Dokuzuncu, onuncu sınıf ve koskoca yaz nasıl geçmişti...
Sonunda on birinci sınıf olmuştum artık. Derslere çalışmalıydım ama önceleri -okul zamanları bile- altı yedi saat bilgisayar oynuyordum, asosyal bir gençtim yani, zordu biraz.Hayatımda bir şeyler değişmeli diye düşünüyordum ama nasıl olacaktı bilmiyordum. Bilgisayara bağlıydım. Kendi kendime söz vermeliydim, belki bir şeyleri değiştirmede yardımcı olurdu ama söz vermek yemiyordu. Bunlar aklımdan geçtikçe darlandım, balkona çıkıp biraz temiz hava aldım sonra yüzümü yıkamak için lavabo mermerine ellerimi dayadım. Saç ve sakallarım birbirine karışmış, aşırı bilgisayar kullanmaktan olsa gerek gözaltılarım şişmiş ve morarmıştı. Yarın okulların açılacağı geldi aklıma, lanet olsun yarın da okullar açılıyor diye oflanarak kendi kendime söylendim.
Odama geri girdiğimde düşünceli bir şekilde duvardaki saate baktım. Saat ikiye geliyor, kendime bi kıyak geçeyim deyip erken yatayım diyerek yatağa atlamıştım.
Okul zamanlarında sabah altı gibi yatar sekiz de okulda olur, ilk 2 dersi uyuyarak geçirirdim*******
Neredeyse ilk defa uykumu aldığımı hissettim ve ayda yılda yaptığım kahvaltı masasına oturdum. Bugünün güzel geçeceğini ümit ediyordum.
Bir parça peynir, iki üç tane de zeytini art arda ağzıma ekmekle beraber tıkıp bir yudum da çaydan aldım. Masadan kalkarken annem, "Oğlum kuzenin Humeyra'yı unutma" diye hatırlatmada bulundu.Kuzenim Humeyra, benimle yaşıttı ve aynı liseye gidiyorduk. Anime hastası, canfeza fanı, kitap kurdu, farklı bir kızdı. Her gün aynı koyu yeşil eşarbını farklı tarzlarda yapardı. Birkaç hafta sonra farklı renge geçerdi ama senenin sonuna doğru yine başladığı renge dönerdi.
Evden çıkmadan önce aradığımda hemen çıkıyorum demişti.
Apartmanın önündeki merdivenlere oturdum ve kuzenimi beklemeye başladım.
Tam 17 dakika sonra geldi, beklemekten olsa gerek attığım bakışla tırsmıştı, "Tamam yaa biliyorum biraz beklettim ama yeni bir anime başlayacakmış, sadece fragmanını izleyip hemen çıkacaktım. Bu kadar zaman nasıl geçti anlayamadım" dedi.
Humeyra'ya sinirli sinirli bakıp üstünde nasıl işkenceler uygulasam diye düşünürken otobus geldi ve yol boyu ikimizde kulağımızda kulaklık, tek kelime etmeden okula vardık.Her zamanki gibi okulun basit wifi şifresini hackleyip modemin yanına oturup, bilim kurgu dergileri indirmeye başladım.
Furkan modemin olduğu odaya geldi ve seni-nasılda-buldum bakışı atıp masaya çantasını bırakırken bana, "Yine hackledin di mi" diye söylendi. Ben de cool bir bakış attım. (Sanki nasayi hackledik)
Telefonunu uzatıp şifreyi girmemi istedi.Furkan benim koskoca okulda konuştuğum nadir insanlardan ve 3 kişilik M.B.F grubununda kıdemli üyesiydi. Bu grupta birbirimizle, brute force, iddos saldırıları ve başka yazılımlarla ilgili dökümanda yardımlaşıyorduk.
M.B.F 'nin ilk hecki geçen sene sözlümüze düşük veren dil anlatım hocamız kel selime olmuştu. Aynı anda tüm sosyal medya hesapları hacklenmisti.
Bizle uğraşan herkesin cezasını sanalda kesiyorduk ve durdurulmayacak şekilde içimizdeki hack sevdası büyüyordu. Olayın heyecanından o zamanlar bu sevdanın, ileride sorunlar açacağını düşünemiyorduk.****
M.B.F'in son üyesi Bayram da gelmişti yanımıza.
Müdürün okul bahçesinde
öğrencileri topladığını ve bizim de gelmemizi söylemişti.
Okul bahçesine indik. Manevi kardeşim olan Sevde ve sınıf arkadaşlarımın olduğu yere gelip bir yandan arkadaşlarla konuşuyor bir yandan da megofondan çıkan müdürün yüksek desibelli sesini dinlemek zorunda kalıyorduk.
Furkan'a hocayı gösterip o sinsi bakışı attım, o da yazın düşünmüş olduğumuz planı faaliyete geçirmek üzere arkadan dolaşarak okula girdi.
Okulda 4 tane mikrofon girişi görmüştük Furkan'da da bir tane mikrofon mevcuttu . Bu da okulun derdimize ortak olmasına yeterdi. Furkan çantasındaki mikrofonu takıp Müslüm Babanın efsane parçası olan 'affet'i açmasıyla olanlar oldu. Tam son nakaratta 'sen çölüme yağmur oldun" derken bizler kahkakalarla kopuyor bir yandan da dertleniyorduk. Müdür ise kaşlarını çatıp olan biteni izliyordu. Furkana wp grubundan mesaj atıp
nöbetçi öğretmenlerin okula girdiğini, dikkatli olması gerektiğini ve izini kaybettirip bahçeye geçmesini söyledim.