Bölüm Şarkısı; Göksel, Kurşuni Renkler.
Sena Şener, Sevmemeliyiz.
Candan Erçetin, Parçalandım.
Cem Adrian, Keskin.
-
❝ Kelimeler! Sadece kelimeler! Ne korkunçtu onlar! Ne kadar apaçık, canlı ve insafsızdılar! İnsan kelimelerden kaçamıyordu... Kelimelerden daha gerçek ne vardı ki? ❞
-Dorian Gray'in Portresi, Oscar Wilde
🔗
22 Ocak 2018
Yirmi beş.
Tam yirmi beş gün olmuştu.
28 Aralık 2017'de uyuduğu gece gördüğü kâbusun yirmi beşinci günündeydi. Bir türlü bitmiyordu, uyusa bile Kamer bir türlü uyanamıyordu. Rüyalar bu kadar uzun sürmez, sen ne olduğunu anlayamadan son bulurlardı. Kamer'in daha önce gördüğü tüm rüyalar öyle olmuştu. Bu neden bitmiyordu? Neden artık bitmek bilmiyordu ki?!
Bitmeliydi. Ama olması gereken hiçbir şeyin olmadığı gibi, bu da bitmeyecekti. Yirmi beş gün önce, ölmemesi gereken birisinin öldüğü söylenildiğinden beri her şey tepetaklak olmuştu bir kere. Rüyayla gerçek de birbirine karışabilirdi pekâlâ.
Okuldaydı. Son yirmi beş günde olduğu gibi uyuyamadığından yorgundu ama yine de tüm yolu yürüyerek gelmişti. Uyuyamayacağı daha çok geceleri, kafeine sarılarak geçireceği günleri olacaktı. Sadece bunun henüz farkında değildi. Gerçi farkında olsa ne olacaktı ki? Geleceği, kendi geleceğini düşünmek yapacak son şeyi bile değildi. Geçmiş onu öyle sıkı sıkıya tutuyordu ki geri kalan hiçbir şeye gerek kalmıyordu.
Kamer Keskin'in içinde bulunduğu bu buhran sadece bir yas süreci değildi. Bu, en yakın arkadaşının ölmesinden çok daha fazlasıydı. Her an, nefes aldığı her an, içinde derin bir çift pençenin varlığını hissediyordu ve artık Çınar'ın alamayacağı nefeslerini hatırlamasıyla sorduğu neden sorusunun yolunda kendini bulmak daha da keskinleşmesini sağlıyordu.
Neden... Oldukça iyi bir soruydu.
Neden?
Kimse ona bunun cevabını vermiyordu.
Buna ne kadar ihtiyacı olduğunu gerçekten kimse göremiyor muydu?
Çınar görürdü, Kamer.
Çınar hayatında olduğunda kaybolan zihnindeki o ses cenazesinde geri gelmişti. Kamer ona ne denilirse denilsin, önüne ne konulursa konulsun Çınar'ın öldüğüne inanamayacak olsa da bu sesi tekrar duymak bu inancı kırabilmek için en yüksek etkiye sahip olan şey olmuştu. O geldiğinde kaybolmuştu ve gitmiş olmalıydı ki geri gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY IŞIĞI KUYUSU
Teen FictionKamer, henüz bir lise öğrencisiyken en yakın arkadaşını zamansız bir şekilde kaybeder ve derinden sarsılır. Çınar'ın intiharının üzerinden bir yıl geçmiş olmasına rağmen yaşadığı acıyı kaldırmakta zorlanarak mantığına oturmayan gerçeklerin peşine dü...