Bölüm 13/Dünyasal Nesneler

131 13 0
                                    

Hastane odasındaki yüzü tamamen sarılı Anton'u her gördüğümde gülmeme engel olamıyordum. O beni duymuyordu ama çok sevgili yakın can dostum Anessa ona her şeyi yetiştiriyordu.

Yüzüne camları attıktan sonra Cameron Anton'un yanına oturup kahkahalarla gülmüştü.

Anton'un ağzından bu kadar küfür çıkabildiğine şaşırmadan edemedim.

Odada Anton'un çığlığı yankılanmasa ve Anessa koşarak yanımıza gelmese ben daha çok eğlenebilirdim.

İlginç bir şekilde ne zaman kan görsem içimde oluşan o küçük cızırtı, Anton'u inlerken gördüğümde oluşmamıştı. Alışmışmıydım yoksa ona olan nefretim yüzünden mi olmuştu?

Bunu başka bir zaman öğrenecektim. Kapının hızla açılmasıyla kafamı oraya döndürdüm. Beyaz renk formalı hemşire hepimize gülerek baktı ve, "Ah, sanırım hasta ziyaretine geldiniz. Fakat odada 1 kişiden fazla ziyaretçi bulunması yasaktır. Küçük hanımı saymıyorum." deyip Anessa'yı göstermişti. Refakatçi olarak kalmasa da, Anton oradan oraya çarpsaydı.

Anton yattığı yatakta sırtını dikleştirdi ve kafasını etrafta gezdirdi.

Gerizekalı, sanki bir şey görebiliyordu.

Sonra hemşire Anton'a doğru yürüyüp, yine tatlı bir ses tonuyla konuştu.

"Bay Ewald, yüzünüzdeki sargılar gözlerinizi, ağzınızı ve burnunuzu açık bırakacak şekilde tekrar sarılacak. İzin verin, kremlerinizle birlikte tekrar sarayım."

Anton onaylayan bir ses çıkardı. Hemşire bize döndü ve elini kapıya doğru kibarca uzattı.

Bu 'çıkabilirsiniz' demek mi oluyordu?

Aniden atıldım.

Hayır! Olamazdı değil mi? Benim hayatımın anlamı ölmüş olamazdı değil mi? Doktora tekrar söylemesini istedim. Tekrar duymak istiyordum.

"Tekrar söyle." dedim fısıltıyla.

"Hanımefendi, üzgünüz, kafası neredeyse yarılmış, oradayken nasıl farketmediniz ama vücudundaki tüm kan neredeyse çekilmiş durumda, kurtarmamız olanaksızdı."

Hastane duvarının kenarına çöktüm ve ağlamaya başladım. Cameron'un ailesini görmeyi isterdim, fakat o zaman tanımadığım bir el, beni kaldırdı. Sonrasında uyandığımda kolumda serumla yatıyordum. O kişi kimdi bilmiyorum ama beni orada çürümekten kurtarmıştı.

Cameron yatağın başında belirdi, "Burada kal, eğleniriz hem." dedi.

Ne biçim hayaletti bu? Ama böyle bir şey dediyse eğlenirdi. O yüzden kalacaktım.

Öne atıldım. En tatlı halimi takınarak "Ben kalabilir miyim?" dedim.

Kız tek kaşını kaldırdı, beni süzdü. Fakat öyle bir süzdü ki bir an içimi görüyor sandım. X-Ray cihazından geçsem bu kadar şeffaf görünürdüm. Gözleri tekrar yüzüme döndüğünde şirince gülümsedim.

'Kalabilirsin de, kalabilirsin de, kalabilirsin de!'

"Hasta için enfeksiyon teşkil ediyorsunuz, dışarı alayım sizi lütfen."

Hay enfeksiyonuna senin!

"Bay Ewald benim arkadaşım, lütfeen." Dedim küçük bir kız edasıyla.

Hemşire umursamaz bir ifade takındı ve koltuğu işaret etti. Hemen oraya oturdum ve Anton'u izlemeye başladım.

Yüzündeki sargılar, hala kanayan kesikler yüzünden yüzüne yapışmıştı. Çekerken hemşire yeterince dikkatli olmaya çalışıyordu ama yine de acıya engel olamıyordu. Cameron yanımda sırıtırken Anton'un yüzü tamamen açıldı ve ben dondum kaldım.

Göz kapağından dudağının alt köşesine kadar giden kocaman bir kesik vardı, üstelik hala deli gibi kanıyordu. Yüzünde küçük kesiklerden söz etmiyordum ama onlarca kesik vardı. O güzel yüzü bozulsundu. Anessa nefesini tutmuş beklerken, Cameron yanımda güldü ve sessizce mırıldandı.

"Bunu yapmam için çok güç sarfetmem gerekecek ama maksat eğlence."

Sesli bir şekilde Cam'e bağırdım. "Neyi?!"

Hemşire ve Anessa bana bakarken, Anton ofladı.

Cameron Anton'un yanında durdu ve parmaklarını dudaklarına bastırıp susmamı işaret etti.

Ve sonra ilk önce güldü, ve anında gülmeyi kesip kafasını sağa sola salladı. Beynimin içinde o sesi duydum, uğultularla birlikte.

"Sakın gülme."

Anında Anton'un baş ucundaki bardak büyük bir gürültüyle yere düştü.

Ne yani bir hayalet nesneleri düşürebiliyor muydu?
Yine kafamda uğultularla birlikte Cameron'un sesini duydum.

"Çok güç sarfetmem gerekecek dediğim buydu, gerçekten dünyasal nesnelere dokunmak beni acayip yoruyor."

Odadaki herkes şaşkınlıkla bardağa bakıyor, Anton şaşkınlıkla etrafı tarıyordu.

"Gösteriye hazır ol bebeğim."

Ah, pekala!

O sırada Anton'un oturduğu hareketli yatağın başı inip kalkmaya başladı ve Anessa'nın sesini duydum.

"Neler oluyor be?!"

Y/N: Söz verdiğim gibi olmadı bunu nedeni ise sınavlardı. Gerçekten yapmam gereken çok sorumluluk var ve zaman buldukça yazıyorum. Ama söz, bundan sonra haftada bir bölüm benden size! Sizi seviyorum, oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın! xx

DeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin