Bölüm 19: Yüksek Doz Aşk

27 8 22
                                    

Sabaha karşı 4'te eve geldik. O günlük motor sürmeye kalkışmamaya karar verdim. Rüzgar da "Nasılsa daha çok fırsatımız olacak." diyerek bana katıldı.

"Çok, çok teşekkür ederim Rüzgar. İnanılmazdı!"

Rüzgar dudağının kenarıyla gülümsedi ve bakışlarını bir an yere çevirip tekrar bana baktı.

"Sen hep çok, çok mu teşekkür edersin?"

"Ama çok-" Eğlendiğimi söyleyecektim ki lafımı kesti.

"Çok, çok rica ederim Miray. Ne zaman daralırsan ve," Gözlerime baktı, "ne zaman bu kadar güzel olursan," bakışlarını kaçırdı, "yani istediğin zaman yapabiliriz işte. Söylemen yeter." Utangaç bir gülümseme ile cümlesini noktaladı.

Bir kez daha teşekkür edersem beni öldüreceğinden korkarak ben de içten bir gülümseme ile karşılık verdim.

"İyi geceler, Rüzgar."

"İyi geceler, Miray." Minik bir reveransın ardından gecenin karanlığında kayboldu.

Eve girip hemen kendimi odama attım. Yine tavan ve ben baş başaydık.

"Ne bakıyorsun öyle?"

"..."

"Hiçbir şey olmadı. Saçmalama."

"..."

"Güzel miyim gerçekten?"

"..."

Bu tavan da asla cevap vermiyordu. Neyse, sanırım en iyisi artık uyumaktı. Saatlerce gezdikten sonra kendimi hâlâ enerjik hissediyordum fakat aynı zamanda üzerimde tatlı bir yorgunluk da vardı. Güzel geçen bir günün ya da gecenin ardından kendinizi yatağınıza bıraktığınız an hissettiğiniz o mutluluk ve huzur karışımı tatlı yorgunluk var ya, o an tam olarak onu yaşıyordum. Gözlerimi yavaşça kapattım ve yüzümdeki rahatlamış ifadeyi tamamlayan gülümsememle huzurlu bir uykuya daldım.

Ertesi gün saat 2'ye doğru uyandığım için Çınar bana uykucu damgasını yapıştırıverdi. Ben onu uykucu olmadığıma ikna etmeye çalışırken o da nasıl olup da bu kadar uyuyabileceğimle dalga geçip durdu.

"Uykucu olmak geç uyanmak demek mi?"

"Uykucu şirinsin işte kızım, kabul et. Biraz daha uyusaydın iki gecenin uykusunu birleştirip bu günü atlardın ne güzel."

"Uykucu değilim."

"Öylesin. Uykucusun Miray, anca uyuyorsun."

"Değilim!" Çınar'ın kafasına yastık fırlattım ama aptal yastık, tam o sırada bahçeye giren Rüzgar'a çarptı.

"Sevgili kardeşim, Miray senin 8'de sütünü içip uyukladığını biliyor mu?"

"Neee?" diye yaygarayı kopardım. Çınar alnına vurup gözlerini kapattı.

"Ben de diyorum bu çocuk nasıl bu kadar uzadı? Ve, ne? 8'de mi uyuyorsun sen?"

Şimdi de kulaklarını tıkıyor ve bir yandan abisine söyleniyordu.

"Tavuk Çınar! Sütünü getireyim mi bebiş?" Kulağının dibine gidip dalga geçmeye başladım. Bugün de birbirimizi sinir ettik çok şükür.

Akşam olduğunda üçümüz bahçedeki masada yerimizi almıştık. Canım inanılmaz okey oynamak istiyordu ama bir kişi eksikti.

"'Okeye dördüncü aranır.' diye hikaye mi paylaşsam?"

"Çınar saçmalama, Yeliz birazdan burada olur." Gözlerimi yola doğru çevirdim. "Hah, bak işte geliyor."

Yaz RüyasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin