23. Bölüm

156 5 2
                                    

Evvvet 23. Bölümle karşınızdayım.

İnstagram: _arikubra

23. Bölüm

Okul hayatım boyunca hep kitap okuyan bir kız oldum. Aslında ben hep görünmeyen o kişiydim. İnsanların beni hiçbir zaman fark edemeyeceklerini düşünürdüm. Bu yüzden de onlarla hiçbir şekilde iletişim kurmazdım ve dışarıdan bir ezik gibi görünmek istemediğim için de hep kitaplara gömülürdüm.  Yalnızlığımı giderecek bir arkadaşa ihtiyacım vardı. Aslında Evsa yalnızlığımı gideren çok iyi bir dosttu ancak onun benim gibi yalnızlığını gidereceği çok fazla dostu olurdu. Sonra kitaplar dost olmaktan çıktı ve bir aile oldu bana. Dışarıdaki yaşamı kitaplardan öğrendim. Aslında tam da bu yüzden diğer insanlardan farklı olarak daha umutla bakıyordum hayata. Örneğin kitaplarda hayatınız ne kadar kötü olursa olsun çabalarsanız mutlu sona erişebiliyordunuz. Örneğin kitaplarda ne kadar sevgisiz büyümüş olursanız olun sizi koşulsuz şartsız sevecek o kişiyle tanışıp, evlenip güzel bir aile kurabiliyordunuz. Hayaller kurduğumda hayatım daha çekilebilir oluyordu.

Şimdi ise yine Malkoç'la birlikteydik ancak bu sefer bir nişandaydık.  Emir adında bir adamın nişanındaydık. Sanırım Malkoç'un kötü giden işlerinin bu adam sayesinde düzelme ihtimali vardı.

Üzerimde bordo, askılı bir elbise vardı ve elbisemin kuyruğu  da vardı. Saçlarımı doğal topuz yaptırmıştım. Açık tonda göz makyajı yapmış ve dudaklarıma bordo ruj sürmüştüm.. Malkoç yanımda dik duruşuyla etrafı inceliyordu. Herkes nişanlı çifti beklerken biz de yan yana oturmuş onlara uyum sağlıyorduk. Malkoç'un etrafı izleyişi sinirimi bozarken o benimle ilgilensin diye kulağına yaklaşıp fısıldadım.

"Keşke kocam birazcık da benimle ilgilense..."

İç çekerek söylediklerimle aşık olduğum yüzü bana dönmüştü. O bana baksın istiyordum. Bakışları ruhumu düğümlerken fısıldadım.

"Sen misin bu kadar derin olan yoksa ben miyim aşkından sende boğulan?"

Malkoç'un dudakları hafif bir şekilde kıvrılırken elini yavaşça kaldırdı. Sağ elinin baş parmağı çenemi okşarken dudaklarını kulağıma yaklaştırdı.

"Ben miyim kendini bulmak için sen de kaybolan yoksa sen misin her kaybolduğumda kendimi bulma mı sağlayan?"

Dudakları ve nefesi yavaşça kulaklarımdan uzaklaştığında yüzünü yüzüme yakın bir mesafede tutmaya devam etti. Aramızda mesafe bile denemeyecek kadar az uzaklık vardı. Nefesi tenime çarpıyor, kalbim müthiş bir hızla çırpınıyordu. Onun kalbinin de benim kalbim gibi atıp atmadığını kontrol etmek için elimi sol göğsüne götürüp bastırdım.

"Eğer bende kaybolacaksan seni her daim bulabilirim Malkoç."

Malkoç'un dudaklarında buruk bir gülümseme oluşurken baş parmağıyla çenemi okşamaya devam etti. Ardından yüzünü biraz daha yaklaştırarak burnunu boynuma yasladı. Derin bir nefesi içine çektikten sonra konuştu.

"Sen misin hep baktığımda nefeslerimi kesen yoksa ben miyim nefesleri kesildiği halde sana bakarken yaşamı hisseden?"

Gözlerim onun gözlerinden yalnızca bir anlığına koparken etraftaki insanların bizi izleyip izlemediğini kontrol ettim. Hava kararmış, herkes sanırım nişanlanan çiftin fotoğraflarının yayınlandığı slaytı izliyordu. Bu yüzden de kimsenin dikkati bizde değildi. Açıkçası şu an slaytta umurumda değildi. Tekrar yeşil gözlerimi Malkoç'un mavi gözlerine çıkardım.

"Sen misin yalnızlığımı kalabalıklaştıran yoksa ben miyim seninle kalabalıklaşmak için kendini yalnızlaştıran?"

Malkoç elleri yavaşça aşağı inerek ellerime dokunduğunda iki elini de parmaklarıyla elime kenetlemişti. Bir otelin bahçesindeydik. Etrafta yeşillikler hakimdi. Her yer masalarla ve sandalyelerle döşenmişti. Bütün masalar ve sandalyelere beyaz örtüler giydirilmişti. Otelin girişine doğru bir yerde bir şarkıcın konser vereceği kadar büyük bir sahne kurulmuştu. Muhtemelen az önceki slaytta o sahnede gösterilmişti. Canlı getirilen orkestra dans müziği çaldığında ilk önce nişanlı çift olmak üzere bütün çiftler ayağa kalkıp dans etmeye başlamışlardı. Garip olansa herkes istediği yerde dans ediyordu. Çimlerin üzerinde dans ediyorlardı. Doğal bir durum olmuştu zira dans için kimse bir sahneye çağrılmamıştı. Kadınların çoğu çimlerin üzerinde daha rahat dans edebilmek için ayakkabılarını çıkarmıştı. Bu durum gülmeme neden olurken Malkoç'un iç çektiğini duydum. Başım aniden ona çevrildiğinde gözlerinin gülüşümde takılı olduğunu gördüm. Bakışları tüm hücrelerimi radarına aldığında kendine güvenen tavrıyla ayağa kalktı. Gayet sakin adımlarla yanıma kadar yaklaştı. Ardından elini bana doğru uzattı.

TAN DÜĞÜMÜ (Tamamlandı)(+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin