Chan apar topar toplantı odasından çıkarken Taehyun ve Beomgyu birbirlerinin aklından geçen şeyi tahmin ederek gülümsediler birbirlerine.
~~~
Yerde duran adama bir tekme daha yapıştırdı Changbin.
O kendini deri koltuğa atarken, Jisung adamı kaldırıp götürmeleri hakkında emir verdikten sonra Changbin'in karşısına oturdu.
"Formunuzu kaybetmemişssiniz."
Minho'nun gülerek kurduğu cümleye karşın gülümsedi Changbin.
"Mal işlerine bir daha beni göndermeyin abi aşırı sıkılıyorum."
"Lütfen beni de bir daha Changbin'le aynı göreve göndermeyin. Bir insan bu kadar mı sızlanır ya."
Kahkaha atan Hyunjin'le birlikte, Changbin tekrar konuştu.
"Yok abi, alım satım işleri bana göre değil. Getireceksiniz adamı ben dövücem, artistlik taslicam bu kadar."
Deponun içinde dolaşarak elindeki pinpon topunu sektiren Jeongin konuştu bu sefer.
"Beni hiç sarmıyor bu tür işler, sevmiyorum. Bana eğlenebileceğim şeyler lazım. Bana göre değil tüm bunlar."
Depoyu saran bildirim sesiyle birlikte Minho, arka cebindeki telefona uzandı.
Bildirime baktıktan sonra yüzünde bir gülümseme oluştu.
"Adam kaçırma işine ne dersin Jeongin?"
Minho'nun sorusuyla sektirdiği pinpon topunu elinde yakaladı ve tekrar yere vurmadan Minho'nun masasına yaklaşıp üzerine oturdu.
"İlgimi çekmeye başlıyorsun, Minho."
"Minho Bey."
Diye düzeltti onu.
"Çok resmi geliyorsa, Hyung."
"Görevi anlat, Minho."
Aynı şekilde konuşmaya devam eden Jeongin, karşısındakinin sinirlendiğini yanağının içinde gezinen dilden anlıyordu.
"Dua et beceriklisin çocuk, yoksa çoktan vurmuştum seni."
Jeongin kahkaha atarak oturduğu masadan kalktı.
Minho, oturduğu yerden yavaşça kalkıp Jeongin'in karşısına dikildiğinde konuştu.
"Akıllı olabilirsin Jeongin, ama öğreneceğin çok şey var. Sinsi gibi gözükmeye çalışıyorsun, ama değilsin."
Jeongin gülümsedi.
"Bence sen..."
Minho, kendisine tek elle doğrultulan silahla birlikte şaşkınlığını gizleyemedi.
"Hiç uyanık değilsin, Minho."
"Sen?.."
Jeongin güldü ve silahı geri çekip inceledi.
"Evet Minho, ben asla yanımda silah taşımam. Bu da benim silahım değil zaten."
Silahı Minho'nun kemerinin arasına sıkıştırıp, masanın üzerine bıraktığı pinpon topunu alıp tekrar sektirmeye başladı.
"Ne ara aldın sen onu belimden?"
"Ben mi akıllıyım, sen mi salaksın? Bence salak değilsin, aksine çok akıllısın. Ama benden daha akıllı değilsin, Minho Hyung."
Dalga geçercesine söylediği isimle Minho, ellerini çırptı.
"Wow, etkilendim. Yalan söyleyemeyeceğim."
"Şimdi bana kaçırma işini anlat, her bir ayrıntısını duymak istiyorum."
☆☆☆
Chan hızlıca oturdukları sitenin bahçesine girdi ve çalılıkların arasında oturup bacaklarına sarılmış titreyen küçük kardeşini buldu.
"Felix, sorun ne?"
Duyduğu tanıdık sesle ayağa kalkarak abisine sarıldı Felix.
"Test sonuçlarım..."
Chan'ın endişesi, bakışlarından belli oluyordu.
"Ama geçen ayki iyiydi, bu ay ne oldu? Ne çıktı Felix?"
"Hyung, kist sandığımız şey tümörmüş. "
Chan, bacaklarının tirediğini hissetti.
Tekrardan yere çöken Felix'i fırsat bulup daha fazla taşıyamadığı bedenini yere bıraktı.
Hıçkırarak ağlayan kardeşinin saçlarını okşayıp gözünden düşen yaşların bulanıklaştırdığı görüşüyle "İyi olacaksın." diyebiliyordu sadece.
"Yanındayım, biliyorsun. İyi olacaksın söz veriyorum."
~~~
240123~414
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fate and Price[]HyunMin, BangInho, Skz, BxB
FanfictionANGST DEĞİL!!! Başkomiser Bang Chan ve Yardımcısı Seungmin, Ünlü Mafya Babası Lee Hyung Sik'in Oğlu Lee Min Ho ve Suç Ortağı Hwang Hyun Jin'in peşine düştü. Ama bu suçların altında çok başka gerçekler yatıyor... Bang Christopher Chan + Lee Min Ho Hw...