Selam canlar, nasıl gidiyor hayat?
Neyse hadi ikinci bölümden devam...
"Sesimi duyan var mı? Ben buradayım ,karanlıkta. Aydınlıktan kimse yok mu orada?"
Düşhanlar
Sabah mutlulukla uyanıyordum. Kendimi çok iyi hissediyordum. Ta ki gözlerimi açana kadar. Gözlerimi açıp karanlık bu Dünya'yı baktığımda ne olduğuna tam olarak anlam veremedim. Karanlıktı her yer. Görebildiğim her şey karanlıktı.
Siyah rengi seviyor olabilirdim ama bu zifiri karanlık biraz fazla gibiydi. Ayağa kalktım. Ne yorganım, hatta odamdan bir eşya bile burada yoktu. Kısacası burada oda yoktu. Burası Dünya değildi.
Telaşlanmıştım ve Dünya'da korkmadığım kadar korkmuştum. Etrafta hiç bir şey yoktu.
"Asel," dedim. Sesim yankı yapmıyordu. "Asel," diye daha sesli bağırdım. Sesimin yankılanmasını istiyordum.
Nisan ayı değildi. Şaka günü değil. Neydi bugün? Neydi yaşadığım bu an?
"Asel," diye avazım çıktığım kadar bağırdım. Sesimi duymasını istiyordum. Bana gelip sarılmasını istiyordum. Bana aşkım diye bağırmasını istiyordum. Koşup boynuma sarılmasını.
Gitmiyordu sesim hiç bir yere. İlerlemiyordu. Sanki önümde engel vardı.
Mantıklı düşünmeye ihtiyacım vardı. Zekamı kullanıp kendime cevap bulmaya.
"Arel," dedim kendi kendime. "Mantık oğlum. Sen yaparsın. Sen busun. Mantıklı düşün lan. Hadi oğlum." Diyordum kendi kendime.
Ne saçmalıyordum? Ne yaşıyordum ki o an? Ne bulacaktım ki? Bilmediğim bir yerdeyim. Ne ses ne de seda. Sesim yokmuş gibiydi.
Bir şey hissediyordum. O burdaydı. Asel yanımdaydı. Hissediyordum. O yakınlarda bir yerlerdiydi. Hissediyordum. Oda ne olduğunu anlamıyordu.
O nasıl burdaydı? Daha doğru olanı o burada mıydı?
Nasıl anlayacaktım?
Olmuyordu.
Kendimi dövesim geliyordu. Ne yapıyordum?
Allah'ım yardım et. Dedim kendi kendime. Allah'ım yanımdasın biliyorum. Dedim.
Kim korkmazdı ki? Kim endişe etmezdi ki?
Bir saniye bekledim. Etrafa baktım. Sanki hafif bir ışık vardı. Uzaktan geliyordu sanki. Işık nasıl ses gibi uzaktan gelebilirdi ki?
"Profesyoneller," diye bağırdım. "Bu ne?" Yıkıldım. Ne diye ağlıyordum?
Sonra yürümek istedim. Her attığım adımı çok dikkatli atıyordum çünkü neye bastığımı bilmiyordum. Her an düşebilirdim.
Ayaklarım sanki ilerlemek istemiyordu. Kendi kendine duruyordu. Sol ayağımı attığımda her şeyi anladım.; Ben Uzay'daydım. Ben sonu olmayan bir evrendeydim. Tek sorum vardı; Ben buraya nasıl gelmiştim?
Dün gece aklıma geldi. Annem ve babama Asel'i, hayatımın anlamını anlatmıştım ama onlar istemiyorlardı. Sonra yüzüm düşmüştü. Kendime yatağıma atmıştım. Çoraplarımı bile çıkarmadığımı anımsadım. En azından şuan yere yakın ayak basmıyordum. Şuan beni en mutlu eden buydu. Yalın ayak olmamak.
Durup bunları düşündüğüm an durmuştum. Yürümüyordum. Yürüsem elime ne geçicekti ki?
Ben yalnızım, karanlığın tam ortasında.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uzay Savaşçıları
AcciónO diğer takımdaydı, bense bu takımda. Onunla savaşmak zorundaydım. Takımıma puan kazandırmak zorundaydım. Yoksa kaybeden biz olacaktık. O karanlık boşluğa atılanlarda.