(Nefes'in Ağzından.)
Dün akşamdan sonra rahat bir uyku çekememiş yatakta kıvranıp durmuştum. Genelde ne olursa olsun kıvrılıp uyurdum. Sabahladığımı perdelerden kurtulup gözüme dokunan güneş ışınlarıyla fark ettim. Yatakta doğrulup telefonu elime aldım. Küçük bir internet gezintisinden sonra sıkıldığımı fark ederek yataktan çıktım. Bora hala mışıl mışıl uyuyordu, tüm akşam olduğu gibi. Bir kaç dakika Borayı izledikten sonra günlük rutinimi yapmak için tuvalete girdim. Odanın arkasından fısıldama sesleri yükseldiğini fark ettim. Hayır Nefes! Son bir haftadır yaşadıkların yeter. Başka aksiyon yok. Bir süre dişlerimi fırçalarken fısıltıları dinlemeye çalıştım. Çok hiddetli ve kısık sesle konuşuyorlardı. Lanet olsun, yine düşündüklerimin tersini yapıyorum! Tuvaletin kapağını indirerek üzerine çıktım. Hava boşluğundan göremiyordum çünkü boyum kısa kalıyordu! Kapının kurcalanmasıyla tüm vücudum kaskatı kesildi. "Kim o?" İyi ki kapıyı kilitlemişim derken kapıyı kilitlemediğimi fark ettim. Kapı açıldı ve Bora içeri girdi. Hala uyuyor gibiydi. Kollarını göğsünde birleştirdi ve bedenini duvara yasladı. "Hiç uğraşma oraya sığmazsın. Kapı diye bir şey var güzelim." Ben klozetin üzerinde o kapıda öylece birbirimize bakıyorduk. "Kaçmaya çalışmıyordum ki. Fısıltılar duydum kim konuşuyor diye bakmaya çalışıyordum." Bora'nın yüzü düşünceli bir ifade aldı. "İnsene oradan bir ben bakayım." klozetten indim ve Bora'nın yukarı çıkmasına izin verdim. Bora durdu ve bana doğru döndü. "Biz daha ayılamamışız. Kapı var kapı!" Bora klozetten aşağıya indi ve dış kapıya yöneldi. "Haklısın. Ayılamamışız..."
Odadan çıkıp sessizce odanın arka tarafına yöneldik. Hala fısıltılar bulanık harfler şeklinde duyuluyordu. Bora önüme geçerek görünmeden kimin konuştuğuna baktı. "Kıvanç ve Simay..." Konuştukları şeyi tahmin edebiliyordum. "Muhtemelen dün akşam ki olayı anlatıyor." Bora sözüme sinirle gülerek cevap verdi. "Tanrım! Bunu herkese yayacak." Biraz geri çekilip başını hafifçe duvara vurdu. Kollarından tutup bedenini bana çevirdim. "Hey bana bak. Kimse öğrenmeyecek. Kimse..." Elimi kalbine koydum. "Ben senin yaptıklarını bilinçlice yapmadığını biliyorum." Bir kaç saniye Adaların da Bora'nın yaptıklarını bildiklerini söylemeli miyim diye düşündüm ve cümleme devam ettim. " Yaptıklarını benimle beraber Adalar da biliyor. Emin ol sana farklı gözle bakmıyorlar." Bora'nın yüz ifadesi değişmişti. "Onlara söyledin mi? Ayrıca sen bu konuları nasıl biliyorsun?" Omuzlarımı yukarı kaldırıp indirdim. "Bana kızmanı istemiyorum. Cidden ne yapacağımı bilemedim. Senin çiçek gönderdiğin gün... Zil çalmıştı ve ben de sana annemler gelmiş olabilir diyerek telefonu kapatmıştım. Annemler gelmemişti hatta kimse gelmemiş kapımın önünde bir zarf buldum. Zarfı açtığımda içinden bir not ve bir sürü fotoğraf düştü. Ne yapacağımı şaşırdım. Bu durumu birine anlatmam gerekiyordu yoksa kafayı yerdim. Güvenebileceğim bir kaç kişi vardı zaten." Bora'nın gözleri dolmuştu. Sesi titreyerek "O güvendiğin insanlardan biri sadece seninle takılmayı bırakmam için beni o fotoğraflarla tehdit etti!" Dedi. O an kısık sesle sadece "Ne?" diyebildim ve devam ettim. "Yarkın..." Bora başını evet anlamında salladı. "Özür dilerim. Bunu bilmiyordum."
Bora kollarıyla beni sardı. "Sorun değil... Ama fotoğrafları kim gönderdi? Kıvanç mı?" Bora'nın cümlesinin bitmesiyle Kıvanç önümde belirdi. "Kim gönderdi acaba Bora'cım?" Bora vücudunu benden ayırıp Kıvanç'a döndü. " Olum sen hala uslanmadın mı? İlla dövmem mi gerekiyor seni? Yabani." Kıvanç gülerek "Simay gelsene planımızı Nefes'ime ve Boraya anlatalım." Hala konuşabilme cesaretini nereden buluyordu bu? "Bak o ağzını kırarım senin bir ay konuşamazsın." Simay yanımıza geldiğinde ilk Borayı süzdü. Eskiden en yakının olan birini şimdi hiç tanımıyormuş gibi olmak... "Bak Bora'cım bir anlaşma yapacağız." Simay'ın cümlesinin bitmesiyle Bora hemen atıldı. "Ne isterseniz." Boraya anlam veremeyerek baktım. "Nefesten ayrılacaksın ve Nefes Kıvançla çıkacak." Simay'ın dediğine gözlerim büyürken Bora "Ne diyorsun sen? Asla!" Simay kahkahalarının arasında " Şaka yapıyorum. Sevgilimi buna vermem zaten." Sevgilim? Kıvanç Sinirle Simay'a döndü. "Ne diyorsun sen?" Simay kafasını iki yana sallayarak "Yalan söylememeliyiz artık." dedi. Bora sinirle "Sizi ve sizin salak ilişki durumunuzu dinlemek istemiyoruz. Para mı istiyorsunuz? Veririm. Bunu ne kadar çabuk bitirirsek o kadar iyi." Bu sırada şok geçiriyordum. kendime geldiğimde Bora'nın saçmaladığını fark ettim. Bunun garantisini veremezlerdi. "Bora hayır! Kendine gel bunun garantisini veremezler." Bora ayılmışa benziyordu. "Haklısın Nefes. Kime söylerseniz söyleyin benim yanımda duran kişiler belli." Kıvanç ve Simay'ın yüzündeki ifadeyi görmeniz lazımdı. Birbirlerine sıçtık bakışı atmışlardı. Bora belki ters tepki yapmıştı belki de gerçekten öyle düşünmüştü ama doğru kararı vermişti.
Kıvançlar kimseye Bora'nın yaptıklarından söz etmedi. Zaten artık söyleseler de fark etmezdi. İnternetin her köşesinden o canice yazılar silinmişti. Ben hep istediğim kişiyi bulmuştum ,Bora ise kendini yaşamadığı hisleri yaşatan bir ilişkide bulmuştu. Hayat hep önümüze kötülükler çıkarırdı önemli olan sabredip her şeyi oluruna bırakmaktı. Eğer susmayıp Bora'nın yaptıklarını herkese yaysaydım ne olacaktı? Galiba bu sorunun cevabını hiç öğrenemeyeceğiz. Unutmayın hayatınız yeni doğmuş bir çocuğa benzer siz ona ne öğretirseniz onu yapar.
Evet kitabımın finaliyle karşınızdayım. Umarım güzel bitirmeyi başarabilmişimdir ve umarım güzel bir kitap olmuştur. Yeni kitabım "KAÇIŞ" bir kaç güne yayımlanacaktır. Okumak için profilime girebilirsiniz. En iyi dileklerimle♥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çiçek Kafe
RomanceHer gün çiçek kafede kitap okuyan Nefes bir gün okuduğu kitabın rafların arasında olmadığını görür oysaki okuduğu kitabı başkaları almasın diye Gözde teyzeye özellikle tembihler. Fakat kitabı alan kişinin kalbinde yavaş yavaş yer edindiğini farkında...