Kızımızın, Ankara'ya ilk ayak bastığı tarih, 2014 Yılının Temmuz başı.
...joi: BU ALEEMİN TEK KRALII..
pam: ne yaşıyon lanAnkara.
Bir bucağına kalesini, bir bucağında konaklarını barındıran; nice medeniyetleri atlatmış yüce şehir. Türk'ün kurtuluş meşalesi, yiğitlerin er meydanı olan, saza vuran halk ozanları, insanının neşesi, ellerde simidi eksik olmayan yüce kent. Havası soğuk ama insanı sıcacık olan Ankara'dayım.Yaşıtlarımın çoğu üniversiteye geçiyordu sanırım o zamanlar. Ablam zaten zamanında Ankara da çalıştığından ve babam zamanında görevini burada yaptığından dolayı bizimkilerin şehrin ortamına güvenleri vardı. Yoksa o yıllarda gencecik kız evladını gurbet ellere yollayan her ailenin içinde bir ukde olurdu. Şu küçük şehrin hiç kimsesini tanımaz etmezdim, bir iki tanıdık falan vardı ama kalanına yabancıydım. Hissettiğim aitsizlik bana gözüm kör olaydı da gelmeyeydim dedirtmişti.
Memleketten zor ayrılmıştım, annem dualarıyla beni evden uğurladıktan sonra, babam da otobüse binmeden önce ve binerken nasihatlerine boğmuştu beni. Ankara terminalinde ablamın yeni evlenmiş bir arkadaşı beni ailesiyle birlikte karşıladı. Hal hatır soruldu, sohbet ettik. Bindik arabaya gittik, akşam yemeğimi onlarla yedim, sonra yol yorgunusun deyip adının Gülşen olduğunu öğrendiğim hanımefendi bana temiz nevresimler çıkardı ve ufak bir odaya yerleştirdi beni.
Gülşen Hanım, ablamın Ankara'da yaşadığı zamanlarda aynı iş yerinde çalışıyorlarmış, oradan kaynaşmışlar. Gülşen Hanımların, yarın akşam Tunç Bey 'in -Gülşen Hanımın eşi,- memleketi Trabzon'a doğru yola çıkacaklarını öğrenmiştim.
Bu, ertesi gün akşam olmadan buradan defol, demek oluyor.O gece nedensizce uyuyamadım, yerimi yabancılamıştım sanırım. Gecenin yarısından fazlasını yarın sabah ile ilgili düşünerek geçirdim. Sonra, ertesi gece koşturmaktan uyku fırsatı bulamayacağımı bildiğimden dolayı kendimi uykuya zorlamıştım. Hiç yoktan iyidir, uyudum da biraz. Sonra bavulumu toparlayıp kahvaltımı o evde ettim, öğlene doğru çaylarını da içtikten sonra teşekkür ederek ayrıldım oradan.
Öğlenden sonra kendimi elimde bavullarla etrafı izleyerek dalgın dalgın sokakta dolanırken buldum. Nerede kalacağım, nereye gideceğim derdim var. Yemeği nerede yerim? Hadi yemeği yedim sabahı sokakta mı edeceğim? Önce ki gece uykumu tam alamadığım için illaki dolaşmaktan bir yerde uyur kalırdım. İnsanını bilmiyorum, beni keserler mi? Mafyası var mı? Gece sabahı etmek için sokakta volta atarken, aniden kaybolsam başıma ne gelir? Hiç bir şey bilmiyordum.
Tanıdığım Aile dostu birkaç kişi biliyordum, onlarla da kesin ilk haftalarda sıkı fıkı olsak da sonrasında ister istemez "bak işine" diyecekler. Öz evlatları değilim, yeğenleri değilim. İlk zamanlarda "Emanetsin sen bize" deyip, biraz da dedemi, ninemi, babamla anılarını falan anlatırlar bana. Sonra ister istemez ilgileri azalır, en sonunda ben yüzsüzlük edip hala yanlarındaysam kibarca kovalarlar beni.Paramı idareleri kullanmak istediğim için taksiye binmedim. Oradan oraya yürüdükten sonra bir bank bulup çöktüm ve bavullarımı yanıma indirdikten sonra kara kara ne yapacağımı düşündüm orada. Kafamda hiç plan yapmadan çıkıp gelmiştim. Başıma ne gelecek bilmiyorum, bavulumda bir kaç kağıt, defterlerim ve kalemim vardı. Ev bulduktan sonrasına bakardım, önce kalacak bir ev bulmalıydım. Hiç olmazsa geçici olarak bir otel odasına yerleşirdim, sonra bir ev tutar oraya kurulurdum. Ama belli ki bu geceyi sokakta geçirecektim.
Kalktım oradan, küçük bir bakkal buldum ve bir şişe su satın alıp kana kana içtim. Sokakta bavulumu ve çantamı sürükleye sürükleye dolanırken bir bank daha buldum ve oturup soluklandım.
Şu gelip geçen insanların arasından kimse de bana bakıp, "Bir ihtiyacın var mı, yabancısın sanırım buralara." dememişti.

YOU ARE READING
Adisyon
Romance@Lxdyjoi Kapak tasarımı bana aittir. ** Yazar olma hayali ile Ankara'ya gelen Edibe'yi, hayal ettiği gibi ütopik bir ortam karşılamaz. Karşılaştığı yaban eller zorluklarına rağmen bir şekilde ayakta duran Edibe, parasını kazanabilmek için bir resto...