Yılmaz aylesinin evinden merhaba, haziranın ortasında, saat daha 7:30, Hazal çoktan kalkmış ders çalışiyordu, Sinem ise daga güzellik uykusundaydı. Nesrin hanım ve eşi Hasan bey evin bahçesinde kahvaltı edip, rutin bir şekide kızlarını konuşuyordu. Hasan bey: Hazal kesin üniversiteyi kazanır,hanım, çok çalışkan ilk okuldan beri öyle, biliyorum, ama Sinem kazanır mı bilmem, hele bir kazanmasın babaannesinin yanına yallah bakalım, tarlalarda , 40°'de çapa yapsında görelim o mağaza senin, bu mağaza benim gezmek iyi tabi, hele bir kazanmasın... Nesrin hanım: Sende Hasan bey hemen annenin yanına yolla kızımı, zaten hep Hazalı pohpohluyorsun, kız alınıyor biliyosun ikizlerin rekabeti daha anne karnında başlar, kızımı yollamam ben hiç bir yere. Kazanmasa bile seneye kazanır ! Hasan bey: Zaten hep sen şımarttın bu kızı kredi kartını nasıl ödeyeceğimi bilemedim be, insaf bu kadarda olmaz ki iki oda eşyası var, ama Hazal öylemi varsa-yoksa ders, neyse hele bir sınava girsinlerde bakarız.. Nesrin haım: Ben ikisinede güveniyorum, başarırlar, eminim ! Kızların odasından hafifde olsa haşır-huşur kyağıt sesleri geliyordu, Hazal ders yaparken okadar dalmış ki neredeyse ev yansa umurunda değil. Sinem ses'e uyanıp daha yatakatan n'apiyosun kızım ya uyuyoruz burda, sabah sabah ne bu sesler. Hazalda herzamanki gibi nazik bir ses kullanarak aaa uyandırdım ya çok üzgünüm dalmışım öyle diyerek gözlüğünü burnun ortasından ittirdi . Sinem : Neyse ya zaten saat 8:30'a geliyor kalkmam gerek, bugün dershane kaçtaydı ? Hazal : saat 10:00, babam benim arabamla gitmemize izin verdi, Celal(şöför) ona lazımmış, inanabiliyo musun. Sinem: Ne diyosun ya ciddi mi ya Hazal lütfen ben kullanabilir miyim, lütfen, resmen 4 ay arabasızlıktan ölüyorum, lütfen . Hazal: Tamam olur, zaten senin direksiyonun daha iyi . Sinem: Aşkım benim yerim-yerim diyerek, Hazala sarıldı ve öptü. Hazal: Tamam taman diyerek güldü. Daha sonra kızlar hazırlandı ve kahvaltıya indi , Hazal beyaz, belinden kırmızı kemeri olan mini elbise ve dolgu topuk ayakkabı giydi, saçını düz fön, makyaj olarak ise sadece rimel kullandı. Sinem kısa kot ve sarı gomlek giydi, saçını ve makyajını Hazal gibi yaptı. Bahçeye çıkarken Hazal gülümseyeren "günaydınnn" dedi , Sinem ise gözünü tabketten ayırmiyordu ve kısık ses ile "gübaydınlar" dedi. Hasan bey : Kızım brak şu tabletide yüzünü görelim iki dakika. Sinem: Tamam baba ya bi saniye işim var . Nesrin hanım: Kızım babam haklı kahvaltını et, sonra halledrrsin işini. Sinem : Tamam ya öf.Hazal: babacığım arabamı alabiliyoruz dershaneye gitmek için değil mi . Hasan bey: Tabi evladım daha dün söz verdim ya, ama dikkatli olun, dersinizide iyi dinleyin bak biley kalmadı sınav kapıda, çalışın beni rezil etmeyin, işe geç kaldım, hadi . Sinem: Babamda şu sınav için bizi öldürecek ya sanki kendisi profösör . Nesrin hanım: Kızım baban iyiliğinizi düşüniyor bak kendisi kaç zorluktan geçti buralara gelmek için, babanızın yüzünü eymeyin, şu üniversiteyi kazanın biz size güveniyoruz. Sinem: Aaa şu kapıdan çıkan Güney değil mi yaa . Nesrin hanım: Ben ne diyorum hanımefendi varsa-yoksa Güney. Hazal: Ha evet o galiba . Nesrin hanım : Tatilden dönmüşler demekki Melike haber vermedi. Sinem : Ben gidip bir merhaba diyeyim. Sinem koşarak kapının önüne çikar Güney arabasına binmek üzereyken. Sinem : Güneeey merhaba . Güney: Merhaba Sinem, nasılsın ? Sinem: İyim, tatil nasıldı? Güney: Güzel geçti. Sinem: Bir yere acelen var gibisin.? Güney: Evet, derhaneye uğrayacağım sonrada babamın ofisinde biraz işim var. Sinem: Tamam tutmayayım seni, iyi günler . Güney: Tamam, sanada, görüşürüz belki . Sinem sesi titreyerek hıı-hıı dedi gülümsedi, Güney arabayla giderken el salladı. Aslında Sinem ilk kez bir erkek tarafından bu kadar umursanmiyordu, Sinem için çok zor ve aslında değişik bir durumdu bu ve aslında hoşuna gidiyordu, çünkü bir ilişki için çaba göstermesi gerekiyordu. Sinem eve girdi ve Hazal hadi hazırsan gidelim dedi . Hazal: Hazırım , çantamı alıp geliyorum dedi . Nesrin hanım : Kızım dikkatli kullanın, aklım sizde. Sinem: Tamam anne, düşünmene gerek yok, 20 yaşımıza geldik ya . Nesrin hanım: Tamam tamam bişey demiyorum, sikkatli olun yeter. Sinem başını tamam işareti olarak salladı. Hazal çantasını almış elinde telefonutla geldi, annesini öptü ve kızlar yola çıktı. Gezgin aylesinde Melike hanım ve eşi Nedim bey izindeydi ve tatilden yeni gelmişlerdi, Emre hala uyuyordu, Güney ise gelir gelmez derhaneye gitmişti. Melike hanım Emreyi uyandırmaya gitti (Emreyi uyandırmak ne mümkün) . Melike hanım: Emreee, hadi oğlum, saat 10:00 oldu ama abin çoktan dershaneye gitti, geç kalıyosun bak, Emre diyorum! Emre: Tamam anne ya bi rahat brakın ama tatilden yeni geldik dimi ? Melike hanım: Oğlum dershaneye gitmek zorundasın az kaldı zaten, bu senin iyiliğin için. Emre: Gene aynı muhabbet, kalkıyorum tamam .Melike hanım odadan çıktı, Emre yataktan kalkar kalkmaz pencereden Yılmaz aylesinin bahçesine bakmaya başladı, gözeleri Hazalı arıyordu. Emre bir duş alıp, eline bir elma sıkıştırarak arabasına bindi ve hemen derhaneye gitti, tek amacı Hazalı görmekti . Sinem ve Hazal dershaneye gelmişti , Sinem, en iyi arkadaşı olan Yağmur'un yanına kantine gitti, Hazal ise derse geç kalmıştı. Utanarak derse giren Hazal hemen Seda'nın yanına oturup drsi dinlemeye başladı, Seda, Hazalın liseden beri en yakın ve neredeyse tek dostuydu, aralarında en fazla 1-2 kez falan kavga etmişlerdir, o da lise döneminde. Yağmur, Sineme mesaj atmıştı, mesajda'da Güney tatılden dönmüş, kantinde matematik çalışıyor yazmıştı. Sinem mesajı alır almaz, derse girmeyi atlayarak merdivenlerden hızşı bir şekilde indi ve Yağmurun yanına oturdu. Sinem: Kızım geç kaldım ya kesin şimdi kalkar . Yağmur: Yok ya hızlı geldin, kalmaz heralde, e-ee nasılsın. Sinem: iyi, sen, ayy şunun karizmasına bak ya hem maço, hem bigili, ahh-ahh... Yağmur: Evet ya çok taş, ama hiç kızlarla ilgilenmiyor, Pelinle ayrıldıktan beri hiç ilişkisi olmadı. Sinem: Belki aklında birisi var, ayrıca o Pelin cadısını hatırlatma... Yağmur: Tamam, haklısın ya, neyse istersen kalkalım 15 dk. sonra diyer ders başliyor, ilkini kaçırdık ya of . Sinem: Hayıır ben Güney kalkmadan bir yere gitmem ! Yağmur: Hıı-hıı istersen komple derse girmeyeli, kalk işte yaa . Sinem: Tamam ya zaten yarın annesiyle ingilizce kursum var onlara gidiyorun gene geçen yaz gibi. Yağmur: Tamam işte hhadi derse gidelim. Kızlar derse gitti yolda Hazalı ve Sedayı gördüler. Sinem : Hazal? Hazal: Sinem? Sinem: Bitti mi ilk ders ? Hazal: Evet neden girmedin? Sinem: erken erken ders dinleyesim yoktu Hazal: Tamam ama bari buna gir. Sinem: evet evet gireceğim. Hazal Kantine gidip bir gazoz ısmarladı ,Seda onun yanındaydı , Emre arkadan gelip bugün gazozlar benden kızlar hadi gene iyisiniz sedi ve güldu. Hazal: aaa Emre hoş geldin, nasıl geçti tatil.? Emre: iyi rutin bildiğin gibi ayle tatillerinden pek hoşlanmam . Hazal: Biraz sinlenmiş oldun sınav öncesi iyi oldu bak. Emre : Yanii.. gelin şu masaya oturalım, gazozlarda baya soğukmuş, eee sen nasılsın Seda ? Seda: İyi valla ders falan işte . Hazal: Son 10 dk. Acele etmemiz gerek Seda dedi , biraz gazoz yudumladılar ve kalktılar. Emre uzun uzun Hazal'ın ardından baktı ve ne kadar saf, doğal ve abartı güzellikte bir kız olabilir diye düşündü. Güney hala kantinde matematik ile uğraşiyordu, abisini fark eden Emre masasına gitti ve kitabı yüzüne karşı tutan Güney'e vurarak yüzüne çarpmasını sağladı ve güldü. Güney : N'apiyosun ya zaten anlamiyorum şu matematiği birde sen gel vur . Emre abisiyle aynı okula gidebilmek için bir yaş küçük başlamış ilk oluşu ve şimdi ikiside üniversiteyi kazanma yolunda beraber ilerliyor. Emre: Abi öyle dalmıştın ki bunu yapamadan geçemedim dedi ve güldü Güney: Brak zevzekliğide hafi derse girelim. Emre: Sen git ben hesabı ödeyip geliyorum. Güney : Tamam geç kalma hoca sana takık zaten. Emre: Tamam tamam kalmam. Güney ve kızlar derse girmişti. Emre gittiğinde ders başlamıştı, nasıl gireceğini bilemeyen Emre , kapıya hagif vurnakda istese baya hızlı vurarak-kusura bakmayın hocam derse girebilirmiyim dedi ve hafif hafif güldü. Öğretmen-Emre bey hep sizi mi bekleyeceğız derse başlamal için, geç yerine ve bir daha geç kalma, kovarım seni dersten ! Bütün sınıf gülüyordu, Emrenin tek derdi ise Hazalın önünde fırça yemesi.. Ders bitti ve herkes evinin yolunu tuttu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benzeyen Farklar
RomanceIstanbul'un Etiler kentinde yasan iki varlikli aylenin hikayesi.Aylenin babasi Hasan bey orta okulu bitiren, fakat iyi bir is adami olmayi basarmis akilli bir adamdi, gulumseyen, fakat kurallari olan tipik bir turk babasi. Aylenin annesi Nesrin han...