(Bora'nın ağzından.)
Kıvanç ortaya çıktığından beri sadece , ya Kıvanç'a dönerse? sorusunu düşünüyordum. Nefes'i kaybetmek istemiyorum. Daha önce hiç kimseyi böyle sevmemiştim. Kıvanç'ı ortadan kaldırmalı mıydım? Ya işime taş koyarsa? Nefes benim için çok özel biriydi ne lisede ne de ortaokulda hiç Nefes gibi biriyle karşılaşmamıştım. Gerçi Nefes'e benzeyen birinin olduğunu da düşünmüyorum. Tek isteğim Nefesle mutlu bir ilişki ama Kıvanç aradan çekilmezse bu isteğim gerçekleşemeyecek. Keşke Nefes'in ne düşündüğünü ne hissettiğini duyabilsem. Belki o zaman içim rahat olurdu. Hayatım boyunca okulda çok ünlü , herkesin istediği çocuk olmuştum ama burası farklı. Herkes beni bir para kaynağı gibi görmek yerine insan olarak görüyor. Galiba bu İzmir'in insanlarının en güzel özelliklerinden biri. Okulda sadece gözüm Nefes'i görüyor ondan başka bir kızla konuşmak içimden gelmiyor. Genelde herkesin parmakla gösterdiği çocuk olmayı severim fakat bu özelliğimi İzmir'e geldiğim an yitirdim.
Hazırlanmazsan geç kalacaksın! Kızı kapıda bekletme bu soğukta.
O işi bana bırak iç ses. Ben her şeyi düşünüyorum.
Kısa hazırlanma sürecinden sonra evin ve arabanın anahtarını alıp aşağıya indim. Yine benden önce aşağıya inmiş beni bekliyordu. Elimi bir kaç saniye kornaya basılı tuttum ve çektim. Onun terapisi uyumak olabilirdi benim terapim Nefes'i her sabah görmemdi. Arabaya binmesiyle yüzündeki büyük gülümsemeyle yanağıma dolgun dudaklarını değdirdi. Her sabah onu ben öperdim ama artık benim önce davranmama izin vermiyordu. Arabayı çalıştırıp yola çıktığımızda bir gözüm yolda olsa da diğer gözüm onu izliyordu. Her sabah derste izlediği gibi... Okula yaklaştıkça içimde bir stres balonu oluşuyor ve git gide büyüyordu. Kıvanç... Normalde barlarda tanıştığım kızlara yaklaşan çocukları uyarır anlamazsa iki yumruk savurur ve kızla konuşmaya devam ederdim. Kıvanç'a bunu yapamazdım! Nefes ya rahatsız olursa? Okulun bahçesine arabayı park edip arabadan indik. "Bugünkü plan ne?" Sesi kalbimi tekletmişti. "Hm, galiba baş başa tatile çıkamayacak olmamızın yasını tutacağım." Gülümsedi. Gülümsemesi... Beni benden alıyor. Çok zarif. Evet genelde fiziği güzel kızlardan hoşlanırdım. Nefes'in fiziği güzeldi fakat gözlerim beline değil gözlerine kayıyordu. Kahverengi , bana yaşadığımı hissettiren gözleri. Sınavlar yaklaşıyordu ve sınavlara çalışmam gerekiyordu. İzmir'de ilk seneme düşük notlarla başlangıç yapamazdım ayrıca Nefes gibi zeki bir kızın yanında benim ellinin üzerine çıkmayan notlarım çok komik olurdu. Özel ders vakti!
Dur tahmin edeyim. Nefesten mi alacaksın özel ders?
Evet!
Daha iyi anlarım bence. Sınıfa çıktığımızda bizi kapıda karşılayan Kıvanç'ı gördük. Nefes'in önüne geçerek "Günaydın!" dedi fakat Nefes onu o zarif elleriyle iktirip yanından geçti. Yüzümdeki sırıtışla , Nefes bizden uzaklaşırken, Kıvanç'ın önünde durdum. "Günaydın görünmez adam!" dedim ve göz kırparak omzuna hafifçe omzumla vurarak geçtim. Ah yüzünü görmeniz lazımdı! Sinirden biraz kızarmıştı sanki. Yeni sıramıza geçerek çantamı sıranın yanına koydum. Ben Kıvanç'a günaydın derken Nefes çoktan kalkıp Adaların yanına gitmişti. Yarkın'ın her zamanki yılışık tavırları beni deliye döndürüyordu. Kolunu yine Nefes'in omzuna atmış bazen saçlarıyla oynuyordu. Bu sırada güzel ama sinir bozucu manzaramı bir vücut kapattı. "Selam yeni çocuk. Ah yoksa okulumuzun yeni yakışıklısı mı demeliyim?" Kızıl saçlı ince vücutlu bir kızdı. Saçları boyaydı. "Ne yakışıklıya ne de yeni çocuğa gerek yok. İsmim Bora. Bana adımla hitap edersen sevinirim." Kızın yüzündeki gülümseme büyüdü. Bir elinin işaret parmağını burnuma hafifçe değdirip çekti. "Kaynaşmayı seviyorsun galiba... Bora." Şuan Nefes'in deliye döndüğünü hissedebiliyorum. Bilerek gözlerimi o tarafa çevirmek istemiyorum. "Her neyse. Tüm okulun seni konuşmasına şaşmamalı. Erkeklerin bile!" diyerek göz kırptı. "Tabi senin kızlara ilgi duyduğunu umuyorum."
Gözlerim istemsizce Nefes'i buldu. Kollarını birbirine dolamış adeta alev çıkan gözleriyle bana bakıyordu. Gözlerimi yanmadan Nefesten çektim. "Aslında sadece bir kıza ilgi duyuyorum." Kız ellerini omuzlarıma koyarak "Sadığım diyorsun yani." dedi. Diretme iste ya! Nefes beni çiğ çiğ yiyecek. "Evet sağdığımdır. O yüzden buradan kalkman gerek." Kız göz devirdi ve ellerini omuzlarımdan çekti. Kısık sesle "O egolu kızdan mı bahsediyorsun? Ah tatlım flörtünü bari düzgün seçseydin. Bak canım o kız kafamdan aşağıya-" Nefes ilk önce iki elini de masaya yavaşça koydu sonra da kızın sözünü keserek. "Flörtü değil sevgilisi yalnız. Yerimden kalkarsan eğer sorun çıkmaz. Kafandan aşağıya tekrardan çamur yemek istemezsin değil mi?" Kız Nefes'e yavaşça döndü. Bu sırada Benim yapamadığım şeyi Nefes'in yaptığını fark ettim. Nefes resmen beni durultuyordu. "Eğer dersim olmasaydı bu konuyu uzun uzun konuşurduk." kızıl saçlarını savurarak bana döndü "Ben Ceyda bu arada." dedi. Tam elini bana uzatacakken Nefes'e bir kaç saniye bakıp ayağa kalktı. Ceyda ilerlemeye başlarken Nefes arkasından "İyi dersler canım!" diyerek el salladı. Bu okula geldiğimden beri bu ikinci oluyordu. Biliyorum çok yakışıklıyım ama benim bir sevgilim vardı ve bunu öğrenmeleri gerekiyordu. Nefes sinirlice yanıma oturdu ve bana tek kelime etmeden telefonunu çıkartıp bir uygulamaya girdi. Bir şey yapmamıştım ki! Şaşkınlıkla Adalara döndüm. Bu sırada Ege elini düz tutarak boynuna götürdü ve sen bittin işareti yaptı. Evet ben bitmiştim!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çiçek Kafe
RomansaHer gün çiçek kafede kitap okuyan Nefes bir gün okuduğu kitabın rafların arasında olmadığını görür oysaki okuduğu kitabı başkaları almasın diye Gözde teyzeye özellikle tembihler. Fakat kitabı alan kişinin kalbinde yavaş yavaş yer edindiğini farkında...