağazanın penceresinden etrafı izlerken. Artık korkmaya başlamıştım ve içimde bilmediğim bir sıkıntıyla etrafta dolanıyordum. Neler olabileceğini bilememek insanı gerçekten çok yoruyor!
Artık akşam olmaya başlamıştı, ama ne gelen vardı, ne de telefon eden! Sanki... Bütün İstanbul'daki insanlar bir gece de ortadan kaybolmuş gibiydi! Birden aklıma Jordan'ın dün gece söylediği sözler geldi; 'İnsanlar anlayamadığımız bir şekilde ortadan kayboluyorlar!' Demişti. Acaba bu kadar insanın ortadan yok olmasını sağlayan neydi? –ya da kimlerdi- 'En iyisi Jordan'ı çağırmak galiba, en azından ne yapılması gerektiğini bilir!' dedim ve hemen kolyeyi boynumdan çıkarıp elime aldım; 'Keşke Jordan'ı görebilsem!' Dedim.
"Merhaba Bebeğim!" Diyerek beni olduğum yerde korkudan zıplatan sese döndüm.
"Hoş geldin Jordan, neden beni bu şekilde korkutarak geliyorsun? Neredeyse kalpten gidiyordum." Dedim derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalışarak.
"Özür dilerim canım, seni korkutmayı gerçekten de hiç istemezdim. Ama sana bir şey olduğunu sandığım için böyle geldim." Dedi üzgün bir şekilde.
"Yani... Bu insanların kaçırıldığını biliyorsun, öyle mi?" dedim şaşırarak.
"Evet, sana bahsettiğim olay buydu işte! Neler olduğunu hâlâ çözemedik, ama araştırma içerisindeyiz. Senden istediğim tek bir şey var; lütfen ama lütfen artık geceleri dışarı çıkma! Sadece biz bu olayı çözene kadar, olur mu?" diye sordu resmen gözlerime bakıp yalvarırken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TILSIM SERİSİ 1. KİTAP BAŞLANGIÇ(E-KİTAP OLACAK)
Vampiroskocasını ve kızını kazada kaybettikten sonra hayatı altüst olan Zeynep Carter, iki yakın dostu olan Sinem ve Özlem ile birlikte Kartal'da yaşamaya çalışmaktadır. Özlem ile birlikte Kartal'ın merkezinde Gotik giyim üzerine mağaza işletmekte olan Zeyn...