30. Bölüm

1.1K 52 6
                                    

Medya:Savaş





Oğuz ile buluşacağımız parka otobüs ile gidecektim ve otobüsün gelmesine son 4 dakika kalmıştı.

Gömleğimi de üstüme geçirip son gaz koşmaya başladım. Bunu başarabilirdim! Ben Esra'yım! Ne alaka bilmiyorum ama söylemek istedim!

Esra'nın giydiği kıyafet;

Otobüse tam giderken yetiştim ve bağırmaya başladım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Otobüse tam giderken yetiştim ve bağırmaya başladım.

"Otobüsçü şoför amca! Al beni de! Valla melek gibi kızım, hiç zararım yoktur. Dursana ya!"

Ve otobüsün kapısı tekrardan açıldı ve ben otobüse bindim. Nefes nefese bir şekilde teşekkür edip kartımı bastım.

"Daaat!"

Karttaki para yetmedi. Ben yemedim mi şimdi mandalinayı? Çabucak etrafıma bakındım ve otobüsçü şoför amcaya bir bakış attım. O sırada arkamdan birisi çıkıp kendi kartını basmasıyla minettar bakışlarla arkama döndüm. Bir de ne göreyim! Bu bana ortaokulda platonik olan çocuk değil mi? Valla da o. Lan bu çok yakışıklı bir şey olmuş. Onu reddettiğim günlere yanmayayım da ne yapayım ben!

Hüğğğ bana yazık değil miiğğ??!!

Şaka tabikisi bunun için ağlamayacağım. Suratımı normal haline getirip tanımamış gibi teşekkür edip önüme döndüm.

"Kimleri görüyorum?" deyip kısa bir güldü. Ona bakmak yerine duymamış gibi yaptım.

"Tanınmayacak kadar değiştiğimi düşünmüyorum ya." derken elindeki telefonu kaldırıp kendine baktığını gördüm. Sonra telefonu indirip omzumu dürttü.

"Esra? Tanımadın mı yoksa?" derken hâlâ gülüyordu.

"Savaş, sen misin? Çok değişmişsin." dedim hafif gülümseyerek.

"Onu bilmem ama sen daha bir güzelleşmişsin."

"Teşekkür ederim. Sende hâlâ flörtözsün."

"Endişelenmene gerek yok zaten sevgilim var. Hatta sınavdan sonra evleneceğiz." demesiyle gözlerimi pörtlettim.

"Sınavdan sonra mı? Daha erken değil mi?"

"Aşık olunca anlarsın." Bu daha ortaokulda bana aşık olduğunu söylemiyor muydu ya.

"Neyse ben ineceğim sonra görüşürüz belki."

"Belki..." dedim o indikten sonra ve şaşkınlığımla baş başa kaldım. Bana da seninle evleneceğim diyordu ama ben onu reddedip duruyordum.

Pü bana.

Yaşadığım olayı neyseleyip otobüsten indim ve parka yürümeye başladım. Hem Oğuz ondan daha yakışıklı. Ne alaka bilmiyorum ama bu gerçek.

Parka geldiğimde şaşı gibi etrafa bakındım ve yüzümün önünde sallanan eli fark edip tutup ters çevirdim. Acı içinde inleyen Oğuz'u görünce utançtan yanaklarım kırmızı elma oldu yemin ediyorum. Ben ne biçim bir geri zekalıyım ya?

"Ay çok özür dilerim ben." dedim tatlışlı bir şekilde. O da tatlışlı bir şekilde gülüp önemli değil dedi. Ay benim ponçik tatlışlı oğluşum!

"Gördüğüm kadarıyla öğrenmeye hazırsın." demesiyle ciddileşip asker selamı verdim.

"Evet komutanım!"

Kahkaha attı ve kaykayını önüme koydu.

"Bu sefer birlikte deneyelim." diyerek tek ayağını kaykayın üstüne koydu. Ben de aynı şekilde yapıp önünde durdum. Bir anda arkamdan sarılmasıyla kalbim durdu sandım. Pardon yanlış söylemişim çok hızlı atıyormuş sadece.

Bütün gün belimdeki Oğuz'un kollarıyla kaykay sürdüm. Şaka bu arada ben düşüp durdum çocuğun üstüne sonra romantik bakışmalar yaşadık falan. Tam benlik işler yanisi.

"Öğrendim bence." dememle koca bir kahkaha patlattı.

"Ne gülüyorsun ya?"

"Öğrendin, öğrendin ama sadece yere düşerken yüzünü korumayı." deyip tekrar gülmeye başladı.

Durum o kadar da vahim değildir ya. Yani öyledir diye tahmin ediyorum.

Yazık kafana.

Kes be! Allah Allah. Düşe düşe öğreneceğim tabii ki. Doğrusu bu.

"Hadi gel seni eve bırakayım. Ve üzülme zamanla öğrenirsin."

Ben de güldüm ve onunla otobüse yürümeye başladık.

Ay aşk adamım yaa

Insta: bytr_reminee 
Pin: holldme4everr 
Sc: it-couldbe

GRUBA HOŞ GELDİNİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin