Jungkook.
Temastan nefret eden ve gerekmediği sürece hiç kimseyle temasa girmeyen ben şu anda kucağımdaki cılız bedene sanki hayatım ona bağlıymışçasına sarılıyordum.
Sadece birkaç gün önce onu bu gazinoda görmeme rağmen önceki hayatımda da tanışıyormuşuz gibi yakın hissetmiştim. Pembe saçlarıyla, herkesi imrendirecek gülüşüyle, kum saatini andıran hoş fiziğiyle, tapılası pembe dudakları ve kahve gözlerini öne çıkaran uzun kirpikleriyle.
Her şeyiyle ilgimi çekmişti Duruşuyla, bakışıyla, güzelliğiyle, davranışlarıyla beni kendine çekmişti. İlk kez gözlerimiz buluştuğunda benim irislerimde takılı kalman ve elindeki tepsiyi yere düşürmen çok tatlıydı.
Gülümserken gözlerinin parlaması, bir şeye kızdığında dudaklarını büzmesi, utandığında yanaklarının ve kulaklarının kıpkırmızı olması.
Her detayı çok güzel ve özel. Solukları düzene girdiğinde uyuduğunu anladım. Uyuduğunu bilsem de yine de sırtını sıvazlamaya devam ettim. Sanki bunu yapmayı kessem uyanacakmış gibi. Diz çöktüğüm yerden kalkıp yavaşça bacaklarını belime doladım ve ellerimi kalçasının altından geçirerek kucağıma aldım.
Tek elimle cebimden telefonumu çıkarıp arkadaşımı aradım.
"Hoseok biraz yardım lazım, erkekler tuvaletinin oraya gel."
"Tamam, geliyorum."
Kısa diyaloğumuzun ardından platin saçlı arkadaşım görüş açımıza girmişti. İyice yakınımıza geldiğinde kucağımdaki bedene bakıp şok içinde kaşlarını kaldırdı.
"Bu kim acaba?"
"Sorgulama, adamlarıma söyle herhangi bir örtü bulsunlar. Bu şekilde çıkarsak bütün gözler üstümüzde olur."
Bakışlarımı arkadaşımın şaşkın yüzünden çekip kucağımdaki bedenin kısa şortunun açıkta bıraktığı pürüzsüz hafif esmer tenine baktım.
"Ve üstünü kapatmak daha iyi olur." Hala ağzı bir karış açık bana bakan arkadaşıma kısık sesle bağırdım.
"Hadisene lan ne bakıyorsun aval aval?!"
"Tamam be tamam bağırma."
Elindeki telefonunu açıp gereken talimatları verdikten sonra kapattı telefonu. Ben kucağımda mışıl mışıl uyuyan çocuğa Hoseok da bana bakıyordu. Uzaylıya bakarmış gibi.
"Hoseok uzaylı görsen böyle bakmazsın."
"Karşımda uzaylıdan daha garip bir şey var şu anda o yüzden."
"Garip ne var?"
Sen ciddi misin bakışı attığında ciddiyetle ona bakmaya devam ettim.
"Bilmem farkında mısın ama sen bir mafyasın."
"Ee?"
"Ee ne Jungkook sen bir mafyasın, herkese gözlerinle korku saçan, gittiğin yere ölümü de götüren, can almaktan zerre rahatsız olmayan bir eli kanda diğer eli parada olan manyak herifin tekisin."
"Öyle bir anlattın ki kendimi bilmesem şeytandan bahsediyorsun zannederdim."
"Yeryüzündeki şeytandan bahsediyorum zaten bende." Göz devirip sinirle burnumdan sert bir nefes verdim. Koridorun sonundan bize doğru koşarak gelen adamımı gördüm.
"Biraz daha geç kalsaydın şu an elinde örtü değil kafanı tutuyor olacaktın." Kısık sesle homurdandığımda Hoseok az önce söylediği şeyleri tasdikler gibi 'ben demiştim' bakışı attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Strawberry Boy ○Taekook○
Fanfiction-Tamamlandı- Arkadaşının önerisiyle girdiği lüks gazinoda çalışmaya başlamakla birlikte yeraltının en güçlü mafyasına aşık olmak mı? Bu tam benlik bir iş. ☆ "Sen gidip de elalemin mafyasına aşık mı oldun?!" "B...