Acının Krallığı'na hoş geldiniz.
Üç ve dördüncü bölüm pazar akşamı sizinle.
Tuğrul Akdemir'den
'Hayatımın Değiştiği Gün'
2015Hayatımın değiştiği gün.
Yabancı bir banyoda üstüme dökülen buz gibi suya küfrederken, o günün bugün olduğunu nereden bilebilirdim ki? Sadece bir öncekinden farkı olmayan bir gece geçiriyordum ve hayatımın aynı manasız rutini devam edecekti.
Gecenin en karanlık vaktinde, güneş doğmadan hemen önce, böyle olacağını sanıyordum.
Ucuz market markalarından birinin şampuanı kenarda duruyordu, beklemeden aldım ve avucuma döktüm. Buz gibi suyun altında en fazla beş dakika kalabileceğimi bilerek hemen saçlarımı durulamıştım.
Havalar yavaş yavaş ısınıyordu ama hala soğuk denilebilirdi, bu yüzden banyodan çıktığımda da kıçım donmuştu. Dolaptaki havlulardan birini çıkardıktan sonra belime sardım ve banyonun kapısını açtım.
Dünden kalma kıyafetleri sevmesem de mecburen üstüme geçirmiştim, giydiğim kotun cebine telefonumu ve cüzdanımı tıktım. Odaya şöyle bir göz attım, bana ait hiçbir şey kalmadığına emin olduktan sonra dışarı çıkmıştım.
Koridorun sonuna doğru yürüdüm ve geniş merdivenleri inerken, her basamakta artan müziğe yüzümü buruşturdum. Duş biraz ayıltmıştı ama kafam hala ağrıyordu.
Son basamağı da inerek, dar bir koridordan geçtim ve sabahın ilk saatlerinde deli gibi eğlenen insanlarda göz gezdirdim. Dans edenler, birbirine sürtünenler, direğe sürtünenler ve kafayı bulanlar arasından, istediğim kişiyi bir türlü görememiştim.
Bar kısmına doğru ilerleyip, geniş yuvarlağın diğer tarafında gördüğüm yüzle direkt oraya yöneldim. "Oo hoş geldin, topladın mı kafanı biraz?" Kafamı iki yana salladım, zonklama hala devam ediyordu. "Sana diyorum bir kadını çıkar yukarı, bak kalıyor mu baş ağrısı falan? Hep yalnız yatmaktan bunlar, hayır rüyalarla da bir yere kadar. Kamyon devirmek hoşuna mı gidiyor anlamadım ki?"
Kucağındaki kız Gökalp'in kulak memesini emmeye çalışırken hala benimle alay etmesine göz devirdim. "Sus da kendi işine bak."
"Ben böyle zevksiz işlerle uğraşmam." deyip göz kırptığında, kızın az sonra gönderileceğini anlamıştım. Umursamadım ve barmene seslendim. "Viski versene."
Çocuk kafasını sallayarak, şişelere yöneldiğinde Gökalp'in kahkahasını duyuyordum. Kucağındaki kızdan başka herkese bakıyordu, gözü sürekli dans eden bir grup kızın olduğu taraftaydı.
Doyumsuz bir pezevenkti.
Barmenin önüme koyduğu bardaktan bir yudum aldım, dirseğimi de tezgaha yaslamıştım. Saçlarımı kurutmadığım için önüme geliyorlardı ve ensemde sürekli soğuk bir his vardı.
Uzun bir ıslık sesi duyduğumda, Gökalp'e doğru döndüm. "A-fet," Bir kızı işaret ediyordu. Standart kırmızı mini bir elbise, siyah topuklu ayakkabılar ve yine standart sarı saç ve bordo ruj. Bu giyinişte her kızın birbirinin aynısı olması çok ilginçti, hiçbirinin bir olayı yoktu gözümde.
Gökalp ise benimle pek aynı fikirde değildi.
"Böyle net kızlara bayılıyorum ya," Kucağındaki kız onu hiç duymuyor gibi dudaklarını bu sefer de boynuna yöneltti. "Ne istediğini biliyor ve karşısındaki de bilsin istiyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİP: ACININ KRALLIĞI
General Fiction*Fantastik değildir.* Her hikaye bir kahramanla, birçok hikaye ise budala bir kahramanla başlardı. Herkesin güçsüz gördüğü o beceriksizden bir kahraman doğardı. Çıktığı yolda kapılar ona açılır, onun yerine tercih edilen tüm o güçlü ama kötü kişile...