Siyah bir noktaya doğru yürüyordum. O noktaya doğru yürüdüğümü sanırken endişeliydim fakat daha sonra sürüklendiğimi fark ettim. İşte korku beni dürtmeye başladı. Çok geçmeden noktanın beni bir kara delik gibi içine çekmeye çalıştığını anladım. Ve neredeyse sarılacaktım ona. Ne garip! İnsanların korktuğu çoğu şey beni heyecanlandırıp sevindiriyor. Çünkü bir varlığın bana zarar vermek isteyeceği düşüncesi benim için kutlanacak bir şey. Kendime öylesine sarılmak istiyorum ki. Yalnız hissettiğim için değil. Keşke beğenilenlerden kaçan yalnızlık dönüp baksa bana da kibirlenip sırtını dönse. Oysa ben onun başkalarına diktiği gözlerinin bulunduğu odada avize bile değilim. Fakat o da ne? Zavallı genç bir kıza bakıyor. Hissediyorum çünkü gürültüye sürüklüyor gece beni. Bir parti olmalı bu. Evin etrafı taştan bir duvarla kaplanmış ve aşağıya pembe çiçekler ve ismini bilmediğim birkaç ot salkımı sallanıyor. Belki de o yüzden değersiz görüyorum kendimi. İnsanlar tarafından o kadar görünmezmişim gibi muamele gördüm ki, zaman geçtikçe bu muameleyi özlemeye başladım. Ne zamanadır kimseyle göz göze gelmiyorum. Kendimi aciz ve acınacak gibi hissettikçe içimden kötülük yapmak geliyor. Çünkü iyilik yapmayı kendime yakıştırmaz oluyorum. Fakat birden bir samimi duygu bürüyor içimi. Birdenbire değişiyorum. Duvarın önünde kaşlarımı çatmış bir şekilde durup bakıyorum etrafa. Sonra duvarın arkasındaki bir hayat beni kendine çağırdı. Onca kalabalığın ve gürültünün içinden narin ve acı dolu bir nefes alış, titreyen nefes, damlayan bir göz yaşı. Gözlerimi kapattım. Ellerim siyah ceketimin cebimde. Yüzümde kadınımsı bir makyajla birkaç saniyelik de olsa, insanların hayatında bir göz göze gelme kadar yerimin olması için önemli bir yere gidiyormuş gibi süslenmem. Ve içimde birdenbire her şey sustu. Sonra tek bir kelime beni ilahi bir işaret gibi sarstı. ''Git.'' Duvara tırmandım. Çalılıkların arasından evin arka tarafına, oradan kalabalığa daldım. Evin içi de en az çevresi kadar kalabalıktı. Fakat ben o büyülü sıcaklığı takip ediyordum. Etrafıma bakındığımda gençlerin uyuşturucu ve içkilerle kafa bulduğunu görüyorum. Kolay gelsin. Fakat benim hedefim çok daha derin duyguların içindeydi. Hiçbir hap oraya götüremezdi bir insanı. Aşağıya doğru indim. Dik duruşum ve kadınımsı giyinişim, kıpkırmızı rujum ve siyah topuklularım öyle dikkat çekmişti ki herkes bulanık gözleriyle bana bakıyordu. Aşağıya indim. Ve onu gördüm. O da beni gördü fakat pek umursamadı. Tanrım, bu kızı nasıl hissediverdim bir anda. Ağlayarak çıktı mekandan. Peşinden gittim. Gecenin karanlığına doğru yolunu bilmeden koştuğu o kadar belliydi ki. İkide bir arkasına dönüp bana baktı. Seni yakaladım genç dostum. Gülümsedim. Yalnızlık da onunla birlikte bana baktı. Elimle çekilmesini söyledim. Uzun bir süre ikimizden de uzak duracaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saydam
SpiritualÇünkü böyle gülümseyebilmek için ne kadar mutlu olmak gerektiğini öğrenmek istiyorum.