Yeosang
Üçümüzde atlara binmiştik ama ben kendimi iyi hissetmediğim için Jongho'nun arkasına binmiştim.Ona arkadan sıkı sıkı sarılıp başımı sırtına yasladım.Şuan o kadar rahat hissediyordum ki anlatamazdım.Bu rahatlıkla gözlerimi kapatmıştım.
Eğer Seonghwa hyung kaybolmasaydı Jongho'ya açılacaktım.Onu gerçekten çok seviyorum ve birlikte olmak istiyorum.Umarım onunda bana karşı hisleri vardır.
Biraz daha bu rahatlıkta boğuldum ve başımı çekip etrafa bakındım.Uzun süre aradık ve en sonunda bir şey bulduk.
Bulduğumuz şey Seonghwa hyungun atıydı.Hemen attan indim ve Seonghwa hyungun atının yanına gittim.O sırada Jongho ve Wooyoung'da atlarından inip yanıma geldiler.Atı biraz okşadım sonrada ağlamaya başladım.
Wooyoung
Yeosang yine ağlamaya başlamıştı.Her ne kadar bende üzülsem de ağlamamaya çalışıyordum.Çünkü ikimizden birinin güçlü durması gerek.
"Yeosang lütfen sakin ol.Bak atı burada.Atı buradaysa belki kendide buradadır."
Yeosang hemen kafasını kaldırıp bana baktı.
"Tamam o zaman hemen aramaya başlayalım."
Onu onayladım ve aramaya başladık.En dipteki köşelere bile bakıyorduk.Bir ara atlarımızı bırakıp bakındık ama bulamadık.Hepimiz yorgun düşmüştük ve bir yere oturmuştuk.Hava kararmaya başlamıştı.Bu yüzden pek net görünmüyorduk.Bu da benim için güzeldi.
Çünkü bu arama işi bana öz babamın kaybolduğu ve onu ne kadar arasamda bulamadığım zamanı hatırlattı.O kadar üzgün hissetmeye başladım ki oturduğumuz gibi ağladım.Yeosang ağladığımı anlayıp bana yaklaştı ve sıkıca sarıldı.Jongho'da beni teselli ediyordu.
Bir süre orada durduktan sonra atlara binip saraya geri döndük.
Hongjoong
"Adın neydi çilek çocuk?"
"Seonghwa...Park Seonghwa."
"Çok güzel bir adın var."
"Teşekkür ederim.Peki ya senin adın ne?"
"Kim Hongjoong."
"Wow senin adında çok güzel ama biraz tanıdık geldi sanki daha önce duydum gibi."
Biraz düşündü sonrada başını olumsuz anlamda salladı.
"Hayır hatırlamıyorum."
"Peki doydun mu?Doymadıysan sana başka yiyecekler getirteyim."
"Hayır hayır doydum.Teşekkür ederim."
Off gerçekten çok güzeldi ve tatlıydı.Bir insan nasıl bu kadar mükemmel olabilirdi?Galiba kafayı yemek üzereydim.
"Peki,hadi başka bir odaya gidelim."
Onu yine aynı şekilde kaldırmıştım ama dizinin altına koyduğum elimle bacağını hafifçe okşuyordum.O bunu fark edip hemen yüzüme şaşkın bir şekilde baktı.Bense ona sırıttım ve onu kaldığı odaya götürüp yatağın ucuna
oturttum.Ardından gidip kapıyı kilitledim ve yanına oturdum."Oyun oynayalım mı?"
"Olur ama nasıl bir oyun?"
"Hmm Seonghwa daha önce hiç sevgilin oldu mu?"
Yine az önceki gibi şaşkın bir şekilde bakmaya devam ederek cevap verdi.
"H-hayır,niye sordun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
◇~Kingship~◇
RomantizmGece ansızın anne ve babası öldürülen Veliaht Prens Seonghwa, cinayet yerinde bulunan mektupta yazan yere tek başına gider ve kaçırılır. Kardeşleri ve en yakın arkadaşı Kral Jeong Yunho ise onu bulmak için ellerinden gelenleri yapmaya başlarlar. Ama...