Annemi üniversiteyi kazandığım yıl benimle okulumu okuyacağım şehre gelmesi için ikna etmem kolay olmamıştı. Hem kendi çocukluğunu geçirdiği hem de beni büyüttüğü yerden ayrılmak ona oldukça zor geldi. Bu düşünceye ısınma sürecinde ben de çırpınıp durdum, kendim ve ailem için para kazandım. Çalıştım, çabaladım ve kendi emeklerimle istediğim yere geldim.
Taehyung'la hayalimizdi bu. Çalışıp kendi paramızı kazanacak, kendi evimize çıkıp üniversiteyi aynı şehirde okuyacaktık. Lise dönemimizde hayallerimizden bahsetmediğimiz bir an bile olmamıştı. Taehyung hayatımın her yerine dahil olmuştu.
Ailelerimiz biz doğmadan önce bile arkadaşmış, ikimizin iyi anlaşması için ellerinden geleni yapmışlar. Buna çok da gerek kalmamıştı tabii, Taehyung benim bir anda en yakınım olmuştu. Her anımızı birlikte geçirmeye başladık. Babalarımız bizi bazen ortak oldukları şirkete götürür, bir gün siz de buralara geleceksiniz konuşması yaparlardı. Onları geçiştirirdik. İkimizin de parada pulda gözü yoktu.
Tabii ben öyle sanardım.
Lisenin ikinci yılının sonlarıydı. Babam bir gün eve eli ayağı birbirine dolanmış bir şekilde girdi. Annem onu o hâlde gördüğü an iri gözleri yaşlarla doldu. Sanki neler olduğunu biliyordu. Beni apar topar odama yolladılar. Kapımı kapattığıma inandıklarına emin olacak kadar bir süre odamda bekledim fakat ben her zaman meraklı bir çocuk olmuştum. Büyüklerin meselesi diye adlandırılıp bana duyurulmadan rafa kaldırılan şeylerden her zaman nefret ederdim.
Odamdan sessizce çıktım, iki katlı evimizin ikinci katındaydı odam. Merdivenlerin yanına gittim, parmak uçlarımda yürüyordum. Annem ve babamın sesi kısık da olsa bana ulaştığında nefesimi tutarak en üstteki merdivene çöktüm ve dinlemeye başladım. Babam telaşlı bir sesle hiçbir şey yapmadığını, suçlu olmadığını söylüyordu.
"Yanlış gördüm sandım, bunu yapmış olmalarına ihtimal bile vermedim!" diyordu hiddetli ama panik dolu bir sesle.
Annem telaşlı ama tatlı bir sesle babama sakin olmasını, her şeyin yoluna gireceğini söyleyip duruyordu. Onu sakinleştirmeye çalıştığının farkındaydım fakat bu hiç de işe yarıyormuş gibi görünmüyordu. Babam delirmiş gibiydi. Ayak seslerinden anladığım kadarıyla salonda bir o yana bir bu yana yürüyüp duruyor, kendi kendine konuşmaya devam ediyordu.
Babam çocukluğumdan beri gözümde dünyadaki en güçlü insandı. Onu bu hâlde görmek beni mahvetmişti, bir yandan aşağı inip ona sarılmak istiyordum, bir yandan da bu halini gördükten sonra bana eskisi gibi bakmayacağını düşünüp çekiniyordum. Beni odaya göndermelerinin bir sebebi vardı. Bu haldeyken onları görmemi istemiyorlardı. Ben de onlara istediklerini verdim. İkisinin sesi yavaş yavaş kaybolmaya başladığında onları duyduğumu belli etmeden odama geri döndüm. Bütün gece gözüme bir dakika bile uyku girmedi. Korkudan gözlerimi bile kırpamadım. Ne olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu fakat babamı o halde gördükten sonra kötü şeyler olacağını tahmin etmek çok da zor değildi.
Sabaha karşı yorgunluktan uyuyakaldım. Fakat uyanışım genelde her sabah olduğu gibi annemin tatlı sesi ile değil bağrışma sesleriyle oldu. Gözlerimi daha doğru düzgün açamadın yataktan fırladım ve aşağıya koştum. Taehyung'un babası Bay Kim, babamın karşısına geçmiş, ona inanamayan gözlerle bakıyordu.
Ben sana güvenmiştim, diyordu hararetle. Belki geldiğimi görmüşlerdi belki de birbirleri dışında hiçbir şeyin farkında değillerdi fakat babam onun karşısında başını eğmiş bir şekilde söylediklerini kabul etmekten başka hiçbir şey yapmadığında konuşmaya cesaret edemedim ve bu kez beni görmelerinden endişe etmeyerek olduğum yere çöktüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bad romance
أدب الهواةyazan: ggukfortae prompt sahibi: absimisa Işıklar sönüyor, Şu an biz kayıp ve bulunamıyoruz. Ben sadece senin yanında olmayı istiyorum. friends to enemies to lovers