13.Bölüm

92 7 4
                                    

Herkese uzun bir aradan sonra merhaba. Bölümler uzadı. Bunun için üzülüyorum. Umarım bu bölümle bunu telafi edebilirim.

Normalde ben başka bir 13.bölüm yayımlamıştım. Ancak o dönem depresif ruh halim yüzünden içime sinen bir bölüm olmamıştı. Yani sadece atmak için atmıştım. O bölümü kaldırarak içime sinen bir bölüm atıyorum. Umarım sizler de begenirsiniz.
Yorumlarınızı merakla bekliyorum.

~~~~
Bazen çok sinirlendiğiniz veya üzüldüğünüz durumda çok aksi bir şekilde gülmeye başlarsınız. Hatta kahkaha bile atabilirsiniz.

Bana doğrulan silahı gördüğüm an tam olarak bu haldeydim. Bir an gülecek gibi oldum. Ancak sonrasında silah indi.
Eliyle geriye doğru bir işaret yaptı. İçeriye aynı bana silah doğrultan gibi maskeli ve baştan aşağıya siyah giyinmiş yaklaşık yirmi kadar insan girdiğinde gözlerim Oğuz’a döndü.

Gülümsedi. “Balca’ya söylemeni istediklerimi lütfen unutma Melodi.”                                            

Oğuz’a kaşlarım çatılı bakarken bir anda arkamdan biri ağzımı ve burnumu kapatacak şekilde bir bezi yüzüme bastırmaya başladı. Gözlerim kararırken Oğuz’un kırgınlıkla dolu bakışları son gördüğüm şeylerdi.

Bilincim yerine gelmeye başladığında ilk hissettiğim büyük bir yorgunluktu. Sanki aylarca uyuyabilirmiş gibi hissetmiştim.

Daha önce gördüğüme emin olduğum bir hastane odasında olduğumu algılamam çok sürmemişti.
Aniden elimde bir el hissedince Funda teyzeyle göz göze geldik.

“Güzel kızım iyi misin?”

Telaşlı sesini duyunca ona boş boş baktım. Ben buraya nasıl gelmiştim?

“Funda teyze? Ben buraya nasıl geldim? En son kaçırıldığım yerden yine kaçırılıyordum sanki.”

Elim hızla başıma gitti. Başımda öyle bir ağrı vardı ki sanki birisi kafamı buldozerle eziyordu.

Neler yaşıyordum ben ya? Vuruldum ve birkaç kere de kaçırıldım.
Acaba delirdim mi diye düşünmeden edemedim.

Funda teyze saçlarımı okşarken bana dolu gözlerle baktı.
“Polisler buldu seni. Onlar içeriye girdiğinde bayılmışsın.”

“Ama birinin beni bilerek bayılttığına eminim. Ayrıca polis olduklarını da hiç sanmıyorum. Yoksa delirdim mi ben?”

Funda teyze burukça gülümsedi.
“Hayır tabi ki. Sadece çok yoğun şeyler yaşadın ve o an öyle hissetmiş olabilirsin.”

Bir an boşluğa bakıp “Kurşun döktürmekle sıktırmak arasında kalıyorum Funda teyze.” dedim.
Funda teyze neşeden uzak bir şekilde güldü.

“Sen dinlen. Biz buradayız, tamam mı? Bir an önce kendini toparla ki eve dönelim. Herkes seni çok özledi.”

Aklıma Cihan Acar’ın söyledikleri geldiğinde gözlerim kısıldı. Funda teyze de bunu fark etti ve olduğu yerde kalakaldı. Ancak bu konuşmayı yapmak için kendimi hazır hissetmiyordum. En azından bu kadar yorgunken buna enerjim yoktu.

Bakışlarımı normale çevirerek kafamı salladım. Zaten çok geçmeden de uykunun kollarına teslim olmuştum.

---
FUNDA AKTAŞ’TAN

Melodi’nin anlık değişen bakışları kalbimin korkuyla çarpmasına sebep olmuştu ama neyse ki bir şey söylemeden uyumuştu.

İİS’in hastane kanadından çıkıp sorgu odalarına ilerlerken bağırış seslerinin tüm koridorda yankılanması kafama şiddetli bir acı sapladı.
Sorgu odasına girdiğimde Deniz ve Kuzey anında beni fark etti. Bağlı halde duran Oğuz ismindeki çocuğun da ifadesiz bakışları bana dönmüştü.
Onu Melodi’yle aynı odada tutsak halde bulmuştuk ve bu fırsatı değerlendirmiştik.

MELODİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin