Asya'dan
Tertemiz bir koku vardı. Ağrıyan omuzlarımı ve göz kapaklarımı hafifletecek kadar temiz.
Üniversite kampüsünün ağaçları arasında yağmur eşliğinde tek arkadaşım olan Damla'yı bekliyordum. Az sonra renkli tarza sahip bir düzine İngiliz edebiyatı öğrencisi arasında göründü. Bakır rengi uzun saçları geriye doğru geniş dalgalarla Lana Del Rey klibinden fırlamış gibiydi. Beni fark ettiğinde kalın parlak dudakları sevinçle kıvrıldı , aynı anda çekik gözleri düz bir çizgi halini aldı. Krem rengi badisi ve kahverengi İspanyol paça pantolonuyla her zamanki soft tarzına bürünmüştü.
Yağmur altında hızlandı ve koşar adım bana doğru gelmeye başladı. Bu hali oldukça şirindi. Bana oranla kısa boylu ve minyon birisiydi. Gülen yüzü bana yaklaştıkça solmaya başladı ve yanıma vardığında endişeyle , "Asya... Hey ne oldu ?" diye endişeyle sordu. Ona cevap vermek için boğazımda ki yumrunun geçmesini bekledim ama geçmedi zira çok büyük bir hayal kırıklığı içindeydim.
"Dayanamıyorum, olmuyor Damla. Artık daha fazla ders çalışmak istemiyorum. Devam edemeyeceğim Damla."
Gözlerimin can yakıcı şekilde sızlamaya başladığını hissediyordum. Zoraki yutkunup buz tutan parmaklarımı alnıma koyup ovuşturdum.
"Ne oldu Asya korkuyorum söyler misin ?"
"Eve gitmek istiyorum."
Eve giderken olan biten her şeyi büyük bir hararetle ona anlattım.
•
Ve evdeydim -mide bulantısı , baş ağrısı ve birkaç kez bayılacak gibi olduktan sonra-. Artık göz yaşlarımı istediğim gibi mutfak masasında dökebiliyordum. Damla çaresizce kızarmış yüzüme bakıyordu. Annemse arkası dönük şekilde bir yandan tezgahta yemek yapıyor diğer yandan bana teselli veriyordu.
Verdikleri tesellileri bir kenara itip , "anlamıyorsunuz , herşey çok üst üste geldi. Nefes almak bile acı verici." Dedim. Hıçkırıklarım eşliğinde ağlamaya devam ederken annem dönüp şefkatle -bu ağlama krizleriyle çok defa karşılaşmıştı. En azından Damla kadar çaresiz değildi.- Islak ellerini yüzüme koyup yakıcı göz yaşlarımı sildi.
"Hadi anneciğim ağlama lütfen. Ben biliyorum benim kızım başaracak. Asya lütfen annem , ağlama bak ben çok üzülüyorum. Bak babanda gelecek sil göz yaşlarını baban üzülmesin."
Kendimi dizginledikten sonra derin nefesler alarak kendime gelmeye çalıştım. Sonra da eve gitmek için ayaklanan Damla'yı uğurlayıp duşa girdim.
Duşta ağlanacaklar listemi birkaç defa başa sarıp dinledikten sonra duştan çıktım. Hem fiziksel olarak hemde ruhsal olarak hafiflemiştim. Gülmek istemiyordum ama ağlayacak kadar birikmişliğimde yoktu. Dağılmış odama daha doğrusu odamıza -erkek kardeşimle koğuş arkadaşıyım- girdiğimde. Ergenliğinin zirvesinde ki kardeşimi bilgisayarın başından zoraki kaldırıp odadan çıkardım. Odanın kapısını kapatır kapatmaz üstümü giymeye başladım.
•
Üstümü giyinmiş yemek masasında babamın karşısında oturmuştum.
"Asya ?"
"Efendim babuşum." Bu benim ona hitap şeklimdi.
"Neyin var kızım ?"
"Kitap işi iptal oldu. Bir klinikte staja başlayacağım. Zaten ehliyet sınavım, dil derslerim ve normal derslerim var. Klinikte staja da başlayınca..."
"Ne kadar sürecek peki ?"
"En az yirmi gün. Ama daha uzun yapacağım. Ne kadar çok deneyim sahibi olursam o kadar iyi." Derin bir nefes verip devam ettim , "Bir yazar olarak ilk kitabımı çıkarmayı ne kadar çok istesemde benim mesleğim veteriner hekimliği olacak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kasım Aşkına
RandomKasım Aşkına dedi ve kadehini kaldırdı. Kasım Aşkına dedi parıldayan gözlerinde evrenleri barındırırken.