1

1.2K 124 117
                                    

"Bekle Collei!" diye seslendi okula doğru koşturan kızına doğru. "Nedir bu acelen?"

Collei durdu ve kendisine yetişmeye çalışan babasına döndü. Enerjik enerjik konuştu. "Acele etmezsem arkadaşlarımı başka arkadaşlar kapacak!" Cyno nefes nefese kızına yetiştiğinde güldü. "Merak etme Collei kimse arkadaşlarını kapmayacak. Şimdi okula sakince girelim, olur mu?"

Collei ikna olmuş bir şekilde başını salladı ve babasının elinden tuttu. İlkokulun renkli binasına girdiler ve Collei'in öğretmeni, aynı zamanda Cyno'nun arkadaşı olan Kaveh'in yanına gittiler. Kaveh onları görünce sevecen bir şekilde el salladı.

"Hoşgeldin Collei! Her gün okula böyle heyecanlı heyecanlı gelmen beni çok mutlu ediyor." Collei cebinden bir paket çıkardı ve Kaveh'e uzattı. "Arkadaşlarımı kapmasınlar diye geliyorum. Ve bak, sana hediye getirdim.

Kaveh Collei'in ona uzattığı paketi aldı ve açtı. İçinden çıkan bir çift Hello Kitty'li tokayı görünce genişçe gülümsedi. "Teşekkürler Collei! Bunlar çok tatlı."

Collei ağzı kulaklarına varıncaya kadar gülümsediğinde Kaveh onun başını okşadı ve Cyno'ya döndü. "Öyleyse kızın bana emanet."

Cyno onu başıyla onayladı ve Collei'e dönüp uslu durması ve kimseyi üzmemesi gerektiği hakkında sıkıca tembihledi ve elini sallaya sallaya binadan ayrıldı. Cyno'nun işi gereği Collei'i okula biraz erken bırakmak zorunda kalıyordu. Bu yüzden Collei'in Kaveh ile takıla takıla sağlam bir ilişkisi olmuştu. Her hafta ona küçük hediyeler getirirdi.

Cyno arabasına bindiğinde derince iç çekti ve kemerini bağlayıp arabayı çalıştırdı. Bir güvenlik şirketinde çalışıyordu. İş yerine doğru sürerken yol üzerindeki kahve dükkanından bir bardak kahve almayı ihmal etmemişti.

Sonunda iş yerine vardığında tempolu bir şekilde kendi ofisine doğru ilerlemeye başladı. İş yerindeki konumu yüzünden çalışanlar ona saygı gösterirdi ve kendisine özel bir ofisi vardı. Çantasını kenara koydu ve sandalyesine oturdu. Çok geçmeden kapıyı çalıp elinde bir çok dosyayla Candace içeri girmişti. Cyno üst üste masalara koyulan dosyalara gergin bir bakış attı.

"Kolay gelsin bakalım Cyno bey!" dedi Candace alaylı alaylı. "Kolaysa başına gelsin Candace." Candace güldü ve odadan çıkmaya yeltendi. Ancak aklına takılan şey onu geri dönmeye zorladı. "Collei'e bu seneki anneler günü için ne diyeceksin?"

Cyno en üstteki dosyayı açmış okurken böyle bir soru duymayı beklemiyordu. Kaşlarını çattı ve Candace'e çevirdi bakışlarını. "Ne demek ne diyeceğim?"

"İlkokuldaki Anneler Günü kutlamaları anaokulundaki gibi basit değil. Emin ol ki herkesin annesi orada olacak ve Collei'e de annesinin nerede olduğunu soracaklar. Anaokulunda hiçbir çocuğun aklı buna ermezdi belki ancak ilkokul farklı. Ayrıca öğrencilerin yanısıra her şeye burnunu sokan veliler de soracaktır."

"Kaveh orada. Bir şey olmaz." Candace kapı pervazına yaslandı ve kollarını bağladı. "Kaveh her şeye yetişemez. Ayrıca kimse sormasa bile Collei sorar. Her şeye hazırlıklı olsan iyi edersin." Cyno elleriyle yüzünü sıvazladı. "Peki ne yapmam gerekiyor?"

"Ya gerçekten sağlam bir cevap bul ya da git bir anne bul. Anneler günü bu çarşamba ona göre." Cyno masadaki ajandasından bugünün tarihine baktığında ağzından bir küfür kaçırdı. "İyi de bugün salı!" Candace başını "evet" anlamında sallayınca Cyno bir kez daha iç çekti. "Tamam, tamam... Bulacağım bir şeyler."

Candace ona kolay gelsin dileklerini sundu ve ofisten ayrıldı. Cyno o gün tüm işlerini yaparken her zamankinden daha dalgındı. Collei'e geçverli bir cevap bulamk zor olacaktı. Çünkü o her şeyi sorgulamayı severdi. Bir şey söylese onun da açıklamasını yapması gerekirdi.

***

İşten çıkmış okulun önünde kızını bekliyordu Cyno. Çok geçmeden yeşil saçlar gözüne batmıştı bile. Collei gülümseyerek kendisine koştuğunda onu sarılarak karşıladı. Daha sonra elinden tutarak  arabaya doğru ilerlemeye başladı.

Collei arabanın arka koltuğuna geçti. Cyno da şoför koltuğunda kendi kemerini bağladı ve eve doğru sürmeye başladı.

Bu esnada Collei ön koltukların arasında kalan boşluktan bir kağıt uzattı Cyno'ya. "Bak baba! Bugün resim dersinde çizdim. Bu ben, bu Layla ve bu da Faruzan." Cyno yalnızca renkli saçlar çizilmiş olan çöp adamlara baktı göz ucuyla. "Çok güzel olmuş. Eve gidince buzdolabına asarız."

Collei'in enerji dolu nidalarıyla süren araba yolculuğu sona ermişti. Cyno ilk önce kendi üstünü değiştirdi. Sonra da Collei'in üzerini değiştirmesine yardım edip Collei'in ona emanet ettiği resmi buzdolabına astı mıknatıslarla. Ardından da dün hazırladığı yemekleri ocağa yerleştirip ısınmasını beklemeye başladı.

Collei de bu sırada salondaki orta sehpada yazı ödevini yapmaya çalışıyordu bağıra çağıra. Cyno onun bağırışlarını duyup salona gitti. Bir koltuğa oturdu. "Ne oldu?" Collei konuştu huysuzca "Kaveh tam 3 sayfa yazı ödevi verdi!"

"Ama yapman gerekiyor. Takıldığın yerlerde yardım edeceğim." Collei mızmızlanarak ödevini yapmaya devam etti. "D harfini ters yazıyorsun Collei." Collei Cyno'ya ters bir bakış attı. "Karışma sen!'

"İyi de yanlış ödev yaparsan öğretmenin kabul etmez." Collei omuzlarını silkti. "Çizgi film izlemek istiyorum." Cyno katı bir ses tonuyla "Ödevi bitirmeden çizgi film izlemek yok Collei!" dedi. Collei bu cümeleden sonra tam anlamıyla cinnet geçirmişti.

Cyno yarım saatlik ödevi iki saatin sonunda yaptırmayı başardığında yorgunca çoktan ısınmış olan yemekleri tabaklara koydu. Birini burnunu çeke çeke çizgi film izleyen Collei'in önüne koydu. Birini de koltuğa oturarak kendi yemeye başladı. Bir yandan da Collei'e verecek cevap arıyordu. Yarın Anneler Günü'ydü ve Collei'e nasıl bir cevap verse bir türlü bilemiyordu.

 Yarın Anneler Günü'ydü ve Collei'e nasıl bir cevap verse bir türlü bilemiyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

hayirli ugurlu olsun yeni fic

searching for a mom | cynonariHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin