9

3.1K 312 68
                                    

Kahvaltıdan sonra Alex ve Evan ile beraber evden çıkmıştık. İlk hedefimiz Lily'i görmekti. Bu yüzden Klanın içlerine doğru yürümeye başladık. Yanından geçtiğimiz kurtlar bizi süzüyorlardı. Kim olduğumuzu elbette biliyorlardı ama olan yeni şeylerler onları daha da meraklandırmış olmalıydı. Gene de böyle dik dik bakmaları sinir ediyordu insanı. Rahatsızlık hissi çok yoğun olmuş olmalıydı ki Evan elimi tuttu. Hislerimi farketmişti. Sakinleştirmek istercesine göz kırptı. Bazen konuşmadan anlaşabiliyor olmamız çok hoşuma gidiyordu. Böyle durumlarda kelimelere ihtiyaç duymamak çok özeldi. Ona gülümsedim. O da karşılık verdi. Biraz daha sakinleşmiş bir biçimde yürümeye devam ederken Alex halimize homurdanıyordu.

" Birçok ikiz gördüm ama siz cidden acayip garipsiniz. Bu haldeyken Yorka'lara çok benziyorsunuz. "

Gözlerimi devirdim.

" Bizi o canavarlarla bir tuttuğuna inanamıyorum Alex. Git ve ağla."

Yorkalar ormanda gezen bir çeşit ruhani canavardı. Geceleri saldırmadan önce birbirinin aynısı iki parçaya bölünerek avlarını köşeye sıkıştırmakla ünlülerdi. Bizi o çirkin yaratıklara benzettiğine inanamıyordum. O yüzden bir sonraki sözlerini kulak ardı ettim.

" Eğer bir gece bu halinizle karşılaşırsam emin ol ağlarım zaten." dedi.

Sallıyordu. Koskoca sürünün bir sonraki betası mı korkudan ağlayacaktı. Onlarla bir çok kez karşılaşıp yendiğinden emindim.
Ama madem ki ağlayacağım diyordu. Küçük bir şakadan zarar gelmezdi. Hafifçe sırıtarak Evan'a baktım. Aklımdan geçenleri tahmin etmiş gibi o da sırıttı. Tabi ki bana uyacaktı. Diğer yarım olduğundan düşüncelerimiz bile aynıydı. Ve bunu aklımıza sokan kişi Alex olduğundan bize kızamazdı  da.

Önden yürüyen Alex uzun süre sözlerini yanıtlamadan sessiz kalmamızdan şüphelenmiş  olacak ki arkasını döndü. Gözlerini kıstı. Biz de birbirimizde olan bakışlarımızı ona çevirip aynı şekilde ona baktık. Şüphelenmiş gibi görünüyordu. Ama asla tahmin edemezdi. O yüzden bir süre sonra bakmayı kesti ve önüne döndü. Bu süre zarfında biz de Lily'nin kaldığı şifahaneye gelmiştik.

Dışarıdan normal bir ev gibiydi. Hatta iki katlı olması ve dış tasarımı bakımından büyükannemlerin evine oldukça benziyordu. Ama kapıdan içeri girince gördüğüm uzun koridorla dış görünüşe aldanmamam gerektiğine emin oldum.

Alan büyüsü yapılmıştı. Koridor içeri doğru uzuyor ve duvarlarda yan yana kapılar sıralanıyor. Muhtemelen ihtiyaç oldukça bu uzunluğu arttırabiliyorlardı. Sürünün büyücüsü iyi çalışıyor olmalıydı.

İçeri girdiğimizde koridorda bulunan Dean ile göz göze geldik. Evan öne geçti ve ona doğru adımladı. Selamlaştılar. Ben de yanlarına gidip konuşmalarını dinlemeye başladım. Evan da benim gibi meraklanmış olmalıydı ki direkt konuya dalmıştı.

" Lily nasıl Dean? Ayrıca Robin tedavi oldu mu? Çaktırmamaya çalışıyordu ama onun da kolu yaralıydı."

Hepsini tek nefeste sormuştu. Şaşkınca ona baktım. Durakladı. O da şaşırmıştı muhtemelen. Yan tarafta bulunan Alex'e baktım. Göz göze gelince kıkırdadık. Dean'ın da hafiften sırıttığını görmüştüm. Sakinlik abidesi ve kontrolcü kardeşimin hızlı hızlı konuşması görülmesi gereken bir manzaraydı. Muhtemelen dün yolda başımıza gelenler yüzünden çok gerilmişti. Ona hak veriyordum. Gerçekten kıyıdan dönmüştü. Ama hali gene de komikti.

Ona döndüm. Gülmemiz yüzünden hafif sinirlenmişti. Bu hali gerçekten çok sevimli geldiğinden yanağını parmaklarımla hafifçe sıkıştırıp kapıya doğru yöneldim. Zaten kapı aralıktı ve içeriden konuşma sesleri geliyordu. Girmeden elimi Dean'ın göğsüne çarptım.

ELÇİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin