1

188 25 28
                                    

Yağmur damlalarının cama çarpma sesi kulağıma güzel bir melodi gibi yayılırken oturduğum ön koltuğun camını açtım. İçeriye dolan serin toprak kokusunu içime çektiğimde dudaklarımda küçük bir gülümseme yer edinmişti. Yağmurlu havada yolculuk yapmayı hep sevmiştim ama şimdi sevgilimle yaptığımız yolculuk çok daha güzel hissettiriyordu. Bir haftalığına onunla yalnız, şehrin sesinden uzakta olacağımız düşüncesi bile beni rahatlatıyordu.

İkimizde ruhsal olarak çok yorulmuştuk. Çalıştığımız hastanede yoğun ve gergin iş rutini ikimizide fazlasıyla yormuştu. Bu yüzden sevgilim tatil fikrini söylediğinde hemen kabul etmiştim. Buna gerçekten ihtiyacımız vardı. Gideceğimiz evin ormanlık alanda olması benim fikrimdi ama evi sevgilim bulmuş ve geriye kalan her şeyi o halletmişti.

Bacağımın iç kısmına dokunan elle bakışlarımı gittiğimiz ormanlık yoldan ayırdım. Hyunjin tek eliyle arabayı kullanırken diğer eliyle giydiğim mini şortun açıkta bıraktığı bacağımı okşuyordu.

"Bebeğim, kapatıyorum camı." dediğinde bakışlarını yoldan ayırmadan cam kapama düğmesine bastı ve ardından eli tekrar bacağımdaki yerini aldı.

"Ama daha yeni açmıştım."

"Üzerin yeterince ince zaten, üşütürsün."

Haklıydı, yaz aylarında olmamıza rağmen hava soğuktu ve dışarıda yağmur yağıyordu. Bu sabah şehirdeki evimizden çıktığımızdaki havayla hiç alakası yoktu şu anki havanın.

Bakışlarımı yola çevirdiğimde karşıda benzin istasyonu olduğunu farketmiştim. Bu son bir saattir insanların yaşam yerlerinden uzaklaştığımız için karşımıza çıkan ilk benzin istasyonu olmalıydı. Hyunjin arabayı park ettikten sonra bakışlarını bana çevirdi.

"Arabada bekle beni." Kafamı salladığımda bacağımdaki elini çekip dışarı çıkmış ve kapıyı kapatmıştı.

Hyunjin arabaya benzin doldururken gözlerimi bir an bile ayırmadan dikiz aynasından onu izliyordum. Benzinin dolmasını beklerken telefonunu çıkarmıştı. Bende o sırada telefonuma gelen bildirim sesiyle bakışlarımı ondan ayırdım. Jeongin bir mesaj göndermişti.

-Jeongin: "Felix, eve vardınız mı?"

-"Hayır henüz değil. Hastanede her şey yolunda mı?"

-Jeongin: "Evet, Seungmin bana yardım ediyor, hallediyoruz sen merak etme. Tatilin keyfini çıkar tamam mı?"

-"Teşekkür ederim."

Yüzüme yerleşen hafif gülümsemeyle bakışlarımı telefondan ayırıp dikiz aynasına çevirdim. Orada Hyunjin'i görmeyi bekliyordum ama yoktu. Etrafa göz gezdirdiğimde de onu göremedim. Bir kaç dakika içerisinde hiçbir şey söylemeden nereye kaybolmuştu?

Arabanın kapısını açıp dışarıya çıktığımda soğuk rüzgar tüm bedenimi titretmişti. Üzerimdeki, bana bol gelen beyaz hırkamın önünü kapatıp kollarımı önümde birleştirdim. İstasyonun içerisine baktığımda orada bir kapı olduğunu farketmiştim. Hyunjin içeriye girmiş olabilir miydi? Sonuçta saatlerdir yoldaydık ve lavaboya gitme ihtiyacı duyabilirdi. Sırtımı arabaya yaslayıp beklemeye başladığım sırada etrafa göz gezdiriyordum.

Geldigimiz yolun etrafı tamamen ağaçlarla kaplıydı, yol adeta ormanın içinden geçiyordu. Yolun kenarları sıkı ağaçlarla kaplıydı ve etrafta tek bir insan bile yoktu.

Telefonumun ekranını açıp saati kontrol ettiğimde çoktan 5 dakikanın geçtiğini görmüştüm. Bu kadar beklemek yeterliydi. Neden hâlâ geri dönmemişti? İçeriye girip bakmam gerekiyordu.

Onlar / HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin