11

535 47 9
                                    

Ağlıyordum. Kaç saattir ağladığımı bile bilmiyordum fakat ağlıyordum. Niye ağlıyordum? Lalisa'nın bana umut verip başka biriyle yakınlaşmasına mı? Yoksa benimle birlikte şarkıya eşlik ederken gecenin sonunda dudaklarının başka biriyle buluşmasına mı? Gerçi her iki seçenekte de sonuç lalisa'nın başka biriyle olmasına çıkıyordu öyle değil mi?

Dün gece Jimin beni eve getirdiğinde hiç bir şey sormasına izin vermeden odama gelmiştim. Ben odada ağlarken jisoo ortalığı ayağa kaldırmış Jimin ise onu sakinleştirmeye çalışırken sinirlenip evi terk etmişti.

Sabah olduğunda ise kahvaltıya inmemiş, odamdan çıkmamıştım. Saatlerdir yaptığım tek şey son ses müzik dinlemekti çünkü düşünmek istemiyordum. Ne lalisa'yı ne de kendi duygularımı. Hiç bir şeyi düşünmemeliydim.

"Gelebilir miyim?" Kapının dışında duyduğum ses jisoo'ya aitti.

"Gel." Odanın kapısı aralandığında jisoo kısa bir süre odaya göz gezdirmiş daha sonra içeriye girmişti.

"Nasılsın?" Kapı eşiğine yaslanmış kollarını bağlamıştı. Ellerimi havaya kaldırdım.

"Gördüğün gibi," Dedim.

"Nasıl gözüküyorum?" Gülümseyip yatağın ucuna oturdu.

"Huysuz bir bebek gibi." Yüzüme buruk bir gülümseme takınıp dolan gözlerimi yumdum. Jisoo yanıma yaklaşıp ellerini saçlarıma çıkardı.

"Olanları senin ağzından duyabilir miyim chae? Dün oraya giderken çok heyecanlı gözüküyordun fakat geldiğinde bir enkazdan farkın yoktu." Jisoo haklıydı, lalisa manobal beni bir gecede enkaza çevirmişti.

"Lalisa beni organize ettiği partiye çağırdı. Çok heyecanlıydım jisoo. Umudum vardı" gözlerimi silip saçlarımı gözümün önünden çektim.

"Oraya gittiğimde bana o kadar yakın davrandı ki onun da bana karşı duyguları olduğunu düşündüm." Jisoo elimi destek olmak istercesine sıktı.

"Daha sonra benden şarkı söylememi istedi. İstemeyerek de olsa çıktım sahneye. Ona karşı hislerimi anlatan bir şarkı söyledim. Ben ona o anlamlı sözleri söylerken o da bana eşlik ediyordu. Gülümsüyordu jisoo. O kadar güzel gülüyordu ki her şeyimi o an önüne sermek istedim. " Daha sıkı tuttu elimi.

"Sahneden indiğimde ona açılmaya karar verdim. Her yerde aradım onu ama bulamadım. En son havuz tarafına gittim. Keşke gitmeseydim, jisoo. O başka bir kadını öpüyordu. Bakmalara doyamadığım dudakları başkasının dudakları üzerindeydi." Gözümden düşen yaşı silip gülümsedim.

"Sonrasını biliyorsun zaten. Benim her şeyi yanlış anlamam ve aptal umutlarım." Jisoo kollarını boynuma dolayıp sırtımı sıvazladı.

"Umutların aptalca değil chaeyoung. Senin yerinde ben olmuş olsaydım inan ben de umutlanırdım. Tüm hata lalisa'nın." Sinirle soluyup ayağa kalktı.

"Sana kendini kaptırmaman gerektiğini söylemiştim. O kızın güvenilir durmadığını söylemiştim!" Jisoo odada volta atarken yaptığım tek şey haklı olduğu konuda bana verdiği nasihatleri dinlemekti.

"Gerçi sen beni ne zaman dinledin ki chae?"

"Özür dilerim jisoo tamam mı? Mutlu musun? Haklısın. Sen yine haklısın. Lanet olsun keşke seni dinleseydim ama dinlemedim. Yine yetersiz kaldım jisoo. Lalisa'ya karşı, sana karşı. Neden her olayın sonunda kandırılan ben oluyorum bana söyler misin?" Bu sefer ikimizin de gözünden yaşlar akıyordu.

"Yetersiz değilsin chaeyoung, hiçbir zaman olmadın. Sen sadece kendini yetersiz olduğuna inandırdın çünkü böylesi daha kolaydı. Yıllardır yaptığın tek şey bu." Gülümseyip gözümden düşen gözyaşını son bir kez sildim. Jisoo ağzını araladı fakat hiçbir şey söylemeden geri kapattı.

"Biraz hava alacağım." Yataktan kalkıp kendimi hızla evden dışarı attım. Nefes alamıyordum. Her şey üstüme üstüme geliyordu. Kapının önünde duran arabaya atlayıp rastgele sürmeye başladım. Nereye gittiğimi bilmiyordum fakat gidiyordum. İstediğim tek şey biraz nefes alabilmekti.

Lalisa'yla geldiğimiz uçurumun kenarına park ettim arabamı. Başımı koltuğa yaslayıp gözlerimi kapattım.

Lalisa beni hiç bir zaman sevmeyecekti, değil mi?

Arabadan inip uzun zamandır ağzıma sürmediğim sigara paketini montumun cebinden çıkardım.

Paketten çıkardığım dalı ağzıma götürüp uzun bir süre düşündüm. Bir daha başlarsam bırakabilir miydim? Sonuç ne olursa olsun önemli değildi. Genelde bana yarardan çok zararı olan alışkanlıkları tercih ediyordum. Lalisa'yı sevmek gibi, sigaraya tekrardan başlamak gibi... Diğer cebimden de çakmağı çıkartıp sigarayı yaktım. İçime derin bir nefes çekip fazla dumanı yavaşça dışarıya üfledim.

Uzun zamandır içmediğim için sigara dumanı boğulmama sebep olmuştu fakat umursamadan bir kaç kez öksürmeme rağmen zehirli, kara dumanı içime çekmeye devam ettim.

Çektiğim her nefeste daha da az düşünüyor, içimin her geçen saniye daha da karardığını hissediyordum. Zihnim, elimdeki sigara dumanı kadar kararmaya ve beni boğmaya başlıyordu. Kötü düşünceler ve yetersizlik hissi peşimi bırakmıyordu. Daha fazla düşünmek istemediğim için başımı iki yana sallayıp biten sigarayı yere attım ve ayağımla ezip tekrar arabaya bindim.

Eve gidip jisoo'dan özür dilemem ve bu konuyu kapatmam gerekiyordu.

-

Eve geldiğimde kimseden ses çıkmıyordu. Namjoon hâlâ gelmemiş, jimin'den ise ses çıkmıyordu.

Acaba eve ne zaman gelecekti?

Mutfaktan sesler gelince sesli bir nefes verip mutfağa doğru ilerledim.

"Unnie?" Jisoo buzdolabının kapağını kapatıp bakışlarını bana çevirdi.

"Efendim?"

"Biraz konuşabilir miyiz?" Başını salladığında karşısındaki sandalyeye oturdum.

"Sen haklısın jisoo, başından beri. Lalisa'ya kendimi kaptırmamam gerektiğini söylediğinde, bana kolay gelen şeyleri yaptığımı söylediğinde. Hepsinde haklıydın." Ellerini ellerimin arasına aldım.

"Özür dilerim. Seni dinlemem gerekirdi." Jisoo ellerini çekip yanaklarıma yerleştirdi.

"Bebeğim anlamak istemediğin şey ne biliyor musun?" Başımı iki yana salladım.

"Ben haklı olmak istemiyorum. Ben sadece senin mutlu olmanı istiyorum." Gözlerim yine dolmuştu. Kollarımı Jisoo'nun boynuna dolayıp sıkıca sarıldım. Onlara sahip olduğum için çok şanslıydım.

"Teşekkür ederim. Benim için her zaman burada olduğun için." Jisoo gülümseyip benden ayrıldı.

"Huysuz ve sulu göz bir bebeksin chaeyoung." Gülümseyip ayağa kalktım. Odama gidip biraz dinlenmek istiyordum.

-

Sabah erkenden kalkıp stüdyoya gittim. Jisoo'ya söz verdiğim gibi albüm için şarkıları kaydetmeliydim.

"Chaeyoung girebilir miyim?" Cam duvarın arkasında duran jisoo'ya gelmesi için işaret verdim. Kulaklıklarımı çıkartıp mikrofonu kenara koyduktan sonra kayıt odasında çıktım.

"Bir sorun mu var?"

"Hayır ama Jimin yanında jeon jungkook ile birlikte seninle konuşmaya gelmiş?" Kaşlarımı çattım.

"Jeon jungkook ne alaka?"

"Bilmiyorum." Jisoo kapıyı açıp Jimin ve jungkook'u içeriye aldı.

"Hoşgeldiniz." Jimin jisoo'ya bakmadan doğrudan bana yöneldiğinde jisoo'ya halledeceğimi anlatmaya çalışan bir kaç kaş göz işareti yapıp jungkook'un elini sıktım.

"Konu neydi?"

"Lalisa manobal."



Yavaş yavaş işler karışıyor gibi ne dersiniz??

novaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin