Masaj yaptırmaktan nefret ediyorum! - YiZhan

Yedek masör oyuna girer

Havaların ısınmasıyla beraber Wang Yibo'nun son film projesi olan Legend of Fei'nin çekimleri başlamıştı. Çekimler nedeniyle dönem dönem şehir dışına çıkması gerektiği için iki ya da üç hafta aralıklarla Spa'ya gelebiliyordu. Neyse ki Zhao'nun artık masaj randevuları için kavga etmesi gerekmiyordu. Hatta son zamanlarda Yibo'nun keyfi fazlaca yerindeydi. Neler olduğunu merak etse de Yibo'nun huyunu bildiği için sormamayı tercih ediyordu. Ama uzun zaman sonra yine şımarık bir çocuk gibi problem çıkarttığında merakına yenik düşüp sordu:

- Bo-diiii, bu masaj salonunda ne var çok merak etmeye başladım. Bugün ben de mi seninle gelsem acaba?" diyip bir yandan sinirden gülmeye başladı.

Yibo'nun kısılmış gözlerinden alev fışkırıyordu. Yine bir çekim sonunda kulisteki standart tartışmalarından birinin ortasında, Yibo makyaj sandalyesinde oturmuş, kafasındaki peruğu sökülürken menajerine laf yetiştirmekle meşguldü: "Ne alakası var ya! Sana sabahtan demiştim. Bugün Spa'ya gitmeden önce kahveciye uğramak istiyorum diye. O yüzden erken çıkacaktık. Başka türlü yetişemem!"

- Ben ne yapabilirim, bayan Mian'nun moda giremeyip çekimi bir saat uzatması benim hatam mı? Kadının karşısında buzdolabı gibi durmasaydın belki o "charm"ından etkilenirdi de işleri hızlıca bitirebilirdik!

- "Zhao-jie" diye bağırdıktan sonra susup derin derin nefes almaya başladı. Peruğu çıkaran görevli kızın hareketleri de bağırmasıyla beraber donmuştu. Sonra vicdan azabıyla sesini yumuşatıp tekrar konuştu: "Zhao-jie, bu tür sahnelerin benim için ne kadar zor olduğunu en iyi sen biliyorsun. Üstelik o kaprisli kadınla aynı odada bulunmamak için projedeki bütün payımdan vazgeçmeye hazırım."

- Zhao derin bir iç geçirdikten sonra yumuşayan bakışlarıyla devam etti: "Tamam Bo-di, saçmalama. Proje olduğu gibi devam ediyor. Biz de bir daha bu konuşmayı yapmıyoruz." Yerinden kalkıp odanın köşesine yığılmış büyük bir çantanın içinden motosiklet kaskını çıkardı. "Bu seferlik-YALNIZCA BU SEFERLİK- yalnız gitmene izin veriyorum. Ama Weibo'da tek bir fotoğrafına rastlarsam bunun tekrarı olmayacak haberin olsun." Diyerek sertçe kaskı kucağına koydu.

Az önceki ergen hareketleri yapan kendisi değilmiş gibi, Yibo kaskı eline alıp kollarını önüne uzattı ve başını eğerek "Teşekkür ederim, Zhao-laoshi. Çok teşekkür ederim." Diye coşkuyla cevapladı. Zhao iç geçirip bir şey demeden odadan ayrıldı.

Saat 4'e 10 kala Yibo otelin otoparkına motoru park etmiş üstünü düzeltmekle meşguldü. Kask yüzünden bozulan saçını aynada düzeltmeye çalıştı ancak beceremeyince kamuflaj için kullandığı şapkasını kafasına geçirdi. Kahve kartonunu kontrol ettiğinde bir tanesinin sızdırdığını fark edip ufak bir lanet okuduktan sonra bardakların yerini değiştirip ıslak olanı kendi tarafına aldı ve asansöre doğru yol aldı.

Otelin S katında her zamankinden farklı bir ambiyans vardı. Her zamankinden çok daha neşeli bir Wang Yibo koridora girdiğinde, onu her zaman heyecanla karşılayan çalışanlar ve karşılama masasındaki parlayan güneş yerine sessizlik ve sekreter Cheng ile karşılaştı. Ne olduğunu anlamaya çalışırken karşılama masasına yaklaştı. Hemen yüzü asılmıştı tabii. Durumu fark eden Cheng panikle: "Ah, Mr.Wang ho-hoşgeldiniz. Masaj odanızı ayarlarken bi-biraz dinlenmek ister misiniz" derken sırtından bir ter damlasının aktığını hissetti. "Hmm." Diye cevap veren Yibo bir süre müdür beyin sandalyesine bakıp durduktan sonra sekretere dönerek utangaç bir tavırla devam etti: "Ehm, Mr.Xiao bugün yok mu?"

- Aa, müdür bey burada, yalnız bir arkadaşımız sağlık problemi yaşadığı için şu an onun yanında. Birazdan burada olur. Siz oturun dinlenmenize bakın lütfen efendim.

Yibo cevap vermeden kahve bardaklarını masaya dağıttı. Kendi bardağını alıp koltuğa oturdu ve beklemeye başladı. Yaklaşık 10 dakika boyunca kahve bardağı elinde, masayı izledi ancak bir yudum bile almadı. Cheng, kısık gözlerle kendisine bakarken sol dizini sallayan Wang Yibo'ya 10 dakika boyunca maruz kaldıktan sonra, kalp krizi geçirmeden Xiao Zhan'ın gelip kendini kurtarması için bildiği bütün tanrılara dua etmeye başladı.