eugine tek kişilik yatağında kan ter içinde uyandı. gözü saate kaydığında söylenerek elini hemen yanındaki doğalgaz borusuna dokundurdu. işe yaramaz kocasının kombiyi sonuna kadar açtığına yemin edebilirdi.
"lanet olsun sana tommy..."
kalktığı yere yeniden uzanıp tavandaki çatlağı izlemeye başladı. bu kış gününde yağmur ya da kar yağmadığı için tuhaf hissetse de gece boyunca tavandan yüzüne sürekli su damlamadığı için tanrıya minnettardı.
tavandaki çatlağın yolu duvara kadar ulaşıyor kapının üst pervazında sonlanıyordu. eugine bu çatlağı bir kırbaca benzetiyordu. saçma olduğu aşikardı ama tıpkı bir kırbaç gibi genişçe başlayıp incecik sonlanıyordu. aslında çatlak bir akarsuyu da andırıyordu. ama eugine'ne göre - kırbaç ya da akarsu hiç fark etmez- tavanında bir çatlakla bakışmak sinir bozucuydu.
saat 05:37'yi gösterirken eugine kocasına bir kez daha lanet etti. bugün okulda girmesi gereken dersler vardı ve uykusunu alamazsa bu onu sersemletirdi. seksi okul müdürünün gözü üzerindeyken eugine'nin uyuklaması hiç iyi olmazdı.
okul müdürü daniel'i düşünmek eugine'ni azdırmıştı. elini pijamasından içeri sokarak mastürbasyon girişiminde bulunmuş fakat tavandaki kırbaç görünümlü çatlak tüm isteğini söndürmüştü.
üzerindeki örtüyü kaldırıp yataktan çıktı. evin ortak banyosuna gitmek için kapıdan çıkacağı sırada ayağı günler önce tommy'e tamir etmesini söylediği kırık parkeye takıldı. düşeyazarken kapının kulpuna tutunmuş öfkeden kıpkırmızı olmuş suratıyla kendini apar topar banyoya atmıştı.
evlendiği için daha önce de olduğu gibi bir kez daha pişman olurken duşa girdi. sıcak ve soğuk su ayarını bir türlü yapamayan eugine en sonunda pes ederek soğuk suyla yıkanmıştı. bugün her şey ters gidiyordu. düze çıkacak mıydı, merak ediyordu.
üzerini giyinirken mutfaktan gelen seslerle ahmak kocasının uyandığını anlamıştı. odadan çıkmadan önce giydiği dar ve kısa eteği biraz daha kısaltmış gömleğinin bir düğmesini daha açmıştı. kim bilir? belki okul müdürünü nihayet ayartır işe yaramaz tommy'e tekmeyi basardı.
kahvaltı etmeye başladığında kocası ortalarda görünmüyordu. yine odasına kapanıp kitap okumaya başladığını düşünerek umursamaz bir şekilde yemeğini yemeye devam etti.
evden çıkarken eskimiş trençkotuna acıyan gözlerle baktı. bu ay yenisini almayı planlıyordu ama yüksek gelen faturalar yüzünden yine rafa kalkmıştı bu isteği. ayrıca bütün gün evde oturmakla yetinen tommy de hiç yardımcı olmuyordu eugine'e.
matematik öğretmenliği yaptığı okul evine 3 sokak mesafede olduğundan yürümeyi tercih ederdi eugine. her gün evinin elli metre ötesindeki marketten bir paket touch blue alır, paketten çıkardığı bir dalı tüttürürken yaklaşık on metre sonra karşısına çıkan dilenci adamın eline elli cent tutuşturur, okula yaklaşırken sürekli sohbet ettiği sokak çocuklarının yaralarına renkli yarabantları yapıştırarak toplu taşıma kullansa hepi topu 3 dolar kaybedeceği bu yolu yaklaşık on beş dolara mal ederdi.
tommy yaptığı bu harcamaları gereksiz bulurken eugine tommy'e hem kendini hem de bir kaç insanı mutlu edebildiği yolun bu olduğunu, kendisinin yaptığı kitap harcamalarının da buna örnek teşkil ettiğini ve bu harcamaların da kendi cebinden çıktığını söyleyerek sustururdu onu.
eugine'e göre tommy bencil biriydi. bunu kocasını sevmediği için ya da onun işe yaramaz biri olduğunu düşündüğü için söylemiyordu. tommy'nin karakteri buydu. her sabah uyanır, sanki yapacağı tek önemli iş buymuş gibi rus edebiyatından yaklaşık yüz sayfa - eugine günün birinde merak ettiği için ayracının iki günde ne kadar yer değiştiğine bakmıştı- okur, ardından bir fincan filtre kahve içer ve güne başlardı. kahvaltı hazırlamak için mutfağa geçerken işe gitmek için uyanması gereken bir karısı olduğunu kesinlikle akıl etmeyerek eugine'nin odasını trans geçerdi. kahvaltısını ettikten sonra sofrayı toplamayarak eugine'in kahvaltı etmesine müsaade etme nezaketinde bulunmayı es geçmez, bunu da her seferinde dile getirirdi. eugine işe gitmek için evden çıktığında evi dip bucak temizleyip -elbette eugine'in odasına dokunmayacaktı- ailesinden miras gayrimenkulden elde ettiği kira geliriyle erzak alışverişi yapardı. parasını sadece erzak için kullandığından geri kalan giderlerin eugine'e ait olduğunu düşünerek gerisini kafasına takmazdı.