two

239 25 3
                                    


Aradan 3 hafta geçmişti. Hafiften duzeliyordum. Ya da insanlara öyle gösteriyordum. Her gittiğim yerde bana bakıyorlardı. Onları tanımıyordum bile. Ryu'nun tanınmış biri olduğunu biliyordum. Fakat bu bakışların iyi olmadığı açıkça belliydi.

Her gün Ryujin'in mezarına gidiyordum. Onunla konuşuyordum. Evet ölmüştü ama beni duyuyordu. Siyah takım elbiseli adamlar başımda bekliyorlardı. Neden bu kadar tedbirlilerdi ki? Sank Ryujin'i kaçıracak mıydım? Annem sürekli onun cennette olduğunu söyleyip beni avutuyordu. Cennetteydi belki ama beni cehennemde neden bırakmıştı? Neden değer verdiğim insanlar gidiyordu? Babam, onlarca arkadaşım ve sonunda Ryu. Babam bizi dolandırdıktan sonra bir daha karşımıza çıkmamıştı. Belki cesaret edemedi. Eğer karşıma çıkarsa bu sefer onu cidden öldürecektim.

Her gün Ryujin'in neden ölmüş olabileceğini düşünüyordum. Hem Ryujin'in evine cesedi kaldırılmadan gitmiştim fakat bana göstermemişlerdi. Herkes üzülmeyeyim diye göstermediklerini söylüyor. Fakat eve ilk girdiğimde Ryujin'in odasının camı kapalıydı,evden çıkmadan önce son bir kere bakmak istedim ve gittim. Cam açıktı. Bunu kimseye söylemedim çünkü herkes saçma sapan bahaneler uyduracak idi. Her gün aklimi kemiren bir soru "Acaba yaşıyor olabilir mi?" Saçma gelebilir ama böyle bir ihtimal de vardı.

Ryujin öldükten sonra zar zor yemek yemeye başlamıştım. Evet onunla ilgili olan herşeyi bir kenara kaldırmıştım fakat onu unutmamıştım. Herkes onsuz yaşamaya alışmam gerektiğini söylüyordu. Hatta bazıları yeni birini bulmam gerektiğini. Asla böyle birşey yapmayacaktım. Cenazede konuşuyorlardı. "Biri bizden önce davranmış" diğer bir ses "ya gerçekten intihar ettiyse" bunlar aptalcaydı. Ama kafama çok takılmıştı...


Aklıma hiçbir şey gelmedi gelene kadar da atmicam çok kötü oldu bu bölüm ama olsun ayrıca 242 kelime oldu bu bölüm..

 ℝ𝕖𝕕 𝕃𝕠𝕧𝕖/ 𝑅𝑦𝑒𝑗𝑖Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin