Odamda yatağıma uzanmış babamın günlüğünü okurken Derek odama girdi. Başımı günlükten kaldırıp "Bir şey mi oldu?" dedim.
Yatakta yanıma uzanıp "Hayır. Uzun zamandır yalnız kalamıyoruz." dedi. Haklıydı. Sevgili miyiz, onu bile anlayamıyordum. Günlüğe bakıp "İlgi çekici bir şeyler var mı?" dedi.
Günlüğü bir kenara bırakıp "Şu an ilgimi çeken tek şey sensin." dedim ve onu öpmeye başladım. Öpücüğüme karşılık verdiği esnada aniden kapı açıldı ve ayrılmak zorunda kaldık. Kapıya doğru bakıp Stiles'ı görünce yüzüm kızarırken Stiles muzip bir sırıtışla "Böldüğüm için üzgünüm ama aşağıda bekliyoruz." dedi.
Derek öfkeyle Stiles'a bir yastık fırlattığında küçük bir kahkaha atıp yataktan kalktım ve üstümü düzelttim. Stiles ve Derek aşağı inerken günlüğü çekmeceye koyup peşlerinden gittim.
Scott, tüm sürü toplandığında konuşmaya başladı. "Günlerdir avcılardan ses çıkmıyor. Bunun fırtına öncesi sessizlik olduğunu düşünürsek tedbir almalıyız."
Cora "Belki oğlunun yasını tutuyordur." dedi Gerard'dan için.
Isaac "Gerard'ı tanımıyorsun Cora. O yas tutmaz." dedi. İkisi şu sıralar yakındı.
"Normalde olsa intikam planı yapıyordur derdim ama Chris'i oğlu olarak gördüğünü bile sanmıyorum." dedi Peter.
"O halde bir plan yaptıklarını varsayıyoruz." dedi Theo.
Kısa bir sessizlikten sonra Deaton'un telefonu çalınca tüm bakışlar ona döndü. Arayan şerifti. Deaton "Tamam. Zaten sürüyle birlikteyim. Geliyoruz." deyip telefonu kapattığında Scott "Ne olmuş?" dedi.
"Ormana çağırdı. Gidip göreceğiz." dedi Deaton. Herkes ayaklanıp kapıdan çıkarken Lydia yanıma gelip "Rujun dağılmış." dedi ve göz kırpıp evden çıktı. Malia koluma girip "Yukarıda kuzenimle-" dediğinde "Tek kelime daha etme." dedim. Stewart'a dönüp "Gelecek misin?" dedim.
"Hayır, çatı katında kitaplara bakacağım. Haberdar edersin." dediğinde "Peki." deyip evden çıktım.
Ormana vardığımızda kesinlikle beklemediğim bir manzarayla karşılaştım. Yerde yatan yirmiye yakın cansız beden vardı. Stiles "Baba, ne oldu burada?" dediğinde ben de cesetlere bakmaya başladım. Hepsi ölüydü ama vücutlarında tek bir yara izi dahi yoktu.
"Ben de anlamadım. Belki siz bir şeyler bulursunuz diye çağırdım." dedi şerif.
"Hepsi kurt adammış."dedi Ethan.
"Kokudan mı anladın?" dedi şerif.
Ethan başıyla onayladığında "Koca bir sürüyü hiçbir darbe olmadan nasıl öldürebilirler ki?" dedi Jackson.
"Bende bunu merak ediyorum." dedi Peter.
"Olivia?" dedi dakikalardır cesetlere baktığımı fark eden Liam.
Yanlarına gidip "Bu, Perseus sürüsü." dedim.
"Öyle bir sürü mü var?" dedi Isaac.
"Evet. Alfayken duymuştuk." dedi Aiden.
"Nereden anladın?" dedi Cora.
"Bileklerindeki Perseus Takımyıldızı dövmesinden." dediğimde "Sen bu sürüyü nereden biliyorsun?" dedi Liam.
"Babamın günlüğünde yazıyordu. Babam alfalarıyla arkadaşmış. Babam Gerard'a karşı savaş açtığında Perseus sürüsü yanında yer almış ama babam savaşı kaybedeceklerini anladığında son gücünü Perseus sürüsünü korumak için kullanmış. Babam güçsüz düşünce de Gerard onu..." dedim ama devamını getiremedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beacon Hills'te Bir Cadı
FanfictionOlivia, ailesinin ölümünden sonra Beacon Hills'e taşınır. Burada onu keşfedeceği sırlar, iyi arkadaşlıklar ve büyük maceralar beklemektedir.