3.

18 3 10
                                    

Müzik Listesi
Bir derdim var - Mor ve Ötesi


Bilinmezliğe giden bizlerin bu meçhul yolda ne ile karşılaşacağımızı bilmek imkansızdır. Sırlar, yalanlar, iftiralar... kaçınılmaz bir gerçek. Her insan bunlarla sınanır ve sabredenlerin sonunda kazanıp kazanmayacağı koca bir bilinmez... Sabretmek susmak mıdır? Her şeye boyun eğmek midir? Hayır! Bunların hiçbiri değildir. Sabretmek susmak değildir. Sabretmek boyun eğmek, saf gözükmek değildir. Aptal olmak hiç değildir! Aslında sabretmek her şeye rağmen mücadele etmektir. Mücadele etmek bazen zor olur, çok yıpratır, çok üzer, depresyona sürükler bunlar elbette olacak. Bazı mücadeler ise çok kolaydır. Sadece biraz fazla düşünmemize neden olur. Başımda hiç tahmin edemeyeceğim bir bela gelmişti. Ben bunu gerçekten hiç beklemiyordum. Hayat sürprizlerle dolu (!). Aslında ismimin anlamını hep kişiliğime kattım gibi hissediyorum. Mavisu "Deniz" demek... Deniz bazen çok hırçın olur bazen çok sakin hafif dalgaları olur ya hani... İşte o dalgaları ben hep asi olan karakterime yorumladım. Annem, çok zengin bir aileden geliyormuş. Benim güzeller güzeli annem 21. yaş günü arkadaşlarıyla dedemin yatında kutlamak istemiş, babam da o akşam arkadaşlarıyla denize açılmak için bir araya gelmiş. Amaçları eğlence hem annem hemde babam için... Annem, nasıl oldu da düştü bilmiyorum ama denize düşmüş. Annemin çığlıklarını duyan babam da hiç düşünmeden denize atlamış ve annemi kurtarmış yani denizde tanıştıkları için benim ismim Mavisu olmuş... Deniz koymak istememişler annem her zaman yaratıcı bir kadın olmuştur. Deniz çok basit kaçar diye annem Mavisu ismini fikir olarak ortaya atınca da babamın da hoşuna gitmiş ve adım Mavisu olmuş. Evet, biraz garip gelebilir ismim ama ben taşımaktan büyük bir gurur duyuyorum fakat annem olurda beğenmem diye Arya ismini koymak istemiş. Hangisini beğenirsem kullanayım diye. Annem çok düşünceli bir kadındı. Belki de onu sevmem birazda bundan kaynaklı. Bana soracak olursanız iki ismimide çok seviyorum ama Mavisu daha hoşuma gittiği için Mavisu'yu kullanıyorum. Yakın olduğum kişiler Mavi diyor, lakabım haline geldi artık. Annem Handan çok güzel bir kadındı... Haya meyal hatırlasamda uzun kumral saçları, yeşil gözleri vardı. Her ne olursa olsun güler yüzle karşılardı herkesi. Babam öldükten sonra o hayran olduğum yeşilleri kan içindeydi hep... O güzelim beline kadar gelen saçları hergün kısalıyordu. Annem saçlarını çok severdi ama çok sevdiği saçlarını gözyaşlarıyla her gün kesiyordu. Omuz hizasından üç parmak daha kısaydı annemin saçları öldüğünde... Babam öldüğünde kimse yanımıza gelmemişti. Ne babamın ailesi ve akrabaları, ne de annemin akrabaları ve ailesi... Kimse yoktu. Annem ve ben vardım. Tek başımızaydık. Çok üzülüyordum ama anneme dayanak olmam gerektiği için ağlayamıyordum. Annem öldüğünde bu sefer koca dünyada tek başıma kalmıştım. Ben annem öldüğünde hem babam hem annem için ağladım. Günlerce, sesin kısılana kadar, gözlerimden gözyaşı yerine kan akana kadar ağladım. Üzgün olduğum için değil. Tek başıma kaldığım için. Ben ruhumu o hastane kapısının önünde annemin ruhuyla birlikte göklere yolcu ettim. Küçücük halimle duygularımı da bir daha hissetmemek niyetiyle hayatımdan çıkardım. Zaman geçti acımı içimde yaşamaya başladım. Asi, hırçın, sivri dilli biri olmuştum zaman geçtikçe...

Merhamet. Yok.

Acımak. Yok.

Yalvarmalara yer yok.

Bir işi yarım bırakmak yok.

Canın mı yandı? Kim canını yaktıysa canını yak.

Biri kaşındı mı? Anasından emdiği sütü burnundan getirene kadar kaşı.

Biri seni öldürmeye mi çalıştı? Öldür onu!

Biri sana dokunmaya mı çalıştı? Ona dokun ve kan içinde bırak!

Biri seni tehdit mi etti? O tehdit etmeye cesaret eden beynini dağıt. O dili kopar!

Affetmek asla yok! Affedersen sana daha beterini yaşatırlar. Hayatının içine ederler. Affetmek asla ve asla yok!

Bunlar benim hayatta kalma yöntemlerim. Biri sana bir şey yapıyorsa o iki kat daha kötüsünü yap. Bunları yapmasaydım hayatta kalamazdım. Ben yaşamak istedim acılarımla, yarım kalmışlıklarımla yaşamak istedim.

Evdeydim. Sokak lambalarının ışıklarına bakarak müzik dinliyordum, ara sıra dinlediğim şarkıya eşlik ediyordum.

"Bir derdim var artık tutamam içimde...
Gitsem nereye kadar, kalsam neye yarar..."

Gitsem nereye kadar gidebilirdim ki... Bu beladan kurtukacak kadar gidemezdim ki.. Gitmek korkaklıktır bana göre... Kalırsam da belliydi ki canım yanacaktı ama üstesinden gelebilirdim.

"Hiç anlatamadım, hiç anlamadılar...
Herkes neden düşman, herkes neden düşman?"

Evet, biz neden düşmandık? Biz insanlar Adem ve Havva'dan gelmiyor muyuz? Atalarımız bir değil mi? Neden herkes bir birine düşman!?

"Unuttuk hepsini, Nuh'un nefesini..
G

elme yanıma sen...

Sen başkasın, Ben başka..."

Bu düşündüğümüz şeyler, çektiğimiz acılar, çileler... Hepsi ruhumuza kanayan yara olarak açtığımızın ne zaman farkına varacaktık ki? Ruhumuz kara bulutlar gibi olsada ruhumuzun acı çekmesi daha fazla canımızı yakmaz mı? Kendime ruhsuz diyorum, evet. Çünkü ben çok acı çektirdim ve ruhum bunlara dayanamadı bende kara bir ruh yaptım. Ruhsuz olup, ruhumdaki yaraları es geçmek daha kolay geldi bana. Çünkü çok yaram vardı. Hepsi de iyileşmeyen yaralar... Hep kanayan kocaman "lanetli" birer yara.

"Bak bu son perde, oyun yok bundan sonra...
Işık yok, hiçbir şey yok, yok, yok,yok..."

Ölüm neydi? Ne demek olduğu kimse tam anlamıyla bilemez... Geldiğimiz yeri bilmiyoruz, gideceğimiz yeri de... Bize sadece bu dünyada yaşayacaksınız zamanı geldiğinde toprak olup kimsenin bilmediği âleme gideceksiniz, demişler. İnsanlar; ne zaman öleceğini bilmeden yaşıyor. Günahıyla sevabıyla... Bazıları gerçekten yaşamak için yaşıyor. Hayattan zevk alarak...

Bazıları ise ölmek için yaşıyor. Hayattan zevk almadan... Kimse böyle yaşamayı istemez ama bazıları mecbur kalır. Çünkü hepimiz biliriz ki kaderimizi seçemeyiz.

Müzik dinlerken aklım hâlâ o nottaydı. Sahi kim bırakmıştı o notu oraya? Nasıl bu kadar emin olarak "intihar" yazmışlar. Neden yıllar sonra o notu bana bırakmayı tercih etmişler? Bunların cevabı henüz yok. Beynim kendini yiyip bitiriyor, sorularıma bir türlü doğru cevabı veremiyordum. Daha fazla dayanamazdım. Yattığım yerden kalkıp üstüme kazak ve eşofman geçirdim, montumu da alarak evden çıktım. Gecenin bir vakti Salih Amca'ya gidiyordum, evet. En azından bu derdimi ona açarak bir yol bulmasını isteyebilirdim.

                                        ♪

Herkese selam!
Kurgunun akışı nasıl çok mu yavaş sizce? Bomba gibi bölümlere hazır olun millett!
Meçhul uzun bir kurgu olacağından bölümleri biraz aksatacağım, Y.A daha kısa bir kurgu olacak. Y.A'ya daha sık bölüm gelirken, Meçhul'e biraz daha seyrek aralıklarla bölüm gelecek.
Lütfen oy atmayı ve yorum yapmayı unutmayın.

Karakter listesini de buraya yazıyorum.

Mavisu Arya Demirer : Julia Adamerko
Ekin Çalışkan : Miquel Liaudet
Ezgi Kıvılcım : Sofia Carson

(Karakterler eklendikçe listede yeni karakterler yazılacak ilerleyen bölüm sonlarında)

• Instagram : sumi.yiyi / sumininkurgularii

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 03, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MEÇHULHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin