32. Bölüm

76 4 3
                                    

Evet, bir yeni bölümle daha karşınızdayım.
Bölüm şarkısını medyaya ekliyorum.  

İnstagram:_arikubra

32. Bölüm 

MEDCEZİR
...
Kör olsa gözlerim ancak bu kadar rastlardı gözlerine
Yokluğun hasretimin arkasından bıçaklayarak sinsice
Kaybolan anılar zihnimin acizliğine ediliyor gittikçe
Yüzünü unutmak geleceğimi sömürüyor nedensizce
...
Kübra Arı

Kendi odamda, gecenin içinde bir o yana bir bu yana dönüp duruyorum. Uyuyamıyorum. Elim karnımın üzerinde, bebeğimi korumaya çalışıyorum. Ölmüş bebeğimi neyden, kimden koruduğumu bilmeden koruyorum. Beynimin içinde Malkoç'un göndermiş olduğu şiir dönüyor, Korkuyorum. Neden bana bunu yapıyor? Neden beni sevdiğine dair şeyler yazıyor?

Bana attığı her şiirde bir kez daha bebeğimin ölümüyle yüzleşiyorum. Zaman acılarımı sararken Malkoç gönderdiği şiirlerle acılarımı deşiyordu. O artık benim inandığım adam değildi. Bunu hep kendime hatırlatıyordum. Malkoç'un her yaptığı hareketinden sonra Poyraz'a koşmak istiyordum. 

Aylar geçmiş olmasına rağmen neden kurtulamıyorum? Poyraz'a şiiri göstermiştim. Okumuştu. Ancak kendi odasına çekilmek istemişti. Onun için de durum ağırdı ancak benim durumum daha ağırdı. Poyraz'ın varlığına yeni alışmışken ondan böylesi uzak olmak istemiyordum. Malkoç yüzünden beni bırakmasını istemiyordum. Bencil miyim, bilmiyorum. Ama korkuyorum. Hayata karşı müthiş bir korku duyuyorum. İnsanlardan korkuyorum. Yaşayacaklarımdan korkuyorum. Kendimi bir gün toparlasam ikinci gün başka bir şey çıkıyordu. Gönderilen şiirlerin ya da gelen bu ilk mektubun Malkoç'tan geldiğine dair elimizde kanıt yoktu. Tam da bu sebepten büyük bir çıkmaza sürükleniyorduk.

Malkoç göndericilerini çok iyi gizliyordu. Poyraz bana ilk şiiri gönderen çocuğa ulaşmıştı ancak çocuktan daha öncesine gidemiyorduk. Poyraz bir türlü bulamıyordu. Malkoç'tan korkuyordum. Bana kendimi en çok güvende hissettiren o adamdan korkuyorudm.

Başımı yastığıma yaslamış, elimi de yastığımın altına koymuştum. Gözlerimden yaşlar bir bir süzülürken yalnızca düşünüyordum. İnandıklarım yanıldıklarımdı. Kalbim acıyordu. Her şeyin başka türlü olma ihtimali acılarımı perçinliyordu. Korkuyordum. Korku hiç durmadan yüzleştiğim tek gerçeğimdi. Bebeğimizi öldürmüştü. Defalarca cinayet işlemiş bir katildi o. Peki neden... Neden hala yalnızca ona inanmak istiyordum? Karmaşıktım. Yalnızca Poyraz'a ihtiyacım vardı. O yanımda olursa acım dinerdi. O yanımda olursa kendimi iyi hissederdim.

Odamın perdesini açık bırakmıştım. İçeriye ayın ışığı süzülüyordu. Saatin içinden akrep ve yelkovanın sesleri geliyordu. Vücudumu yatağımın diğer tarafına çevirdim. Şimdi yüzüm pencereye dönüktü. Camdan içeri sızan ay ışığı yüzüme vuruyordu. Elim karnımın üzerindeydi. Ölen bebeğimi seviyordum. Artık hayaller kuramıyorum. Artık geleceğe dair ümitlenemiyorum.

Saat sabahın altısına yaklaşıyordu. Bugün akşam Evsa'lar bize geleceklerdi. Bu yüzden çok ama çok mutluydum. Arkadaşımla uzun zaman sonra ilk defa yan yana olacaktık.

Odamın kapısı yavaş bir şekilde açıldığında beynimdeki düşünceler de anında uçuşmuştu. Poyraz'ın kokusu burnuma kadar gelirken sessiz adımları da varlığını hissettiriyordu. Yatağıma kadar sessizce gelmeyi sürdürürken yatağıma geldiğinde gayet rahat tavırla bedenini yatağın diğer tarafına yerleştirdi. Ağırlığıyla birlikte bedenim ona doğru kaysa da bedenlerimiz asla birbirimize dokunmuyordu.

TAN DÜĞÜMÜ (Tamamlandı)(+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin