Bölüm 2

1.2K 26 7
                                    

Okula vardığımda bahçeye göz gezdirdim. Kalabalıktı.
Hızlıca laboratuvarların olduğu kampüse doğru ilerlemeye başladım.
Laboratuvardan içeri girdiğim de kimsenin olmadığını fark ettim.
Önleri es geçerek arkaya doğru ilerledim ve masanın üstüne eşyalarımı bıraktım.

"Selam güzellik."

Arkamda duyduğum sesle yerimden sıçradım ve hemen arkamı döndüğümde karşımda asla beklemediğim biri vardı.

Cansu.

Boyu benden 8-10cm daha uzundu.
Kızıl saçları vardı.
Simsiyah giyinmişti üstünde ki tek renkli şey saçlarıydı.

Ona hâlâ bir cevap vermediğimi fark ederek irkildim. Gözlerim gözlerini bulduğunda sertçe yutkundum.
Çok çok güzeldi.
"Selam." diye fısıldadım,sesim o kadar cılız çıkmıştı ki duyup duymadığından bile emin değildim.

"Bir an dilini yuttuğunu düşündüm neyse ki o dilin hâlâ yerinde ve beni günaha teşvik ediyor."

Kaşlarımı çattım ne demek istiyordu?

Umarım arkasından bir kerpeten çıkarıp dilimi koparmazdı.

Onu anlamadığımı fark ettiğinde dudaklarına keyifli bir gülümseme kondurdu.

"Laboratuvar dersin var demek."

Başımı hızlı aşağı yukarı salladım.

Kendimi hipnoz olmuş gibi hissediyordum.

Beni baştan aşağı süzdüğünde "Güzel gözüküyorsun." diye fısıldadı.

"Hıhım" diye bir ses çıktı dudaklarımdan.

Neden burdaydı ki? Bölümlerimiz aynı değildi. Ortak dersimizde yoktu.

Bana doğru bir adım attığında geriye gitmek için bir adım attım. Gözleri keyifle parladı.

Birkaç adım atarak aramızdaki mesafeyi sıfırladığında kendimi arkamdaki tezgaha yasladım.

Boynuma doğru eğildiğinde sıcak nefesini boynumda hissedebiliyordum.

Islak dudaklarını boynuma deydirdiğinde gozlerimi sıkıca kavradım, ağzımdan inilti çıkmaması için alt dudağımı dişliyordum.

Dudakları bu sefer kulağıma yaklaştığında "私はあなたが欲しいです(Japonca Seni İstiyorum demek.) anlamını bilmediğim bir cümle fısıldamıştı. Kendini geri çektiğinde dudaklarımı serbest bıraktım.

Gözlerim arkasına kaydığında kumral bir kızın Cansu'ya baktığını anladım.

Cansu nereye baktığımı anladığında arkasını döndü. Kıza gülümsedi.
Kızda gülümseyerek karşılık verdi.
Sevgilisi miydi?

"Upss sanırım gitsem iyi olucak." Bana bir defa daha baktıktan sonra kızın yanına doğru yürümeye başladı.

İkisi de gözden kayboldukdan sonra sınıfa İrfan'ın girdiğini gördüm. Bana doğru yürümeye başlamıştı.

"Şu kızıl az önce senin yanında mıydı?"

Başımı onaylarcasına aşağı yukarı salladım.

Sırıttı.

"Niye sırıtıyon be gevşek." diye homurdandım.

"Hiç aklıma bişi geldi de kızılın yanında ki kumral tam bir çıtır gibi değil mi? uff."

"Yuh be ağzını kapatta suyu akmasın, çıtır ne ya fırından ekmek mi alıyon?"

"He aliyom sanane."

"Ya senin dersin falan yok mu? gitsene başımdan."

"Var yok sanane."

Gözlerimi devirdim.

İrfan'ın gözleri sınıfın arkasına kaydığında Eren'in bizi izlendiğini gördüm.

"Ne bakıyon lan götveren seni neşterimle gözlerini oyup zeytinyağda kızartıp götveren götüne sokarım."

Dediğinde gözlerim kocaman açıldı.

"Hey hey insanların götünü rahat bırakır mısın? Şu kumrallarla ne halt yediğini bilmesem gay olduğunu düşüneceğim."

"Nur şu kumrallar yok mu tanrıça gibi vallahi bana bir kumral verseler yemek su falan istemem ben kumralla açlığımı gideririm."

"Afiyet olsun paşama."

Sırıtarak sınıftan ayrıldı.

Sınıfa Feray hocanın girdiğini gördüğümde gülümsedim.
Bayılıyorum şu kadına.
Sanırım İrfan şu açlık giderme konusunda haklı.
Bana da bir Feray verseler bende açlığımı sonsuza dek gideririm.

BÖLÜM SONUUUUUUU
AYAYAAYAA

OKUDUĞUNUZ İÇİN VE VOTE VE YORUNLARINIZ İÇİN ÇOK TEŞEKKÜRLER.
SEVILIYORSUNUZ.
MUAAAAH
💗💗





















BalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin