Kulüp

74 45 127
                                    

Hadi Bismillah, yeni bölüm. Size bir spoiler bu bölümde her şey başlıyor. Bende heyecan yaptım şu an.

Düşhanlar

Bana gerekeni yaptım ve ne olup olmadığı belli olmayan araca bindim. Heyecanlı mıydım?

Hayır.

Korkuyor muydum?

Pek sanmıyorum.

Bana söyleneni yaptıktan sonra zaten bir şey olmayacaktı. Bunu biliyordum en azından. Buna güveniyordum.

Bekliyordum. Bekliyordum bir insan yüzü görmek. Sadece siyah renk görmüştüm bu ana kadar. Şu ne renk olduğu bilinmeyen aracı görene kadar. Hem rengi farklıydı, hem de şekli. Her şeyiyle. Sürücüsü yoktu en basitinden. Nasıl ilerlediğine bile anlam veremiyordum.

Ön koltukta sadece Asel'i düşündüm bir zaman sonra. Onun yanımda olmasını istiyordum. Koynumda olsun istiyordum. Yine eski günleri anlatıp, gülelim istiyordum.

Asel'i görünce koşup ona sarılacaktım. Ondan gülmesini istiyordum. Gözlerinden yaş gelse de, keşke bende yanaklarından silsem onun göz yaşlarını.

Silebilecek miydim?

Pek sanmıyorum.

Ben böyle düşünüp dururken, sonunda artık araç inişe geçti. Hafiften ayağa kalktım, sonra geri oturdum. Sonunda insan olacaktı karşımda. Sonunda bir insanın renkli gözüne bakacaktım.

Araç durdu. Merdiven açılmaya başladı. Açılması çok uzun sürüyordu. Bana o an iki saatmiş gibi geliyordu. Merdivenlerin basamakları gri renkti. Bu araçta bunu çözebilmiştim. Ayrıca basamaklar yan yanaydı. Merdiven yatay açılıyordu. Basamaklar çok sıktı. İkişer, üçer binmiştim binerken. Şimdi de aynı inecektim.

İndiğimde herkes benim gibi gelmişti. Gözlerim Asel'i aradı. Hangi araçta olduğunu kalbim çarpa çarpa aradım.

Buldum. Tam karşı araçta korka korka iniyordu. Gözleri en az benim normal gözlerim kadar büyümüştü.

Koştum, elimden geldiğince koştum. Biliyordum; herkes bizi izliyordu o an.

"Arel," diye öyle bir çığlık attı ki ben bile korktum o an. O da bana doğru koşmaya başladı.

Tam sarılırken bir adam, bağırınca olduğumuz yerde kaldık. Az önce konuşan adamdan farklı biri olması gerekiyordu çünkü sesi değişikti.

"Siz ne yapıyorsunuz?" Diye bağırdı yine. "Takımlarınızdan puan silmek zorunda kalacağım." Durdu. Arkasından gelen adama baktı. Elinde bulunan ıslığı çaldı. "Geçin araçlarınızın yanına." Dedi ve ellerini arkaya aldı.

Yanına gelen adam az önce bize seslenen adam olması gerekiyordu. Sesinden anlamıştık.

"Merhaba dostum," dedi bize bağıran adam. "Yeni yıl geldi. Hangi takımı seçeceksin?"

"Bu yıl Zilhanlar olsun. Zaten geçen sene Düşhanlar takımını almıştım." Dedi adam. O kadar nazik konuşuyordu ki, içimi biraz olsun rahatlatıyordu.

"Sen bilirsin kardeş." Dedi bize bağıran adam. O nazik konuşan adamla nazik konuşuyordu. Ama asla nazik konuşan adam kadar nazik konuşamazdı. Sesi kabaydı bir kere. Duruşu sertti.

Gözlerini Türk Kahvesine benzettim. Kahverengi rengindeydi. Saçlarının ortası keldi bu kaba konuşan adamın. Kaşları kalın ve çatıktı. Gözlerinin çekik olması, onun sinsi bakışlarını tetikliyordu . Uzak Doğu insanlarına benzettim onu. Elmacık kemikleri fazlasıyla belli oluyordu. Kulakları kepçe kulaktı. Zaten yeterince korkuyorduk. Bu korkunç adam bizi daha da korkutuyordu.

Uzay Savaşçıları Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin