XXXVII

71 11 4
                                    

İnsan hayatında birçok hata yapardı. Bazen bu hatalardan ders çıkarır bazen de hatasını görmeyip üstüne daha çok hata yüklerdi. Hata kişiden kişiye değişirdi. Bir kişinin yaptığı bana hata gelmezdi. Ama benim yaptığım şey başkasına hata gelebilirdi.

Ben yeri gelince ders çıkaran yeri gelince hatamı görmeyip üstüne daha çok hata yapmıştım. Bunlardan tabii ki de etkilenmiştim. Ama en büyük hatayı çocukken yapmıştım. Aileme kendimi sevdirmeye çalıştırmaktı.

Beni zaten sevmeleri lazımdı. Ne de olsa onların kanından, canıdandım. Benim kendimi zorla sevdirmem gerekmiyordu.

Ama hatamı fark ettiğim de fazla geç olmamıştı. Ya da artık kabullenmiştim, bilmiyorum.

Son cümleyi de temize geçtikten sonra derin bir nefes verdim. Uzun zamandır notlarımı temize geçmiyordum. Bugün oturup notlarımın hepsini halletmiştim. İçimde bir rahatlama vardı. Ama asıl rahatlamayı finallerden sonra yaşıyacaktım. Finallerime az kalmıştı. Onlara çalışmam lazımdı.

Yoksa son geceye bırakıp bir şey yapamayacaktım.

Yanımdaki telefonumun ekranını açıp saate baktım. 21.34'tu. Daha yemekte yememiştim. Sabah yaptığım kahvaltıyla duruyordum. Hemen bir şey yesem iyi olucaktı.

Masadan kalkıp mutfağa ilerledim. Pratik bir şey yapıcaktım. Tabii ki makarna. Her öğrencinin dostu.

Dolaptan küçük bir tencere çıkarıp yarısına kadar su doldurdum. Ve kaynaması için suyu ocağın üzerine koydum. Ocağın altını biraz daha fazla açtım. Hemen olsun istiyordum. 

Aklıma Senar'ın gelmesiyle gülümsedim. En son beraber kahvaltı yapmıştık. Daha sonra Efes'le fotoğraf çekilmiştik. Hayatımın en güzel günüydü benim için.

2 gün önce mesajlaşmıştık. Bugün yazıcaktım ona ama notlardan dolayı bir türlü yazamamıştım. Bu saatte de yazmıcaktım. Rahatsız etmek istemiyordum.

Birden telefonumun çalmasıyla birden sıçradım. Ekrana baktığım zaman Can arıyordu. Acaba hangi işi düşmüştü bana? Gecikmeden açtım.

"Noldu?"

"Ne güzel bir telefon açma ya. İnsan bi efendim der mal."

Sırıttım. "Ben böyle açıyorum kardeşim. Beğenmediysen başka kapıya."

"Vıy, şuna bak. Götümün kılı."

"Düzgün konuş göt."

"Sen de kılısın."

Yüzümü buruşturdum. "Ne pislik adamsın lan."

Kahkaha attı. "İltifat olarak kabul ediyorum."

"Ne için aradın?"

"Seni becermek için."

"Kim kimi beceriyor görürsün o zaman puşt."

"Dünden razısın sen de. Doğru söyle gözün hep benim üzerimde değil mi?"

"Yok götünü gözetliyorum."

Yüksek sesle bağırdı. O sırada hemen telefonu kulağımdan uzaklaştırdım.

"Götümü kıskanıyorsun değil mi? Hiii biliyordum biliyordum. Yapma biz dostuz senle?"

"Ne abarttın lan. Ne için aradın söyle."

"Çok ısrar ediyorsun söyleyeyim o zaman. 2 gün sonra parti var kavalyem okucaksın."

"Ne partisi?"

"Batın'ı hatırlıyor musun?"

"Evet." Bir dönem Can'ın ev arkadaşıydı. Bir nevi benim sayemde arkadaş olmuşlardı. Severdim, iyi çocuktu. Daha sonra güzel bir iş teklifi alarak yurtdışına gitmişti.

Gümüşservi /Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin